Gazetekars

22 Mart Dünya Su Günü

Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası Genel Başkanı Kemal Bulut, Kars Eğitim Sen’de basın toplantısı düzenledi.

23 Mart 2011 Çarşamba 07:19

22 Mart Dünya Su Günü

Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası Genel Başkanı Kemal Bulut, 22 Mart Dünya Su Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, bugünün hassasiyeti nedeniyle hem suyun üzerine vurgu yapmak hem de suya hayat veren çalışanların taleplerini dile getirmek istediklerini söyledi.

Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası Genel Başkanı Kemal Bulut, bir programı nedeniyle geldiği Kars’ta Eğitim Sen’de basın toplantısı düzenledi.

Bulut, 22 Mart Dünya Su Günü’ne dikkat çektiği konuşmasında, “Bilindiği gibi su insan yaşamının vazgeçilmez kaynağıdır. Bugüne kadar suyun yerine konacak başka bir kaynak bulunamadığı gibi, yakın gelecekte de bunun mümkün olmadığı görülmektedir.” dedi.

Bulut daha sonra şunları söyledi:

“Suyun büyük bölümü kutuplarda ve yeraltında bulunması nedeniyle içilebilir kaynaklar çok azdır. Bu çok az olan içilebilir suyun bölüşümünde de eşitsizlikler, adaletsizlikler hakimdir. İstatistiklere göre dünya nüfusunun %12’si suyun %85’ini tüketmektedir. Bu eşitsizlik dünya ekonomik kaynaklarının paylaşımındaki eşitsizliklere paralellik göstermektedir. Bu nedenle milyonlarca insan su kaynaklarından yararlanamamakta ve susuzluktan ölmektedir. Artık dünyada savaşların su paylaşımından çıkacağından sıklıkla bahsedilmektedir.

Uzmanlara göre 1.700 m3/yıl suyun yetersiz sayıldığı dünyada kişi başına 7.600 m3 olan su tüketimi, ne yazık ki ülkemizde 1.400 m3/yıl dolayındadır. Su kaynaklarımız yeterli miktara yakın görünse de sorun yaşanabilmektedir.

Diğer taraftan doğal afetler, küresel ısına, çevre sorunları su kaynaklarını kirletmekte, azaltmakta ve azalan kaynakların paylaşımında büyük sorunlar yaşanmaktadır. Buna bir de uygulanan yanlış su politikalarını eklersek gelecekte su sorununu daha derinden yaşayacağımız açıktır.

Suyun bilinçsiz kullanımı, doğanın ve çevrenin tahrip edilmesi, kirletilmesi, kamusal paylaşım ve denetimden uzaklaşılması, suyla ilgili kurumlarda koordinesizlik ve plansızlık sorunu daha katmerli hale getirmektedir.

Kentlerimiz de milyonlarca kişiye çağdaş yaşama uygun yeterli, temiz ve karşılıksız su sağlanamıyor. Kimyasal maddeler, ağır metaller, gübre ve ilaç atıklarının birçok mikrobiyolojik bakterilerin bulunduğu büyük şehirlerin suları şehir şebekelerine verilmektedir. Oldukça pahalı olmasına karşın ne yazık ki suları içemiyor, daha fazla para ödeyerek içme suyunu piyasadan tercih ediyoruz. Büyük bir rant kapısı olan piyasada satılan suların ise yeterince kontrolleri yapılamadığı gibi ne kadar temiz, hijyenik oldukları da tartışma konusudur.

Yer altı sularımız bilinçsiz, plansız, programsız kullanılması ve de yanlış sulama nedeniyle azalmaktadır. Ayrıca geçmişte DSİ’nin sorumluluğunda yapılan tarımsal sulamanın bugün akıbeti tartışmalıdır. Sulama birliklerine devredilen bu hizmet birçok çevrenin iştahını kabartmaktadır. Sulama işleri özelleştirme yoluyla sermaye çevrelerinin kâr alanına devredilmek üzeredir.

DSİ kuruluş kanununda “Ülkemizin tüm su kaynaklarının geliştirilmesinden sorumlu ana yatırımcı kuruluştur” yazılmaktadır. Peki bugün durum böyle midir? Yukarıda bahsedildiği gibi sulama işlerinden elini çekmiştir. 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve çıkartılan birçok yönetmelikle enerji üretimi tesisleri özel şirketlerce taşeron eliyle yapılmaktadır. Su kullanım hakkı ile ehil olmayan birçok müteahhitlerce binlerce Hidro Elektrik Santral (HES) lisansı verilmiş ve büyük karmaşa yaşanmaktadır. Oysa bu faaliyetler bilgi birikimi, kamusal fayda ve devlet sorumluluğuyla DSİ tarafından yürütülmekteydi.

DSİ’nin su üzerindeki kamusal ağırlığını azalmak, öncelikli görevi olan proje ve kontrol işlerinin taşeron eliyle yürütülmesine yol açacak “su yapıları yönetmeliği” girişimi açtığımız dava sonucu iptal edilmiştir. Siyasi iktidar ve bürokratlar gün geçmiyor ki DSİ’nin kamusal konumunu zaafa uğratacak düzenlemelere gitmesin.

En son 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu kapsamında devam eden ve yapılacak olan HES’lerin proje onayı, denetimi ve kabulünü düzenleyen genelgeyle yerellere devredilen yetkilerin uygulanmasıyla ilgili birçok zorluk ve hukuksal boşluklar yaşanmaktadır.

Tüm bu yapısal değişiklikler yılların birikimli, deneyimli DSİ personelini sorunlarla, belirsizliklerle karşı karşıya getirmektedir. Bu durum ülkemizin en büyük yatırımcı kuruluşu olan DSİ ve suya hayat veren çalışanlarını demoralize etmekte iş barışını olumsuz etkilemektedir. Zaten yıllardır en düşük ücreti ve ek ödemeyi alan DSİ çalışanları sorunlarına çalışma koşullarındaki bu belirsizlik eklenince buldukları ilk fırsatta kurumdan ayrılmaktadırlar. Yetişmiş elemanların ayrılmasıyla kurum teknik açıdan sorun yaşamaktadır.

Ayrıca yalnızca kâr amacı güden özel şirketler doğal dengeleri, tarihi yapıları, çevre duyarlılığını, yöre halkının düşüncelerini önemsememektedir. Bunlarla ilgili Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporları masa başında tamamen ticari kaygılarla yapılmaktadır. Bu alan, doğayı, çevreyi hiçe sayan plansız, programsız kapkaç tarzı bir alana dönüşmüştür.

Halkın ortak değeri olan su kaynaklarımız ne yazık ki özelleştirmenin kıskacı altındadır. Kapitalist sermaye dünya ve ülkemiz su kaynaklarını ele geçirmek için hesaplar yapmaktadır. Bunun için her türlü dayatma ve düzenlemeleri yapmaktadır. DSİ tekellerin bu oyununu bozma yerine, bu talana memur edilmek istenmektedir.

Düzenlenen yasalar çerçevesinde derelerimiz, akarsularımız, kısacası toplumsal yaşamımız ulusal, uluslararası sermayeye peşkeş çekiliyor. Sularımız meta olarak ticarileştiriliyor, yaşam kaynağımız ve doğal hakkımız paralı ve pahalı hale getiriliyor. Bizler bunu kabul etmiyoruz. Yaşamımızın vazgeçilmez kaynağı olan suyumuzu temiz, eşit, yetecek miktarda ve ücretsiz olarak tüketmek istiyoruz.”

Facebook'la Yorumla
İlk yorum yazan siz olun
Adınız Yorumunuz
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

BENZER HABERLER