25 Yıl Sonra Kars Ziyareti…
Cahit Kılıç / [email protected]
26 Mayıs 2018 Cumartesi 10:17
Aniden bir Kars’a gitme isteği sardı benliğimi…
Kesemize uygun uçak bileti de bulunca, hanımla birlikte beş günlük bir ziyaret için sabah saatlerinde Sabiha Gökçen’den kalkan uçağımızla, özgür bir kuş misali Kars’a doğru süzüldük…
Her ne kadar dört ay evvel, cennetmekân dayımın vefatı için iki günlüğüne Kars’a gitmiş olsam da, kar kıyamet içinde sadece cenazemizi defnetmiştik ve hiç kimseyi ziyaret etme imkânım olmamıştı…
O nedenledir ki, bu gidiş, 25 yıl sonra gerçek bir Kars ziyareti olacaktı ve oldu da…
***
Kars’a indikten sonra aracıyla bizi karşılayan, teyzem oğlu sevgili Tarık, tarihi Taşköprü üzerinden geçerek Dereiçi yolunu takiben kaleye çıkan yol üstünden bizi Kars’ımızın eşi menendi bulunmaz kalesine çıkardı…
Bizim hanımın ilk Kars seferiydi bu. İlk memnuniyeti de kaleyi ziyaretimiz oldu…
***
Kale bıraktığımız kale de, Karadağ’a doğru olan uç kısmına bir kafeterya kondurulmuş…
Ahşaptan yapılmış ve verandası bulunan bu kafe, hiç de iğreti durmuyor. Şark usulü döşenmiş ve hafif yiyeceklerle birlikte çay ve kahve servisi yapılıyor. Çayı, ya demlikte veriyorlar ya da semaverde… Kalabalık gruplar için semaver daha uygun kanaatimce… Fiyatları da ehven…
Gazeteci olduğumu söyleyerek; sahibi ya da işletmecisi olan kişiyle biraz bilgi almak için görüşmek istedim ama adam her nedense görüşmekten imtina etti…
***
İlk iki günü, köylerdeki yakınlarımı ziyaret, taziye ve gönül almakla geçirdik…
Ne yazık ki kendi köyüme gittiğimde, tam da mezarlıkta büyüklerimize Kur’an okumaya başlamıştık ki, şiddetli bir fırtınayla karışık sağanak yağmura tutulduk…
Sağ olsunlar, komşularımız bize şemsiye yetiştirdiler, eşime ve bana çizme getirdiler. Ancak o şekilde dönüp arabamıza binebildik…
***
Akyaka ilçemize geldiğimizde, ata baba dostumuzun torunu ve aynı zamanda halamın kızıyla evli olan Engin Bey’in konuğu olduk…
Akyaka İYİ Parti ilçe başkanı (Yine ata baba dostumuzun torunu) Mutlu Taşdemir’i ziyaret ettik… Güler yüzlü, konuk sever Mutlu Bey ve kardeşiyle bir süre sohbet ettik ve ayrıldık…
***
İlk iki gün süresince en büyük handikabımız ise, internet ve mobil telefonların bir türlü çalışmaması oldu…
***
Üçüncü gün, biraz da nostalji olsun diye, Akyaka – Kars trenine binerek Kars merkeze geldik…
Daha önce seferleri durdurulan Kars – Akyaka trenin yeniden işler hâle getirilmesi ve sabah akşam olmak üzere günde iki defa karşılıklı sefer yapması ve de modern pulman vagonlarla hizmet vermesi takdire şayandır. İster Karslı Ulaştırma Bakanı Sn. Ahmet Arslan olsun, isterse ondan öncekiler olsunlar. Memleketim Kars adına onlara şükranlarımı sunarım…
***
Efendim…
Kars Öğretmenevi’ne yerleştikten ve bir müddet dinlendikten sonra, kırk yıl önce ayrıldığım şehrimin sokak ve caddelerini adımlamaya başladık…
Faikbey caddesinden girdik, aslan heykelinin olduğu yerden Kâzımpaşa caddesinden yürüyerek Halitpaşa caddesine ulaştık…
Sona saklamadan peşinen söyleyeyim: Kars’ta içimi acıtan en çok Kâzımpaşa caddesi oldu. Bir defa kaldırımlar o iri boyutlu beton kalıplarla (veya teknik olarak her ne diyorlarsa) döşenmiş ve tamamına yakına eğilip bükülmüş. Yani bozulmuş. Nerede o eski kiremit rengi karo döşeme taşları?!
İkincisi, şehrin tamamında olduğu gibi bu caddenin de tarihi dokusu bozulmuş. Ara ara yeni betonarme ve çirkin binalar kondurulmuş. Ya da eski Rus yapısı Baltık mimarisi tarihi binaların birçoğu bakımsızlıktan yıkılmış…
Üçüncüsü, tek yön trafiğin işlediği caddenin neredeyse yarısı, Faikbey yönünden girişte cadde boyunca sağ tarafa park eden araçların istilâsına uğramış…
***
Uzaktan gelip sırf lâf olsun diye ahkâm kesenlerden değilim. Ama açık yüreklikle söylüyorum: Kâzımpaşa caddesine yazık olmuş. Bir zamanlar Kars’ın ticaret merkezi olan o cadde, (Değerli başkanım Murteza Karaçanta beni bağışlasınlar) şimdilerde adeta çöplük görüntüsü veriyor…
***
Halitpaşa’dan Atatürk caddesine (Çocukluğumun ve gençliğimin İstiklâl-î Millî caddesi. Adını değiştirenlere, bir hemşehri olarak hakkımı helâl etmiyorum. Yüce Atatürk’ün adını verecek cadde kıtlığı mı vardı?!) girdik…
Tarihi doku bozulmuş ama cadde temiz. Ara sokaktaki Hüryurt Gazetsinin ofisini ziyaret ettik.
Genç, bilgili, dinamik, istidatlı, başarılı ve saygılı kardeşimiz Erbil Hüryurt’un konukseverliğine mazhar olduk…
Benimle yaşıt Hüryurt Gazetesinin varlığını sürdürmesi, öteden beri beni hep mutlu etmiştir…
***
O gün, merkezi teşkil eden caddelerin tamamını yürüyerek dolaştık. Yürüme özürlü olan beni anlatmak için, bizim hanım kızıma şu mesajı attı: “Baban, bugün Arap atı gibi sonradan açıldı. Emin ol yetişemiyorum!”
Genel olarak şu tespiti yapabilirim: Evet, şehrin tarihe dayalı fiziki yapısı kesinlikle bozulmuş, ihmalin ve rantın kurbanı olmuş… Öyle anlaşılıyor ki, başta Kültür Bakanlığı olmak üzere; diğer kurum ve kuruluşlar, görevlerini yeterince yapamamışlar. Şimdilerde bol turist çeken Kars’ın, kaleden başka turiste gösterecek pek fazla yeri kalmamış…
İkinci olarak: Üniversite, şehrin demografik yapısını değiştirmiş. Caddelerde cıvıl cıvıl üniversite gençliği dolaşıyor. Şehrin hemen her caddesi, gençliğe hitap eden kafelerle dolmuş taşmış…
Her ne kadar o kafelerde 3-4 TL’ye çay satılıyor olsa da, üniversiteli gençler, şehrin çehresine müspet bir görüntü katıyorlar…
***
İkinci günümüzde, Ani’yi ziyaret ettik. Restorasyon çalışmaları yapılıyor. Olumlu bir gelişme olarak değerlendirdim ve memnuniyet duydum…
***
Hz. Ali Çarşı Camii’ni ziyaret ettim. Başka hiçbir camide görmediğim çifte Türk Bayraklı mihrabının fotoğrafını çektim.
Bir kenarda Kerbelâ toprağından kalıplara mühür döken, Tuzlucalı bir Hacı kardeşimizle kısa bir sohbetimiz oldu. Eksik olmasın, bana da bir mühür hediye etti. Ölünceye dek saklayacağım.
Ani dönüşünde Işıklı Camii’ni ziyarete gittim. Cami avlusu cemaatle doluydu zira cenaze varmış.
Cami imamı Sayın Seyyid Ahmet Erdem ile çok kısa bir selamlaşma ve sohbetimiz oldu. Hacı Ahund Malik gibi yeri doldurulamaz büyük bir din âliminin varisi olarak görev yaptığına vurgu yaparak kendisine başarılar diledim ve ayrıldık…
***
Ayrılmadan birkaç saat önce, Belediye Başkanı Sayın Mürteza Karaçanta’yı ziyaret ettik. Sayın Başkan, lütfetti, bizi kabul etti…
Fevkalade alçak gönüllü, cana yakın, güler yüzlü, hoş sohbet, memleket ve millet perver bir insan.
Daha önce sosyal medyadan tanışıyorduk. Yüze yüze tanışmaktan büyük memnuniyet duydum…
Gazeteci refleksiyle, konuştuğum kimselerden Sn. Karaçanta hakkında ne düşündüklerini sordum.
Hemen hepsi çok iyi bir insan olduğunda hemfikirdiler. Bazıları da “fazla iyi insan, o nedenle birtakım güçler, önünü kesmek ve hizmetlerini engellemek istiyorlar” dediler…
***
TEŞEKKÜR…
En başta sevgili teyzem, Hacı Fethiye Hanıma, teyzem oğlu sevgili Tarık Beye…
Dilan’daki bütün akrabalarıma…
Bacıoğlu’ndaki komşularımız Muhsin Ülker, Nevruz Ülker, Nubar Hanım ve genç delikanlılara…
Taksi şoförü Yıldıray’a…
İYİ Parti ilçe başkanı, baba dostunun torunu ve kardeşim sevgili Mutlu Taşdemir’e…
Akyaka’da bizi sıcacık evlerinde konuk eden sevgili Belgin ve Engin Yıldırım çiftine…
Eski Şehir Kulübünde elit bir mekân işleten, baba dostu, merhum Medet Alibeyoğlu’nun sevgili kızı ve yine baba dostu Asker Aras’ın torunu hanımefendilere…
Belediye Başkanı, can gibi can başkanım Sn. Mürteza Karaçanta’ya ve güler yüzlü belediye personeline…
Bizi, bir yakınlarıymış gibi ağırlayan, güler yüzlü, samimi ve candan insanlardan oluşan Kars Öğretmenevi personeline…
Beş gün boyunca ilgilerine ve sevgilerine mazhar olduğumuz ve onların varlığıyla gurur duyduğum bütün Karslı hemşehrilerime…
CAN-I GÖNÜLDEN TEŞEKKÜR EDİYORUM… İYİ Kİ VARSINIZ…