Alman mezarlığına sondaj
Kars merkez Karacaören köyünde ikamet eden Alman ailenin Şeker Fabrikası yanında bulunan Aile mezarlığına Doğum Evi Hastanesi inşaatına su temini için sondaj vurulması, Alman aileyi çileden çıkardı.
23 Nisan 2012 Pazartesi 14:20
Şeker Fabrikası bitişiğindeki 20 bin 402 metrekarelik Alman mezarlığında ortalama 200 Alman mezarı bulunuyor. Karacaören köyünün kurucusu Almanların 1877 yılından bu yana bulunan mezarlığı yakın bir yerde inşaat çalışmalarına başlanan Doğum Evine su temini için vurulan sondaj çalışmaları yanlış hesaplar nedeniyle mezarlıkta başlatıldı. Aile mezarlığı içine sondaj vurulduğunu öğrenen Karacaören’deki Alman aile Avgust Albuk ve kardeşi Petro Albuk soluğu inşaat alanında aldı. İddiaya göre inşaat görevlileri Alman ailenin içeri girmesini engellemek istedi. Bunun üzerine sinirler gerildi ve mezarlarına son derece önem veren Alman aile sinir krizleri geçirdi.
Yapılan inceleme ve proje detaylarından yola çıkılarak yeniden ölçümler yapılmaya başlandı. Bundan önce de hayvanların mezarlığı tahrip etmesinden sonra çadır kurarak nöbet tutan Albuk kardeşler, şimdi de sondajın başka bir yere kurulması için mücadele başlattı. İlgili makamlara müracaat edeceklerini de belirten Albuk kardeşler tahribatın önüne geçebilmek için mezarlıkta kurdukları çadırda yeniden nöbet tutmaya başladılar.
Avgust Albuk, “Karacaören Köyü’nde bulunan Alman vatandaşlara ait Alman mezarlığının şu anda tahribi söz konusu. Bu mezarlığın koruması ne yazık ki yapılmıyor. Şeker Fabrikası tel örgüsünü geri çektiği için mezarlarımız tamamen korumasız kaldı. Bugün gelip sondaj makinesini burada gördüğümüzde mezarlığımızın tamamen korumasız olduğunu iyice anladık. Çünkü arabamızla bile mezarlarımızın içine girmemize izin verilmedi. Burada şu anda Doğum Evi Hastanesi inşaatı var ve bizim mezarlıkta bu inşaat alanına lakın yerde. Sondaj da mezarlarımızın 5 metre içine girmiş ve orada vurulmuş. Şu anda burada 200’ün üzerinde mezar var. Bu mezarlar 1870 yılından beri burada. Karakaören köyünün kurucusu Almanlar olduğu için daha sonra köyde de tem Alman aile ben kaldım ve şu anda mezarlarımızı korumaya da gücüm yetmiyor. Maddi imkanımda yoktur. Yetkililerde bu konuda duyarsız kaldılar. Belediyeye müracaat ettim, daha sonra Valiliğe müracaat ettim. Bu konuda büyüklerimizden yardım bekliyorum.” dedi.
Albuk ayrıca, muzarlığın tahrip edilmemesi için tahsisinin kendi adına verilmesi ve böylelikle mezarlıkları kendisinin koruyabileceğini de belirterek, “Ben bu mezarlıklarımızı imkanlarım dahilinde korumak istiyorum. Anıtlar Yüksek Kurulundan korunduğu söyleniyor fakat bu sadece kağıt üzerinde kalıyor. Fiziki olarak hiçbir koruma yoktur. Sadece korudukları kağıdın üzerinde bir koruma. Şu anda da mezarlığın arazisi tahrip ediliyor” diye konuştu.
Bu arada inşaat görevlileriyle de tartışan Albuk, bir anda sinir krizleri geçirerek. “İnsanın bir parça ölüme saygısı olsun. buradaki Alman mezarlığı da olabilir, Hıristiyan mezarlığı da olabilir, Rum mezarlığı da olabilir, Müslüman mezarlığı da olabilir. Hangi mezar olursa olsun aynı şekilde davranırım. Eğer ben bu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı isem, bu ülkeye hizmet etmiş isem benim de ölülerime sahip çıkılmasını istiyorum. Aynı şekilde kimin olursa olsun, senin mezarını da tahrip etseler aynı şeyi ben yine yaparım. Benim o mezarlıkta çadırım bile kurulu.” diyerek sitem etti.
Albuk daha sonra şunları söyledi:
“Önceden kar vardı yine korunuyordu şimdi kar kalktı ve tamamen korumasız. Artık burası içler acısı bir durumda. Hayvanların içine dolması, mezarların tahrip edilmesi, sondaj vurulması bunlar acı bir durumdur. Annem, babam ve kardeşime ait mezarlarda burada. Şu anda sondajı kaldırıp kaldırmayacaklarını da bilmiyorum. Şu anda yetkililerin hepsi bırakıp çekip gittiler. Ben şu an defin için gelsem ölüm defin edilmeyecek mi? Çünkü bizi buraya sokmuyorlar bile. Yoksa cenazemi götürüp yakmam mı gerekiyor? Yoksa götürüp suya mı atayım. Kendi imkanlarım yettiğince derme çatma bir çadır yaptım. Gündüzleri burada nöbet tutup akşamları evime gidiyorum. Sürekli gelip burada gündüzleri kalıyorum. Artık bakalım bu da ne zamana kadar devam edecek.”