Ani ‘ÖREN’ Yeri mi, Ani ‘ÖLEN’ Yeri mi?
15 Temmuz 2016 tarihinde UNESCO’nun dünya miras listesine dahil ettiği ve Ani’deki koruma ve gün yüzüne çıkartma çalışmaları pansuman tedbirlerle devam ediyor.
17 Ağustos 2020 Pazartesi 16:58
Tacettin DURMUŞ
Bizler dışında her kesin, Ani’yi “Ani bir Dünyadır, ama Dünya bir Ani değildir” şeklinde bildikleri halde Ani’yi gezen yerli ve yabancı ziyaretçiler “Ani Ören Yeri mi, Ani Ölen Yeri mi?” diye biri birine soruyor.
Aynı zamanda mera vasfını da koruyan, hayvanların otlak yeri haline getirilen binlerce yıllık geçmişi bulunan ve sayısı bilinmeyen çeşitli medeniyetlere beşiklik etmiş olan Ani’de her çalışma pansuman tedbirlerle devam ediyor.
ZİYARETÇİLER TOZ YUTUYOR
78 hektar alan üzerine kurulu 4.5 kilometre surlarla çevrilmiş olan Antik Kent Ani, bakımsızlık ve ilgisizlik nedeniyle kendi kaderine ağlıyor. Ayakta durmaya direnen tarihi eserlerin durumu özellikle kirlilik nedeniyle ziyaretçilerini üzmeye devam ediyor. Ayak kalan tarihi eserlerin içerisi ve çevresi kirlilikle utandırırken yerleşkede çöp kutusu bulmak bile mümkün olmuyor. Özellikle ‘Resimli Kilise’ diye bilinen Tigran Honents Kilisesinin içerisi adeta bir çöplüğe döndüğü gibi koruma amaçlı yapılan ahşap koruma ise adeta hayvan ağılını andırıyor. Tarihi eserlerin iç kısmı ve bitişik bölümleri ise binlerce yılık kül ve toz ile ziyaretçilerin ciğerlerine ve üzerlerine yapışıyor.
UNTANÇ TABELALARI İLE ANİ’Yİ ANLATAMAYIZ!
Ani Ören Yeri’ni gezen neredeyse her yerli ve yabancı ziyaretçi, Ani Köyü’nün kaldırılmasını ve başka bir yere taşınması gerektiğini ısrarla dile getirmesine rağmen, arkeolojik kazıların ise iğne ile kuyu kazar gibi ve kısa vadeli devam etmesine anlam verilemiyor. Bir an önce tarihi doku ve kalıntıların gün yüzüne çıkartılması için ilgili bakanlıklar ile yerel kurumların elini taşın altına daha fazla koyması gerekiyor.
Daha birkaç yıl önce büyük paralar ödenerek tarihi eserleri tanıtan tabelaların tamamı hurda halinde dönmüş durumda ve utandırıyor. Tarihi yapıları anlatan tabela ve yön levhalarının içler acısı durumu ziyaretçileri hayrete düşürüyor. Bin yıllara direnen ve ayakta kalmaya çalışan yapıları anlatan tabelaların tahrip edilmesi ve üzerindeki yazıların okunamaması ziyaretçileri üzüyor.
Hayvan dışkılarını gören ziyaretçiler hayretler içerisinde üzüntülerini dile getiriyor. Ören Yeri içerisinde tarihi kalıntıları anlatan tabela ve yön levhalarının da hayvanların sürtünmesi nedeniyle de yıkıldığı ve tahrip edildiği biliniyor. Öte yandan dünyada eşi benzeri olmayan, bacasız fabrika olarak kıymetini bilmemiz gereken Ani’de tüm yapıları ve Ani’nin tarihini anlatacak tabelaların yetersiz olmaması da son derece trajikomik bir sorun olarak karşımızda duruyor. Çünkü Ani Ören Yeri’ni gezen yerli ve yabancı ziyaretçiler, Ani’nin tarihi ve mevcut yapıların tarihi hakkında yeterince bilgi sahibi olamıyor. Ziyaretçiler kulaktan dolma ve uydurma bilgilerle donatılarak Ani’den ayrılıyor. Arkeolojik kazıların daha geniş alanda ve yılın 12 ayına yayılarak yapılması durumunda tarihi eserlerin bir an önce gün yüzüne çıkartılarak dünyaya tanıtılması gerekiyor. Yüzyıllardan beri toprak altında kalan ve tarihe ışık tutacak eserlerin, kazı çalışmalarının yıl boyu geniş çaplı olarak devam etmesi gerekiyor ki yaşayan insanların da ömrü vefa etsin de bunları görsün.