Ani’de Kazı Var, Kazı Evi Yok
15 Temmuz da, UNESCO Dünya Miras Listesine dahil edilen Ani Ören Yeri'nde yapılan arkeolojik kazı çalışmaları, kazı evinin olmayışı ve ödenek yetersizliği nedeniyle iğne ile kuyu kazar gibi ilerliyor.
17 Ağustos 2016 Çarşamba 13:48
Şu ana kadar adından utanmadan ve sıkılmadan, ‘Ani Harabeleri’ diye söz ettiğimiz sayısız medeniyete beşiklik etmiş olan Ani’de kazı çalışmaları, Pamukkale Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Fahriye Bayram başkanlığında devam ediyor.
Kazılarda Pamukkale Üniversitesinden 20 öğrenci görev alırken yöre ve köy halkından 20 kişi de işçi olarak çalışıyor. Ani Ören Yeri’nin Dünya Miras Listesine alınmasına karşın kazı çalışmaları aynı yerde başta kazı evi olmaması ve çeşitli olumsuz nedenlerle tabiri caizse iğne ile kuyu kazar gibi ilerliyor. Ani'de kazı evi bulunmadığı için kazı çalışmalarını gerçekleştiren Kazı Başkanı Prof.Dr. Fahriye Bayram ve öğrencileri Ani ile Kars’taki Öğretmenevi arasında mekik dokuyor. Bölgedeki olumsuz mevsim koşulları nedeniyle kazı çalışmaların kısa süreli olmasının yanı sıra kazı çalışmalarına ayrılan bütçenin de yetersiz olması nedeniyle, çalışmaların daha ne kadar süreceği ise önemli bir sorun olarak karşımızda duruyor. Öte yandan dünyaya mal olan Ani’nin yer altındaki eserlerinin gün yüzüne çıkartılacağı günü görmek acaba kimlere nasip olacak? Ayrıca Ani’yi, her yönüyle bilenler, Kars Kültür ve Turizm Müdürü Hakan Doğanay’ın tabiriyle “Ani bir dünyadır ama dünya bir Ani değildir” demenin, Antik Kentin önemini kazı çalışmalarının uluslararası boyutta yapılamdığı ve çok kapsamlı olmadığı sürece bir anlamı olmayacak.
FAHRİYE BAYRAM: “ANİ FETHEDİLMESEYDİ, TÜRKLERİN ANADOLU’YA YERLEŞMESİ DE O KADAR KOLAY OLMAYACAKTI”
Ani Ören Yeri’nde 2012 yılından beri kazı çalışmaları yapan Pamukkale Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Fahriye Bayram, Ani’nin çok önemli bir lokasyona sahip olduğunu söyledi.
Ani’nin birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını ve öncelikli olarak Kalkolitik dönemden beri yerleşime sahip olduğunu da söyleyen Bayram, her kesin bildiği gibi Ani’nin Anadolu’ya açılan bir kapı olduğuna vurgu yaparak, Sultan Alparslan Ani’yi fethetmeseydi, belki de Türklerin Anadolu’ya yerleşmesinin o kadar kolay olmayacağına dikkat çekti.
Çok kültürlü bir antik kent olan Ani’nin 15 Temmuz 2016 tarihinde Unesco’nun Dünya Miras Listesine kabul edilmesinin de son derece mutluluk verici olduğunu da söyleyen Bayram: “Argümanlarımızdan en önemlilerinden birisi de bu idi. Bu çok eski ve zengin çok kültürlülük kapsamında yüz yılları aşkın bir zamandan beri Ani’de birçok eserin halen ayakta olması son derece önemlidir. Bizler bu çalışmalarımızda öncelikli olarak yüzeydeki yapıların onarılmasına önem veriyoruz. Çünkü onlar daha sağlam durumda. Gelecek kuşaklara daha iyi aktarabilmek amacıyla öncelikle onların restorasyon işlemleri gerçekleştirilecek. Son birkaç yıldan beri de Büyük Katedral’de çalışıyoruz. Katedral’in projesi kabul edildi. Duvarlarda açılma var mı yok mu, onları izlemekteyiz. Katedralin etrafında ki çalışmaları tamamladığımızda restorasyon çalışmaları başlayacak. Daha sonra da peyder pey kazı çalışmalarımız devam edecek. Ancak bu yapıların işlemleri tamamlandıktan sonra geniş kapsamlı kazılara başlayacağız. İç kaleden kazı çalışmalarına devam etmeği düşünüyoruz. Çünkü burada erken yerleşim iç kaleden başlıyor.”dedi.
ANİ’DE KAZIEVİ OLMAYIŞI ÇALIŞMALARI OLUMSUZ YÖNDE ETKİLİYOR
Ani’de kazı evinin olmaması nedeniyle kazı çalışmalarının geniş kapsamlı yürümediğine işaret eden Kazı Başkanı Pamukkale Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Fahriye Bayram gazetemize verdiği röportajda: “Her gün Ani Ören Yeri ile Kars arasında mekik dokuyoruz. Kars’ta Öğretmenevinde kalıyoruz. Kars valimiz henüz göreve başladı. Yeni Valimiz ile görüştük. Kendileri bizleri umutlandırdı. Yakın zamanda da kazı alanımızı ziyaret edecekler. Kendilerine çok teşekkür ediyoruz ve desteklerinin olacağına inanıyoruz. İnşallah Ani’de bir kazı evi yapılırsa, Ani’nin saklı özellikleri çok daha hızlı bir şekilde gün yüzüne çıkar. Bilimsel temelde de saklı tarih ve güzellikler ortaya çıkar. Ekibimiz daha da genişler. Aynı zamanda uluslar arası bir kazı haline gelecek. Bilimsel temele de oturacak.
KAZI ÇALIŞMALARINA, KAFKAS ÜNİVERSİTESİ DE KATILACAK
Kazı çalışmalarına Kafkas Üniversitesinden iki öğretim üyesinin de katılacağını açıklayan Bayram: ” 20 işçi, 20 öğrenci ile kazı çalışmalarımız devem ediyor. Kazı evi olması durumda ekibimiz genişler ve inşallah Kafkas Üniversitesi Arkeoloji Bölümde okuyan öğrencilimiz ile birlikte kazı çalışmalarını devam ettiririz. KAÜ ile ortaklaşa çalışmak daha anlamlı olacaktır. KAÜ’den 2 öğretim üyemiz de çalışmalarımıza katılacaklar.
ANİ’NİN YÜZEYDE GÖRÜNEN KISMI BEKLİDE BİNDE BİRLİK BİR ORANDADIR
Ani’nin yüzeyde görünen kısmı beklide binde birlik bir orandadır. Ani İpek yolu güzergâhında ve çok önemli bir ticaret kentidir. Doğudan Batıya, Batıdan Doğuya bütün ülkelerin buluştuğu bir antik kenttir. Bu insanlar burada kültürlere paylaştı ve karşılıklı olarak aktardılar. Bu nedenle bütün bu kültürlere ait etkileşimleri bizler görmekteyiz.
NİKOLAY MAR, RUSYA VE ERMENİSTAN’A GÖTÜREMEDİĞİ ESERLERİ TEKRAR GÖMDÜ
Kazı çalışmaları sırasında 1900’lü yıllarda Rus Bilim İnsanı Nikolay Mar ayakta kalan eserlerin çoğunun üzerinde çalışmış. Şu anda kazı çalışması yaptığımız alanda da kazı çalışmaları yapmış. Tabiî ki bizler restorasyona ışık tutsun diye bu çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Nikolay Mar buraları daha önce kazmış. Söylenenlere göre buradan çıkartılan eserleri 1’inci Dünya Savaşı başladığı sırada Rusya ve Ermenistan’a götürmüş. Bu erserlerden 2 vagonu Erivan Müzesi’ne, 2 vagonunu da Rusya’da Ermitaş Müzesine götürmüş. Ama şu anda biz daha çok küçük seramiklere ve günlük kullanımlara ait şeyleri gün yüzüne çıkartıyoruz. Ama bir bilgi daha var. Nikolay Mar, Rusya ve Ermenistan’a götüremediği eserleri yine aynı alana gömmüş. Onların da gün yüzüne çıkartılmasını hedefliyoruz. Hatta geçtiğimiz yıl kabartmalı çok güzel parçalar bulduk. Yani yöre halkının ‘Şahmeran’ dediği ama bizim bilimsel anlamda ‘Harpi’ dediğimiz kabartmalı bir taş bulduk. Ayrıca aslan kabartmalı parçalar da vardı. Tarihi değeri olan birçok küçük parçalar da bulmaktayız. Bizlere kronoloji verebilecek sikke ve seramik parçaları da buluyoruz. “ şeklinde açıklamalarda bulundu.