Bitki Kurutma Atölyesi şifa dağıtıyor
Kars’ın 3200 rakımlı Boğatepe köyünde yetişen 300 tür bitkiden 30’u, doğal şifa kaynağı olarak kullanılıyor.
21 Eylül 2012 Cuma 09:43
Kars’ın merkez köyü Boğatepe’de, 2007 yılında faaliyetlere başlayan Boğatepe Çevre ve Yaşam Derneği bünyesinde kurulan bitki kurutma atölyesinde işlenerek kurutulan bitkiler, yöre halkına şifa dağıtıyor.
Bölgedeki yerel tohumların korunması ve yaygınlaştırılması amacıyla kurulan Dernek, aynı zamanda, çiftçi eğitimi yapılması, kadınlara yönelik çeşitli mesleki eğitimlerin yürütülmesi, bölgenin somut olmayan kültürel mirasının ortaya çıkartılması, bu mirasın görünür hale getirilip tanıtılması, yöre köylüsüne farklı sağlık eğitimleri verilmesi ve bölgede yaşam kalitesinin arttırılması konularında hizmetler veriyor.
Bunun yanında köy kültürüne dayalı kırsal turizmi de geliştirip bölgede yaygınlaştırarak yöre köylüsüne ek gelir sağlamayı da amaçlamayan Dernek, bölgede floranın korunması, çevre bilincinin oluşturulması, yerel etno-botanik bilgilerin derlenmesi, şifalı ve aromatik bitkilerin kullanımı ve kadınlara ek gelir getirmeyi de amaçlıyor.
Boğatepe Çevre ve Yaşam Derneği Başkanı İlhan Koçulu’nun girişimleriyle aynı köyde kurulan bitki korutma atölyesi, bölge halkına şifa dağıttığı gibi insanlara doğayı sevmeği de öğretiyor.
Koçulu’nun öngörüleriyle kurulan bitki kurutma atölyesi, derneğin eş başkanı Zümran Ömür ile birlikte 5 bayan 2 de erkek kurucu üye tarafından kurulmuş. Şu anda üye sayısı, 45 bayan, 15 erkeğe ulaşmış durumda ve aynı zamanda köy kadınlarına da istihdam sağlıyor.
Derneğin Eş Başkanı Zümran Ömür de köylerinin 2300 rakımda olduğunu belirterek, 300 tür bitkinin yetiştiğini ve bu bitkilerden 30 tanesin tıbbi bitki olarak kullanıldığına dikkat çekti.
Boğatepe Köyü’nde, dede babadan kalma bilgilere dayalı olarak dört beş bitkinin varlığından haberdar olduklarını belirten Ömür, “Bölgenin endemik (nadir bulunan) bitki çeşitliliği açısından zengin olduğuna vurgu yaptı.
Köylerinin bir karış toprağında bile kimyasal gübre kullanılmadığına da dikkat çeken Ömür, “Köyümüz 2300 ile 2600 rakımda kurulmuştur. Boğatepe çevre ve Yaşam Derneği Başkanı İlhan Koçulu sayesinde köyümüzde tıbbi bitkilerin olduğunu öğrendik. Köyümüze bitki uzmanlarını davet ettik. Daha sonra da bu bitkilerin nasıl, ne zaman ve hangi ortamlarda toplanıp, kurutulacağını öğrendik. Ardından da köydeki kadınlara bu konu da eğitimler verildi. Köyümüzde, 300 çeşit bitki bulunmaktadır. Bu bitkilerden 30 türü tıbbi bitkidir. Bu bitkileri, uzmanlardan öğrendiğimiz şekilde toplayarak atölyemizde kurutuyoruz. Daha sonra da yemeklerde ve kendimizin, eşimizin, dostumuzun sağlığında kullanıyoruz. Her zaman da faydasını gördük. Köyümüzde hiçbir şekilde kimyasal gübre girmemiştir ve soğal hayvan gübresi kullanılmıştır. Bu nedenle de köyümüzde bulunan hiçbir bitki özelliğini kaybetmemiştir. İçlerinde ki yağ oranı düşmemiştir. Bu nedenle de sağlık için son derece faydalıdırlar.” diye konuştu.
TOPRAK ALTI BİTKİLERİN KÖKLERİ DE ŞİFALIDIR
Toprak altı bitkilerimizin köklerinin toplanmasının, itina ve bilgi gerektirdiğini de belirten Ömür, bitkilerin içerisinde ihtiva ettikleri yağ oranı ve etken maddelerin kaybolması nedeniyle bir yıldan sonra kullanılmaması gerektiğini de dile getirdi.
Her bitkinin kendine has bir özelliği ve konusu olduğunu da açıklayan Ömür, “Kendine özgü kokusu ve özelliği olan bitkilerin, kurutulduktan sonra en fazla bir yıl içerisinde kullanılması gerekir. Çünkü kurutulan bitkiler, bir yıl sonra özelliğini kaybeder ve içerisindeki etken maddeler kaybolur. Daha önce bu bitkilerden sadece 4 ile 5 tanesini biliyorduk. Bu bitkilerden çorba yapıyorduk. Birkaç tanesinin de çayını yapıp içiyorduk. İçerisin de ki etken maddelerin ise tam olarak ne olduğunu ve neye yaradığını da bilmiyorduk. Soğuk algınlığı, bazı yüzeysel yaralarda, bazılarını da süs bitkisi olarak kullanırdık. Öğütme makinemiz olmadığı için de tam olarak işleyemiyoruz.” dedi.
ÖMÜR, KURUTTUKLARI BAZI BİTKİLERİN HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELDİĞİNİ İSE ŞU ŞEKİLDE AÇIKLADI
“Sarı kantaron otu: “yağı çıkartılır, çay olarak sakinleştirici ve kanser hücrelerini durdurucu özelliği var. Prostata da iyi gelir ve uyku düzenleyicidir.
Isırgan: Her derde deva ısırgan, büyük yapraklı olanları kara hindibağı otu ile birlikte kullanılır.
Kara hindibağ: Karaciğere oldukça faydalıdır. Ayrıca safra kesesini temizleyici bir özelliği vardır.
Çoban çantası: Uçları kalbe benzer. Kalp dostu olduğu gibi kolesterol ve tansiyonu düzenleyen bir etkisi vardır. Üşüyen vücuttaki ısıyı dengede tutar ve ishale iyi gelir.
Aslan pençesi: Kadın hatalıklarına iyi gelir. Menopoz dönemi yaşayan kadınlarda rahim içi hastalıkların tedavisinde kullanılır.
Sarı yoğurtçu otu: Guatr, ses telleri hastalığı ve lenf bezlerine iyi geldiği gibi akciğeri temizleyici özelliği de vardır. Kanı temizlediği gibi de kemik erimesini de önler.
Papatya: Sinüzite iyi gelir.
Altın otu (Kaymakçı otu): Böbrek, idrar yoları ve kalın bağırsak hastalıklarına kullanıldığı gibi antibiyotik özelliği de taşır.
Nanegillerden Yarpuz: Antibiyotik değeri yüksek olduğu gibi güneş çarpmasına karşı da iyi gelir. Yoğurt çorbasından da kullanılır.
Gümüş beş parmak otu: Doğum sonrası kalan lekelenmeler, güneş lekeleri ve cilt temizliğine iyi gelir.
Kedi nanesi: Ağız kokularını giderir. Yağı çıkartıldığın da romatizmaya iyi gelir.
Acı peren otu: Yağı çıkartıldığında romatizmaya iyi geldiği gibi yanık yaralarını iyileştirir. Mesane kanserine de iyi gelir.
Dul avrat otu (kangal): Haricen kullanıldığında saç dökülmesine iyi gelir. Yaprakları yeşilken topladıktan sonra yağı çıkarıldığı taktirde egzamaya iyi gelir.
Aslan kuyruğu: Kalp dostu olduğu gibi kalp krizi sonrası iyi gelir. “
Zümran Ömür ayrıca yaptığı açıklamada, bu bitkilerin nasıl ve ne şekilde kullanılması gerektiği konusunda da eğitimler aldıklarının altını çizerek, kullanıcılara açıklayıcı bilgiler verdiklerini de ifade ederek, insan sağlığının önemine değindi.