Biz bu işi bilmiyor muyuz?
Araştırmacı yazar Yıldırım Öztürkkan yine gündem yaratacak çarpıcı bir iddiayı belgeleriyle birlikte kaleme aldı : 918 Senelik Camii ve 795 Senelik Kiliseyi Aslına Uygun Restore Edemedik...
07 Eylül 2010 / 09:31
Cumhuriyet tarihinde önemli kararlara imza atmış olan ve olmazsa olmazlığına inandığımız “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurumu”muzun aktif olarak henüz başlamamış olması yüzünden bilimsel gerçekler yok sayılarak denetimden uzak, gerçekleşen restorasyonlar Anı harabelerinin tarihi misyonunu kaybettirdi. Eserlerin tarihten süzülen kültürel taşıyıcılık niteliği vurgulanmalıdır… Gelişi güzel restorelere kim dur diyecek.
16 Ağustos 1064’te camiye çevrilen ve 20 Ağustos’ta Bu topraklarda kılınan ilk Cuma namazından sonra, Anı’da bulunan Fethiyye Cami (Katedral) Anı Müslümanlarına yetmez olmuştu, bunun için 1072-1092 yılları arasında bu cami yapılmıştır.
Anı’nın yönetimini eline alan Şeddat oğullarından Ebu Şuca Manuçahr o zamana kadar yapılmış bir çok gayri Müslim eserleri gölgede bırakacak derecede bir eser yapılmasını ister. Bu aynı zamanda Selçuklu yapı sanatının bir üstünlük ifadesi niteliğini taşır. Adet olduğu üzere sultan adına yapılan camilerde bir çok hususlar aranır. Bu eserde bunların hepsi fazlası ile mevcuttur.Kalemle tarifi ise mümkün değildir. Taşı ağaçtan daha kolay işleme sanatına sahip olan, yazısı,kabartması ve motifi ile ruh veren Selçuklu sanatı diğer milletlerin sanatından üstün olduğunu bu camide bir kere daha ispat etmiştir. Cami haremi üç nefli dört kalın taş sütun üzerine tavan tonozlu renkli taşlarla mozaik kaplama olup kırmızı renkte yuvarlak sütun ve başlarına konan dört köşeli başlığının alt kısımlarına Selçuklu aynası oyulmuş, sütun araları zarif kemerlerle birbirine bağlanmıştır. Güneye nazır dört pencere üzeri sivri kemer örneği de üst ve yan kolonlar yarım dairevi şekilde süslü pencere aralarında iki küçük tipte duvara oyulu Selçuklu dolapları yer almaktadır. En güzel kısımlardan biride yarım kubbe şeklinde çok itinalı yapılmış ve işlenmiş renkli tonoz kubbeler ve aşağıya doğru kademeli inen oyulmuş Selçuklu ayna motifleridir. Anlatmakla bitiremediğimiz Anadolu’nun bu incisini teneke çatı ve teneke şerefe ile kapladık. Yılda 30-35 bin turistin gezdiği bu ören yerindeki bu tezat niye diye, insan sormadan edemiyor. Hele Tigran Honontes kilisesinin külahındaki o teneke külah ancak alay konusu olmuştur. Yetkililere sordum bu rezillik ne olacak diye , Camii için şunu söylediler çatısı ile ilgili ellerinde bilgi ve belge olmadığı için öyle yapıldı. Tamam da Resimli kilisenin külahındaki bir metre yer için hangi mazereti uyduracaklar o da merak konusudur. Zira külahında ki küçük bir yer aslına uygun olarak restore edilebilirdi. Yerini bilmiyorlarsa Kayseri, Bayburt, Urfa, Mardin, Konya şehirlerimizde halen mükemmel taş ustaları bulunmaktadır. Tarihi Mostar köprüsünü bile Bayburtlu Taş ustaları sayesinde yeniden yaptılar.
Şimdi bu eserler böyle çirkin bir şekilde mi sergilenecek veya Anı Türkiye’nin bir ayıbı olarak tarihe böylemi geçecek. Camiyi kabul ettikte hiç olmazsa Tigran Honentes (resimli kilise ) aslına uygun olarak yapılmalı, taşı mum gibi işleyen o taş ustaları olan ecdadın hakkını vermeliyiz.İki fotoğrafı yan yana, şapkayı da önünüze koyarak bir düşününüz, Resimli kilisedeki bu çirkinliğe bir son veriniz Virtul Ani sitesine giriniz yapılan restorasyonlara İngilizce şöyle telaffuz ediliyor. (THE RAPE OF ANI) Bu kelimede benim zoruma gitmektedir.
Manuçahr Camii teneke çatı ve külah
Külah bu şekilde olması gerekirken
Böyle oldu !...
Görüntü oldukça komik...
Aslına uygun tamamlayacak sanatkar yok muydu ?