BTK ve koridorlar kesişimi Türkiye
Murat YÜLEK - Dünya Gazetesi
06 Kasım 2017 Pazartesi 0::9:
Açılışı geçen hafta yapılan Bakü-Tiflis- Kars (BTK) Projesi Türkiye açısından gerçek bir devrim. Ancak beklenen etkiyi otomatik olarak göstermesini beklemeyelim. Türkiye Avrasya ticaretinin merkezine oturma ve bir koridorlar kesişimi olma yolunun henüz başında; ve, Türkiye’nin bu hale gelmesi için daha çok çalışmak gerekiyor.
Zira:
1) Avrasya ticaretinin (Doğu Asya’dan başlayan uzun mesafeli ticaret) hala yüzde 95’in üzerinde denizden taşınıyor;
2) demiryolu taşıması bu mesafelerde deniz yoluna göre daha verimli olsa da demiryolu ray genişliklerindeki uyumsuzluklar ve gümrük geçişleri sebebiyle denize göre daha düşük rekabet gücüne sahip;
3) BTK’ya alternatifler var- Rusya’dan geçen Trans-Sibirya hattı gibi.
Bu durumda, gecikerek açılan BTK’yı bölgesel bir güzergah değil, Anadolu ile birlikte küresel bir güzergahın parçası haline getirebilmek için uzun soluklu bir stratejinin oluşturulması ve titizlikle uygulanması gerekiyor.
Alman demiryolu şirketleri Rusya güzergahını kullanarak Çin’den deneme seferleri yaptı ve başarılı oldu. Bu tür kuzey güzergahları sınır geçişlerinin az olması sebebiyle BTK’ya göre temelde daha avantajlı. Ancak iklim ve güvenlik sorunları var. BTK’yı işler hale getirebilmek için Doğu Asya’ya kadar zincirin tüm halkalarının devletler seviyesindeki anlaşmalarla işbirliğinin sağlanması gerekiyor. Böylece gümrük geçişlerinin verimli hale getirilmesi ve demiryolu hat açıklıklarının uyumlaştırılması gerekiyor. Ancak o zaman “demir ipek yolundan” gerçek manada bahsedebiliriz.
Her şeye ragmen, BTK asrın projelerinden olmaya aday bir projedir. Bir etki analizi yapılmadığı için ayrıntılı rakamlar veremiyoruz. Ancak basına yansıyan hedefler (yılda 1 milyon yolcu; 5 milyon ton yük) önemli rakamlar ve etkilere işaret ediyor. BTK projesi Güney Kafkas bölgesini bir bütün haline getirme sürecinde önemli bir rol oynayacak.
Öte yandan, Türkiye’nin bölgesel vizyonunda enerji ve ulaştırma önemli rol oynarken veri trafiği (Türkiye’nin Avrasya fiber hatlarının geçiş noktası haline gelmesi) ve depolanması hala önemli yer almıyor. Oysa, Türkiye’nin ulaştırma, enerji ve veriyi kapsayan uluslararası bir “koridorlar kesişimi” mevkii haline gelmesi gerekiyor.
Kamu yöneticilerimiz arasında bu konuda henüz yeterli farkındalık oluşmadı. Oysa, Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi (KOP) 2015 yılında Konya’nın uluslararası bir veri merkezi olması amacıyla bir fizibilite raporu hazırlattı ve bunu yurt dışında da tanıttı. Konya’ya bu tür bir veri merkezinin kurulmasının ekonomik etki analizi de yapıldı ve raporlanma dışında uluslararası bilimsel bir dergide de yayınlandı (dünyada ilk defa bu alanda bir etki analizi bilimsel bir dergide yayınlandı). Google’ın Avrupa’da kurduğu iki veri merkezi hakkında yakın zamanda Avrupa’daki bir danışmanlık şirketine yaptırdığı ekonomik etki analizi de veri merkezlerinin hatırı sayılır geniş-ekonomik etkilere sahip olduğunu teyid ediyor.
KOP veri merkezi projesi Türkiye’nin iki değil üç koridorun kesişimi (ulaştırma, enerji ve veri öngörüsüyle uyumlu. Yukarıda söylediğimiz gibi verinin de Konya’da depolanmasını öneriyor. Konya çeşitli yer seçim, kriterleri açısından bu konuda çok elverişli özelliklere sahip. Ancak hem kamu hem de özel kesimimiz, yabancıların “make-shift” diye adlandırabileceği, beyaz alanlarını (veri merkezleri) gelişigüzel, dağınık konumlarda gerçekleştiriyorlar. Bu da kaynak israfına sebep oluyor. Bu koordinasyonsuzluk iyi bir şey değil.
Sözün özü; Türkiye yeni plan çalışmaları başlarken “koridorlar kesişimi” haline gelme vizyonu gözden geçirerek kamusal metinlere sokmalı ve titiz bir çalışmayla bunun gerçekleşmesini başarmalı.