Bu Gala Başka Gala
Levent Karaçay’ın Kaleminden
08 Ekim 2012 Pazartesi 08:28

Genelde bizler Galayı bir törenden sonra yapılan büyük ve gösterişli şölen veya resmî giysilerle gidilen, bir temsilin ilk oynanışı, bir filmin ilk gösterilişi olarak biliriz.
Benim size anlatacağım Galada bir filmin Galası, ancak bu Gala bilindiği gibi gösterişli kıyafetlerin giyildiği, kırmızı halıların serildiği, lüks salonlarda yapılan cinsten değil.
Bu Gala tamamen köy meydanına kurulmuş, amatörce fakat özenle hazırlanan bir perde, sandalyeler ve günlük kıyafetleriyle gösterilecek filmi izlemeye gelen köylülerden oluşmakta.
Filmin yönetmeni Reis çelik, oyuncuları İlyas Salman ve köylülerden oluşuyor. Filmin adı “Lal Gece” Bu film uluslar arası festivallerde birçok ödüle layık görüldü.
Bunu özellikle belirtiyorum ki aklınızdan Galası köyde yapılan bir filmden ne çıkar gibi bir düşünce oluşmasın. Film sosyal bir yaraya parmak basıyor. “Küçük yaşta evlilik ve kadına şiddet”
Daha önce birkaç filmin Galasına katılma şansım olmuştu.
Dedik ya gösterişli olanlara, kırmızı halı serilen ve lüks salonlarda yapılan Galadan bahsediyorum. Köy meydanına kurulan ve konuklarını köylülerin oluşturduğu bu Gala kadar hiçbiri beni heyecanlandırmamıştı.
Eline çekirdeğini alan Ekrem amca, Fezo dayı, Arap emi, günlük yöresel kıyafetleriyle Sabriye yenge, Mayşeker abla, Zöhre nine bir yandan çekirdeğini çıtlatırken diğer yandan da büyük bir heyecanla Gala dedikleri şeyin başlamasını bekliyorlar.
Herkes yerlerine oturup filmin başlamasını beklerken manzara süperdi. Yaşlısı genci, kadını erkeği büyük bir dikkatle sahne de yapılanları takip ederken, diğer yandan kendilerinin de oynadıkları filmi büyük bir merak ve heyecanla beklemeleri ortaya çok güzel bir resim çıkarmıştı.
Aslında çoğunluğu sinema nedir bilmezler. Çünkü sinemaları yo ki gitsinler. Sinemayı bilmeyen bu saf temiz insanlar Galayı nerden bilsinler. Gala nedir diye sorduğumuzda ise, köye verilen bir ödül olarak telaffuz ediyorlar.
Hakları da var aslında.
Bu insanlar sabahın köründe kalkıp, akşama kadar çalışıyor, akşam ise belki bir dizi film izleyip sonrada yatıyorlar. Aslında başkaları gibi aylak aylak dolaşmayıp sürekli üreten insanlardır. Ama ne yazık ki bu insanların televizyon seyretmek dışında yapabilecekleri hiçbir sosyal faaliyet yoktur. Bırakın köylerini, ilçelerinde hatta illerinde bile bir sinema yoktur. Tabi ki köylerinde yapılacak bir Gala onlar için ödül olacaktır.
Hiç unutmam tam 33 yıl önce Çıldır da bir sinema olduğunu öğrendiğimde çok heyecanlanmıştım. Hem sinema, hem de en sevdiğim artistin, yani Cüneyt Arkının filmi vardı. Bu filmi izlemek için tam 7 kilometre yürüyüp sonrada cebimde para olmadığı için sinemaya kaçak girerek filmi izlemiştim.
Düşünün ki 33 yıl önce sinema olan ilçede şimdi sinema yok. İnsanların yapabileceği hiçbir sosyal faaliyet yok. Sinemanın olmadığı bir yerde tabi ki tiyatro, opera, bale gibi etkinlikler beklemek boş bir hayalden başka bir şey olmayacaktır.
Keşke, bu insanlarında işlerini bitirdikten sonra sinemaya, tiyatroya, baleye, operaya giderek, hayatlarına bir renk katabilme şansları olsaydı.
Ancak dedik ya bu bir hayal, hem de gerçekleşmesi zor bir hayal.
Köyde çekilen ve çoğunluğunu köylülerin oynadığı filmin Galasını, yani ilk gösterimini, gene bu köyde yapan, saf ve temiz insanları biraz olsun eğlendiren, mutlu olmalarını sağlayan yönetmen Reis Çelik ve ekibine çok teşekkür ediyorum.
Hayallerin gerçeğe dönüşmesi dileğiyle…