Gazetekars

Çobanların günlüğü

Koyunculuğun yaygın olduğu Doğu Anadolu Bölgesi’nde günün büyük bölümünü koyun otlatarak geçiren çobanların hem zorlu hem de keyifli günlüklerine Karslı gazeteciler de ortak oldu.

31 Ekim 2013 Perşembe 09:36

Çobanların günlüğü

Gerek ağılda gerek otlakta, kendisine emanet edilen ya da kendine ait koyun, keçi ve sığır sürüsünün bütün sorumluluğunu taşıyan çobanlar; hayvanların beslenmesi, et veriminin artması, sağlığı, üremesi, ve kırkılmasında önemli görevleri üstlenmekteler. Çobanın yaşama şartları her mevsime göre değişmekte. Kışın bütün sürü ağılda gerektiğinde kapalı kaldığı halde, yazın bir kısmı çiftliğin yanındaki çayırlarda otlar, bir kısmı da dağ otlaklarında yayılır. İster çiftlikte kalsın, ister sürüyle birlikte dağa çıksın, çoban her an için hayvanların bekçiliğini yapmak, bakımlarını sağlamak, doğuran hayvanlara yardım etmek, sütlerini sağmak, elbette bu arada kendi ihtiyaçlarını da karşılamak zorundadır. Çobanlık mesleği insanlık tarihinin en eski mesleklerinden birisidir. Gelecek senelere sermaye olmayacak meralardaki otu, ete, süte, çiçekteki nektarı bala çeviren bu kesimin hayvancılığımızın geliştirilmesine ve hayvansal ürünlerin artırılmasına olan katkıları gerçekten çok önemlidir. Oysa dağ yamaçlarında yapayalnız, yabani hayvanlara karşı her an tehlike altında ve her türlü doğa şartlarına karşı sıcak, soğuk, gece-gündüz demeden cansiperane görev yapan çobanlar bu çabalarının dışında dağ başında kaybolan yada ölen hayvanlara karşı da hayvan sahiplerine karşı sorumluluk altındalar. Bir yandan sorumlu olduğu hayvanları koruyup, kollamak diğer yandan hayatta kalma mücadelesi vermek bu bölgelerdeki çobanlarımızın ne kadar zor bir görev üstlendiğinin açık bir göstergesidir. Nitekim bu görevi yerine getirirken canlarını kaybeden birçok arkadaşının bulunduğunu bilmek bu özverinin değerinin anlaşılmasını daha da kolaylaştırmaktadır. Çobanlar, hayvan sahiplerinin vermiş oldukları kısıtlı bir ücretle geçimlerini sürdürebilmek için yaşam savaşı vermekteler.

Tüm bu imkansız ve zorlu yaşamlarını renklendirmek için de zaman ayıran çobanlar gün boyu birlikte oldukları meslektaşlarıyla birlikte bolca sohbet edip, türküler dinleyip halay çekiyorlar. Doğadan temin ettikleri yakacaklarla ateşlerini yakıp hisli demlikte çay demleyen çobanlar açıklarını da makarna pişirerek gideriyorlar.

Kars’ın Iğdır’a giden gazetecilerde Tuzluca İlçesi yakında akan Aras Nehri kıyısında koyunlarını dinlendiren 4 çobanın günlüğün ortak oldular. Çobanlarla tanışıp kaynaşan gazeteciler, sohbet edip, çaylarını yudumlayıp birlikte halay çekmeyi de ihmal etmediler.

Sabah namazını müteakip görevlerine başlayan çobanlar Tuncer Dağhan (18), Kenan Maman (30), Musa Serin (19) ve Şahin Severli (20) her yıl arazide aylar süren yaşamlarını bir günlükle özetlediler. Yer yer kurtlarla karşılaştıklarını belirten çobanlar Tuzluca’nın yaklaşık 100 koyunu otlattıklarını, olası tehlikelere karşı da 4 çoban köpeği bulundurduklarını ifade ettiler. Çobanlar ayrıca, 2 eşeği de yüklerini taşımak için sürüde tuttuklarını belirttiler. Gün boyu yürümek zorunda kalan çobanlar, “Yorulduğumuzda eşeklere binmiyoruz. Çünkü onlar bizim yüklerimizi taşıyorlar.” diyerek eşeklere fazla yük yüklemenin yanlış olduğunu anlattılar.

ÇOBANLAR MESLEKLERİNİ VE YAŞADIKLARINI ŞÖYLE DİLE GETİRDİLER

MUSTAFA ARGÜÇ: Bir aydır yollardayız. Şavşat’tan geliyoruz. Iğdır’a götürüyoruz koyunları. Hava şartları çok kötü. Bir hafta üzerimize kar yağdı. Üç gün karlar içerisinde ne hayvanlar nede biz bir şey yemedik. Otlarda yok. Otlaklar Ardahan taraflarında çoktu. Bu tarafta bazı yerlerde vardı. Ama bizi bırakmıyorlardı. 47 yaşındayım.  Küçüklüğümden beri çobanlık yapıyorum. Iğdır Yeni Mahalledenim. Arkadaşımda Iğdırlıdır. Oda Karakaçlıdır. Yolcuğumuz bir hafta 10 gün sürecek. Bir aydır yoldayız. Bu yıl gittim. Karda tipide diyoruz ki biz öleceğiz, havyalarda ölecekler.  Ot yok. Yazın sıcak oluyor. Yerimiz yok. Sıcak iyi değil. Bu bir ayda 4 kez kar yağdı. Bazen Allahtan yardım istedik. Üç biz orada mahsur kaldık. Yardım istedik Iğdır’dan gece geldiler. Bize yardım ettiler. Şuanda burada 500 koyun var. Fazlada değil. Bir gece de 5 tane verdik. Çoktu. Bizim köpeklerde bir tanesi kayboldu, bir tanesine de araba vurdu. Burada kini de köylerden getirdik.

MUSA SERİN, “Burada çobanım.  Kendi hayvanlarım da içinde var. Ben ve bir arkadaşım hayvan aldık. Çok mutluyum halimden. Bizim 5540 koyunumuz var. Bizde 7 tanede köpek var. 3 tane eşeğimiz var. Hayatımdan çok memnumun. Ailem istemiyor hayvanlara bakmamı. Ama ben çok istiyorum. Günlerimiz çok geçiyor. Vakit çok zor geçiyor. Koyunların peşinden gidip gelmek insanı yoruyor. Eşeğe de binince olmuyor. Eşekte günahtır. Gündüzleri zor. Akşamlarıda hava soğuk. Geçinip gidiyoruz. Eşek bizim ekmeğimizi taşıyor, keçelerimizi taşıyor.  Bazen biniyoruz, bazen binmiyoruz. Bazen binince yükleri hafif oluyor, bazen de binmiyoruz. Çünkü yükler çok ağır oluyor. Eşeklere yazık olmasın. 7 yaşında başladım. Şuanda 19 yaşındayım. 7 yaşından 19 yaşına kadar çobanlık yapıyorum. Memnumun.”

ŞAHİN SEVERLİ, “Şimdi yemek yapacağım. Günümüz bazen güzel geçiyor. Bazen de yağmur yağdığı zaman güzel gitmiyor. Zorlanıyoruz çok. Bu iki sürüdür. Yukarıda ki 600, aşağıda ki 850. aylık alıyoruz. Zorlukları akşam oluyor. Kurtlar geliyor çünkü. Birde yağmur yağdığı zaman. Kaptırmadık. Sabah 6’da kalkıyoruz. 6’tadan sonra yolumuz çok uzun. Buraya gelene kadar zaman geçiyor. Buraya gelip biraz dinlendikten sonra yine gidiyoruz.”

TUNCER DAĞHAN, “Tuzluca’da oturuyorum. Bahardan beri koyun otlatıyoruz. 7 ay koyunları otlatıyoruz. Sonbaharda da 3 ay koyunları otlatıyoruz. Bir günümüz hayvanlarla uğraşmakla geçiyor. Burada biraz dinleniyoruz. Sabah kalkıp eşeklere eşyalarımızı yüklüyoruz. Koyunları getirip burada suladığımız zaman burada dinlendiriyoruz saat 2’ye kadar. 2’den sonra kalkıp gidiyoruz. Gece saat 12’de kaldırıyoruz, 42de kadar. Kurtlar arada bir geliyor. Ağaç çayı güzeldir. Ben yeni başladım çobanlığa.”

KENAN MAMAN: “Şuanda çayımızı demledik. Yemek yapacağız. Makarna yapacağız. Soslu makarna. Eve gidince et getiriyoruz. Kola getiriyoruz. Yiyecek ne varsa, makarna olsun, bulgur olsun, soğan olsun ne ihtiyacımız varsa hepsini getiriyoruz. Biz çobanız. Malımız olduğu zaman zaten ölen hayvan olunca kesiyoruz. 800 tane koyun var. bir bölük 800 koyundur, bir bölükte 850 koyundur. Biz dört arkadaşız. 2’si bir bölüğe gidiyor, 2’si bir bölüğe gidiyor. 4 tane eşeğimiz var. 5 tane köpeğimiz var. Arkadaşların da 3 tane eşeği var. 7 tane köpekleri var.  Beraber gelip gidiyoruz, çayımız, yemeğimiz beraberdir. Evliyim. Oğlum olacak. Ateş zerinde çay da yemekte çok güzel oluyor. Tezekte kullanıyoruz. Ne yanıyorsa kullanıyoruz. Koyunları sulamak için geliyoruz. Saat 2’de3’te eşeklerimizi yükleyip tekrar gidiyoruz. Yağmurlar yağdığı zaman 3 ay zorluk oluyor. Her şeyde zorluk var. Zorluk olmazsa da olmaz. Benim mesleğim demircilik. Ben bu hayvanları görmeden dayanamıyorum. Ben çobanlık yaptığım için çok mutluyum. Bu hayvanlar çok şirindir. Böylelikle ekmeğimizi kazanıyoruz.”

ARAS NEHRİ KIYISINDA MOLA

Çobanların günlüklerine ortak olan Karslı gazetecilerden KHA Başyazarı İsmail Akyıldırım da şöyle konuştu:

“Biz Kars’tan Iğdır’a bir seyahat yapmak için yola çıktık. Tamamıyla bizim ki bir yol hikâyesine döndü. Kavga yapan hindileri görüntüledik, insanlarla sohbet ettik. Doğu Anadolu kırsalında yaşayan insanların sorunlarını zaten biliyoruz. Az önce Aras Nehri kıyısında çobanlık yapan Tuzlucalı hemşerilerimizle beraberdik. Çileli insanlar bunlar. Temel geçim kaynakları hayvancılık. Günlük yiyecekleri makarna, pilav. İçecekleri çaydır. Bu coğrafyanın doğasında var. İnsanları böyle sıcaktır, misafirperverdir. Az önce bizi çok iyi ağırladılar. Sorunlarını dinledik. Yaşam şartlarını sorduk. Gerçekten bize kucak açtılar. Artık birazdan yola çıkacağız. Önümüzde bizi neler bekliyor orasını bilemiyoruz. Çok meşagatli bir meslektir çobanlık mesleği. Yani bunun bir akademik eğitimi yok. Bir ana çocuğunu doğuruyor. Köyde besliyor, büyütüyor. Eline çubuğu verip hayvan gütmeye gönderiyor. Günleri sabah erkenden başlarlar. Ahırlardan hayvanlarını çıkartırlar. Yemler varsa yemlerini verirler periyodik aralıklarla. Sonra boş araziye, bulmuş oldukları meralara gönderirler. Dere kenarlarında, nehir kıyılarında hayvanların su ihtiyaçlarını gideriyorlar.  Temel geçim kaynaklar hayvancılık olduğu için yapacak başka alternatifleri yok. Bazı köyler var. Onların temel geçim kaynakları ziraat. Şeker pancarı, kavun, domates gibi ziraat ürünleri ile uğraşıyorlar.  Gerçekten çok zahmetli bir meslek. Kendilerine be kutluyorum. Bu çileli yolculukta hepsine başarılar diliyorum. Bol kazançlar temenni ediyorum.”

 

Facebook'la Yorumla
İlk yorum yazan siz olun
Adınız Yorumunuz
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

BENZER HABERLER