Eğitimde "3T" formülü
Eğitim kalitemiz "3T" ile artacak...
04 Aralık 2010 / 07:38
Kars Milli Eğitim Müdürlüğü Rehberlik ve Araştırma Merkezi’nde başlatılan “İlk ve Orta Dereceli Okul Öğrencilerinin Akademik Başarılarını Artırma, Kişisel ve Toplumsal Uyum Becerilerini Geliştirmeye Yönelik Proje”nin tanıtımında konuşan Milli Eğitim şube Müdürü Osman Urlunç, eğitimde 3 T formülünün önemine değindi.
Okul müdürlerinin de katıldığı Rehberlik Araştırma Merkezi’nin (RAM) Toplantı Salonu’ndaki seminerde konuşan Osman Urlunç, “İlimizde özellikle 6 ay boyunca yapılan “Akademik Başarıyı Artırma ve Uyum Becerilerini Artırma Projesi” tanıtım programı umuyoruz ki hedefine ulaşacak. Bizler ilimizde artık okullarımızda kadrolu olarak hepimiz görev yapıyoruz. Ocak-Haziran 2010 arasında bütün okullarımız, köylerimiz dahil kadrolu yöneticilerimizle görevimize devam ediyoruz.” dedi.
3 T: TEMİZLİK, TERTİP, TAKİP
Okul müdürlerine isteklerini de sıralayan Urlunç. “Sizden özellikle şunu istiyoruz: Bizler görev yaparken hoşgörümüzü, iyi niyetimizi, heyecanımızı, vicdanımızı, sabrımızı güler yüzümüzü birleştirip görevlerimizi öyle yapacağız demiştik. Yine okullarımızda hizmet ederken ilimiz olarak biz her zaman diyoruz ki, 3 T formülünü uygulayalım. Bu 3 T formülü: Temizlik, Tertip ve takiptir. Yani önce mevcut kurumlarımız temiz olacak sonra birimlerimizi, sınıflarımızı, çalışanlarımızı takip edeceğiz. Ondan sonra tertip konusunda da ekibimizle beraber elimizden geleni yapacağız arkadaşlar. Şunu bir düşünelim: çocuğu için okula gelen bir veli okullarını görmek ister, her şeyden önce mevzuatı değil de okulun başarı durumunu görmek ister. Bizlerde aynı zamanda bir veliyiz. Okula gittiğimiz zaman çocuğumuzun aldığı eğitim kalitesini merak ediyoruz.” diye konuştu.
BİZİM BAHANEMİZ YOK
Bu süreçte sorunlar ve problemlerin olabileceğine de ihtimal veren Urlunç. “Sorunlar; hedefi olan idareciler karşısında küçük görülür. Bizler şunu biliyoruz ki; başarılı bir yöneticinin her zaman bir çözümü vardır, başarısız bir yöneticinin de her zaman bir bahanesi vardır. Bizim bahanemiz yok. Mevcut imkanlarımız neyse onu en iyi şekilde kullanacağız.” Şeklinde konuştu.
ÖĞRETMENLERİN TEMEL GÖREVİ
Öğretmenlerimizin temel görevi hakkında da görüşlerini dile getiren Urlunç, “Öğretmenler, öğrencilerini bilgi çağında, teknolojik imkanları kullanarak geleceğe en iyi şekilde hazırlamak zorundadır. Şunu hepimiz biliyoruz: öğrenme parmak izi kadar, öğrenciye ve insana özgü bir olgudur. Her öğrencinin özel bir öğrenme sitili vardır. Şunun da altını çizmek istiyorum; hiçbir öğrenci kaybedilecek kadar değersiz ve kıymetsiz değildir. Eğer bugün sokaklarımızdan topluma zarar veren, tiner kullanan, kapkaççılık yapan, hırsızlık yapan, kavga eden öğrenciler varsa, hiç düşündünüz mü acaba bundan bizim de payımız var mı? Dışladığımız veya okuldan uzaklaştırdığımız bir öğrenci yarın karşınıza bir suçlu olarak çıkabilir. Onun için öğrencilerin bireysel farklılıklarını dikkate alarak, bireysel özelliklerini dikkate alarak, rehber öğretmenimizi bu konuda çalıştırarak problemleri bireyden başlayarak çözebilirsek başarılı olmama gibi bir sıkıntımız olmaz.” dedi.
KURUMLARIN İYİ ÇALIŞMASI NASIL OLUR?
Urlunç daha sonra şunları söyledi: “Kurumların en iyi çalışması bütün çalışanların yönetime katılmasıyla mümkündür. Eğer bir okul müdürü vizyon olarak bütün öğrencilerini üniversiteye göndermek ister ve İlköğretim Müdürü iyi liselere göndermek isterse bu heyecanı yaşar. Eğer bu heyecana diğer çalışanları, öğretmenler ve diğer bireyler katılmasa bu vizyon değil hayal olur. Yani okulda bütün çalışanları biz, eğitim-öğretim faaliyetleri içine katmalıyız. Örneğin; bir okulumuzda şöyle bir uygulama gördüm; başarılı ve çalışkan öğrencilere yeşil kart, sarı kart ve kırmızı kart veriliyordu. Kartın üzerine yazıyor; bugün derslerde gösterdiğiniz faaliyetlerden dolayı sizi tebrik eder çalışmalarınızın devamını dilerim. İşte bu, öğrenciyi motive eden bir davranıştır. Ödüllendirme sistemi nasıl yöneticiyi motive ediyorsa öğrencileri de motive ediyor.”
BAŞARI ÖDÜLLENDİRİLECEK
Milli Eğitim Müdürlüğü olarak, başarılı okul müdürlerinin, öğretmenleri yaptığı çalışmalar neticesinde değerlendirme yaparak ödüllendireceklerini de belirten Urlunç şöyle konuştu:
“Aynı şekilde sizler de okullarınızda ödül sistemini kullanın. Yani her ayın öğrencisini seçin çok basit bir olaydır. Bizim bu projede ki amacımız okullardan akademik başarıyı artırmak, uyum becerilerini geliştirmek. Aslında bu proje yeni bir proje değil, sizlerin her gün yaptığınız çalışmaların planlanmasıdır. Yani sayfaları görüp de yeni bir şeymiş gibi algılamaya gerek yok. Arkadaşlarınız aylarca çalıştılar, Milli Eğitim, Üniversite, RAM işbirliğinde bizim bu yıl uygulayacağımız proje budur. Eksikler olacaktır. Bizler bu aralar sizlere bir yazı gönderdik özellikle dedik ki: okulundan eğitim sıkıntıları ve çözüm önerilerimiz. Biz bu projeyi geliştireceğiz. Sizlerden aldığımız ilhamla geliştireceğiz. Elbette ki her proje uygulandığında sıkıntılar, aksaklıklar olacaktır. Fakat; zamanla sizler göreceksiniz, bizler uygulamada eksiklikler göreceğiz. Özellikle Milli Eğitim Bakanlımız çıkardığı yönetmelikten 2 ay sonra bakıyorsunuz ki değişmiş. Bazı sıkıntılar ortaya çıktığı için bunu uygulayıcı öğretmenlerimiz, yöneticilerimiz görüyor ve hemen uyarıda bulunuyor. “Hocam şu konuda şöyle uygulasaydık daha verimli olacaktı.”
SORUNLARIMIZ VE SORUMLULUKLARIMIZ AYNI
Arkadaşlar, eğitimin sıkıntılarını çözecek, öğretmenler, yöneticiler ve bizleriz. Biz de diyoruz ki; sorunlarımız sorumluluklarımız aynı. Başarı ve başarısızlık hepimizin, yani eğitimde yeni ufuklar çizmek, bir eğitimcinin başkasına devir edemeyeceği bir haktır. Eğitimde sorunları çözecek olan bizleriz. Problemleri çözecek bizleriz. Fakat yönetim anlayışımızı ara da bir değiştirmemiz lazım. Öğrencilerden ilham alarak değiştirmemiz lazım. Okul müdürlüğü yaptığımız sürelerde iki soru sorardık, öğrencilerimize veya öğretmenlerimize, bir okul müdürü olsaydınız neler yapardınız, okuldaki en büyük sıkıntılarımız ve çözüm önerilerimiz. Bunu meslek hayatınız da uygulayın arkadaşlar. Göreceksiniz ki sizin göremediğiniz sıkıntıları bazen öğrencileriniz ve öğretmenleriniz görüyor. Bizim projelerimiz zaten bundan kaynaklanıyor, proje anlatıldıktan sonra görüşeceğiz. Projemiz de bir il yürütme ekibi kurulacak, bir de okul yürütme ekibi kurulacak. Bu projede okullarımız gidecek öğretmenlerimizle toplantılar yapacak, önce sorunlarınızı tespit edeceğiz, öğrencilerimizin sorununu tespit edeceğiz. Maddi durumu yetersiz olan öğrencileri tespit edeceğiz, dershaneye giden öğrencileri tespit edeceğiz. Ondan sonra müdür yardımcımızla, başkanımızla, rehber öğretmenimizle okul meclis başkanımızla oluşan bu komisyonda ne gibi faaliyetleri yapacağımızı takvime bağlayacağız. Yani bizim projemizin amacı odur. Öncelik raporumuzun mevcut durumunu tespit edeceğiz, daha sonra arkasında çözüm önerilerini sıralayacağız.
BELİRLİ HEDEFLERİMİZ OLACAK
Vizyon ne demek? Vizyon, gelecekte somut, gerçekçi hedeflere uygun düşler kurmak demektir. Her okulun bir vizyonu vardır, bu vizyonu gerçekleştirmek için de misyonumuz olacaktır. Belirli hedeflerimiz olacaktır. Bu hedeflerimiz de, bilgilendirme toplantıları yapacağız, verimli ders çalışma toplantıları yapacağız, velilerimizle iş birliği sağlayacağız, okul aile birliği ile iş birliği sağlayacağız, deneme sınavları yapacağız.
KODLAMA HATASI
Kars Mili Eğitim Müdürlüğü olarak yaptığımız araştırmalardan özellikle kırsal kesimde bir sürü öğrencimiz kodlamadan kaynaklanan hatalar yapıyorlar. Öğrencimiz kitapçıkta ki adını soyadını yazmada ki kodlamada büyük hatalar yapıyor ve bu bizim il başarımıza etki oluyor. Onun için biz öğrencilerimizi önce bunlara nasıl hazırlayacağız, verimli ders çalışma yöntemini bilen öğrencilerimiz çok fazla elbette ki, ama köylerde bir öğrencinin en iyi ders çalışmanın, öğretmen ders anlatırken onun dinlemesi gerekir. Bazen diyorum acaba biz okul müdürleri öğrencilere sadece diploma vermek için mi yetiştiriyoruz. Bizler sadece diploma vermek için yokuz. Bizim amacımız öğrencilerimizin gelecekte başarılı kılacak, hayatta başarılı kılacak bilgiye ulaşma yollarını öğretmemiz lazım. Bilgi paylaşma yollarını öğretmemiz azlım. Çağdaş, uygar, medeni dünya da yer almanın yolu, öğrencilerimizin, öğretmenlerimizin, yöneticilerimizin potansiyellerini ortaya koymasıyla mümkündür.
BİZLER DEĞİŞİM VE GELİŞİMDEN YANAYIZ
Bizler değişim ve gelişlimden yanayız. Öncelikle yeni yeni beyin fırtınasıyla okulumuzda projeler uygulayacağız. Bu işin başı ödüllendirme olduğu için özellikle her okulumuzda öğrenciler kendilerine hedef göreceği okulun panosunda gömesi lazım. Bir ara “Şeref Köşesi” diye bir proje hazırladık, okullarımızdan mezun olan başarılı insanların resmini oraya koyduk. Öğrencimiz şunu dedi; bizim okulumuz da mezun olmuş, bugün devletin iyi yerlerinde çalışıyor. İşadamı olmuş, akademisyen olmuş, onları model olarak gördüler.
ÇARESİZSENİZ ÇARE SİZSİNİZ
Bizler şunu ifade ediyoruz; her zaman olduğu gibi “Çaresizseniz, Çare sizsiniz” eğitimde sorunları çözecek olan sizlersiniz. Rahatı terk eden gayretli insanların olacaktır. Biz de bu gayreti şu an da gösteriyoruz. Geçen yıl özellikle bazı alanlarda başarımız oldukça iyiydi. İlköğretimde sonuçlar Türkiye genelinde açıklandı, hatta bazı derslerde 50. sıralara bile inmişiz. Ortaöğretimde de gün geçtikçe gelişmeler oluyor. Bunlar sizlerin ve bizlerin sayesinde olacaktır. Ben şimdiden çalışmalarınızdan başarılar dilerken, İngiltere’den gelen bir okul müdürüyle ilgili yaşadığımız anıyı sizlerle paylaşmak istiyorum; Erzurum’da okul müdürüyüz İngiltere’den bir okul müdürümüz, Erzurum’u ziyarete gelmişti. Bir okulla kardeş okul olmak istiyordu, toplantı sırasında bize söylediği bir cümle vardı; her gün öğrencilerimizin yüzünü görebiliyor musunuz? Sonrada konuyu açtı, dedi ki; eğer bir okul müdürü her sabah öğrencilerinin yüzünü görebiliyorsa onların sıkıntısını da anlıyor demektir. O günden itibaren biz yönetim anlayışımızı değiştirdik. Sizler de her sabah töreninde öğrencilerinizin karşısına geçin, öğrencilerinizin yüzüne bakın. İnanın ki okula gelirken kimisi kahvaltı yapmadan geliyor, kimisi ailesinde ki problemlerle okula geliyor, kimisinin üzüntüsü var, kimisinin hasta kardeşi var. Onları dinlemenin bile sorunun çözümüne katkı olacaktır.
BİREYSEL FARKLILIKLARI DİKKATE ALACAĞIZ
Bu yüzden bireysel farklılıkları dikkate alacağız. Öğrencilerimizin sorunlarına bireysel olarak eğileceğiz. Yine iki çeşit yönetici tipi var demiştik, daha önce yapılan bir araştırmaya göre, bir kurumda 2 çeşit yöneticiyi takip ediyorlar; birinci yönetici sürekli sabah geliyor birimine gidiyor masasına oturuyor, bilgisayarından takip ediyor, diğer bir yönetici de koşuyor, bağırıyor, çağırıyor her şeye müdahale ediyor. Araştırma bitiyor sonuçlar bitiyor, sonuçlar açıklanıyor: birinci o masasında oturan yönetici başarılı çıkıyor. Diyorlar ki bu nasıl oldu neler yaptın? Birinci yöneticiye o da, ben sabah geldim işime, önce planımı yaptım, gidip görev paylaşımını yaptım. Arkadaşlar bugün şu şu işleri yapacağız ondan sonra masama oturdum bilgisayarımdan yapılan çalışmaları takip ettim. İkinci yönetici; diyorlar sen her şeye koşuşturuyordun nasıl oldu da başarılı olamadın. Diyor ki; ben bütün yetkileri elimde tuttum, her şeye koşmaya çalıştım yetişemedim ve yetiştiremedim. Arkadaşlar biz de görev paylaşımı yapalım, yetkiler sadece bizde olmasın, yani her tarafa biz koşamayız.