Engellilerde Eğitimin Önemi
Dolunay Derneği Başkan Yardımcısı ve Engelliler Birim Başkanı Faruk Ocak “Engellilerde Eğitimin Önemi” ni yazdı...
16 Eylül 2010 / 07:29
Çoğu zaman “engelli bireyi topluma kazandırmak” şeklinde bir söz duyarız. Görünürde anlaşılır olan bu sözün oldukça soyut olduğunu ve herkese göre farklı anlamlara gelebileceğini düşünmeden edemiyor insan. Gerçekten bu sözün anlamı nedir?
Kuşku yok ki toplum bir ortak yaşam alanından oluşuyor. Ortak yaşam alanını kapsayan her şey hemen herkes için açıktır. İsteyen istediğini bu ortak alandan alabilir ve yetenekleri ölçüsünde de kendini bu alanlarda yetkin kılabilir. Kısaca toplum bireylere kendilerini geliştirme fırsatları tanır.
Bu herkes için eşit bir fırsat mıdır? İstenen budur, ancak pek çok nedenden dolayı bu fırsatlardan eşit yararlanabilmek söz konusu değildir. Bir şekilde herkes kendi payına düşeni alıp onunla yetinmek durumunda kalmaktadır oysa bu fırsatlardan yararlanamayan topluluk engellilerdir.
Engellilerin toplumla bütünleşmesinin önündeki bir diğer engel de eğitim konusunda karşılaştıkları sorunlardır. Ülkemizde eğitim sistemi, öncelikle, nüfusun engelli olmayan kesimi için planlanıp uygulanmaktadır. Böylece daha en baştan eğitim sistemi, engellileri dışlayan bir anlayışa sahip olmakta; daha sonra da engellileri eğitim sistemiyle bütünleştirecek çeşitli programlar geliştirilmeye çalışılmaktadır. Aslında bilinçli ya da bilinçsiz gelişen bu dışlayıcı tavır, diğer konular için de söylenebilir. Bir yandan çeşitli konularda engellileri dışlayan süreç devam ederken, bir yandan da onları toplumla bütünleştirme çabası, ne yazık ki birbiriyle çelişen iki süreç olduğu için, çok da başarılı olamamaktadır. Engellilerin eğitimi ile ilgili programların farklı oluşu bu ayrımın nedeni olarak gösterilebilmektedir. Oysa bu yalnızca engelliler için değil her insanın eğitiminde geçerli bir durumdur. Çağdaş eğitim anlayışında, eğitimin odağında, engelli olsun olmasın, insanın özellikleri ve gereksinimleri yer alır.
Standart Kurallara göre engelliler de diğer bireyler gibi ilk, orta ve yükseköğrenim olanaklarından yararlanacaklardır. Zorunlu eğitim herkes gibi engellileri de kapsamaktadır.
En çok ihmal edilen konulardan biri de engelli çocukların okul öncesi eğitimidir.
Ayrıca yetişkin engelliler için örgün ve yaygın eğitim olanakları da son derece sınırlıdır. Bu nedenle öncelikle eğitim alt yapısının nitelik ve nicelik olarak geliştirilmesi ve engellilerin gereksinimlerini karşılayacak bir düzeye eriştirilmesi gerekir. Engellilerin eğitiminde sorumluluk alacak meslek elemanlarının (özel eğitimci, rehber danışman, sosyal hizmet uzmanı) yeterli sayıda ve donanımda yetiştirilmeleri gerekir. Öte yandan eğitim kurumlarının engellilerin de varlığını hesaba katacak fiziksel düzenlemelere sahip olması, bu kurumlara kolay ulaşım için gerekli önlemlerin alınması, engellilerin özel eğitimi için gerekli ders araç-gereçlerinin hazırlanması gibi konular engellilerin toplumla bütünleşmeleri önündeki ciddi engeller olarak yaşanmaktadır. Engellilerin engel durumlarını hesaba katacak özel ölçme değerlendirme yöntemlerinin geliştirilmesi gereklidir.
Müfredat programları, engel türleri ve dereceleri ile engellilerin kişisel özellikleri ve gereksinimleri de dikkate alınacak şekilde esnek hazırlanmalıdır. Engellilerin eğitiminde görevli meslek elemanlarının meslek/hizmet içi eğitimlerine de gereken önem verilmelidir.
Engellilerin eğitiminde çağdaş bir yaklaşım olarak kabul edilen kaynaştırılmış eğitimi için; gerekli alt yapı eksiklikleri giderilerek yaygın bir şekilde uygulanmalıdır.
Engelliler eğitim sisteminin dışında kalıp eğitilemeyince, bu durum pek çok başka sorunu da beraberinde getirmektedir.
İnsan yaşamında bazı sorunlar, bazı konular vardır ki gerek pek çok sorunun üretilmesinde, gerekse pek çok sorunun çözümünde adeta bir anahtar rolü oynamaktadır. Eğitim de onlardan birisidir. Bu nedenle engellilerin eğitim sorunlarına gerekli önem ve ağırlık verilmelidir.
Bu eğitim sistemiyle engellilerin sorunlarını çözmek, onları topluma kazandırmak, toplumla bütünleştirmek olanaklı değildir.
Sonuç olarak, engellinin toplum içerisinde üretken ve katılımcı bir birey olmasına, onun bağımlılığını en aza indirgeyecek kapasite geliştirmesine, tüketici olmaktan çıkıp üretici olmasına, kendine güveninin artmasına, hizmetlerde çağdaş teknolojilerin kullanılmasına, mevcut kaynakları yükseltecek ve yeni kaynaklar oluşturacak yeterli bir politika oluşturmaya ve bu politikaların bir an önce hayata geçirilmesine ihtiyaç vardır. Böylece ayrımcılık gözetmeyen, gelişmiş olmanın temeli olan insanının toplum içerisinde eğitilmiş ve üretken birey olmasına katkıda bulunacak, engellinin insan hak ve özgürlüklerine ve özerkliğine, sosyal güvencesine sahip çıkacak, yasalara ihtiyaç duyulmaktadır. Sosyal Devlet olmak bunu gerektirir. Demokratik ve Sosyal Devlet, engellisine sahip çıktığı gibi bünyesinde yer alan ve hizmet anlayışında olan kurumlarına da sahip çıkar.