Kağızman’da bir süt makinesi tamircisi ‘Çokabi’ usta
Bir çok meslekte olduğu gibi süt makinesi tamirciği de kaybolmaya yüz tuttu.
26 Haziran 2019 Çarşamba 20:41
Tacettin DURMUŞ
Gazetemizin köşe yazarlarından Kağızmanlı Hikmet Aksu, bir zamanlar Kars köylüsünün en vazgeçilmezi olan ve kol gücü ile çalıştırılan kaybolmaya yüz tutmuş süt makinesi tamirciliğini anlattı.
Karsı’ın bazı köylerinde ve ilçelerinde az da olsa halen kullanılan süt makinesi ile kaymak ve tereyağı yığılmaya devam edilirken arada sırada bakımının yapılması gerektiği gibi bazı zamanlarda da tamir edilmesi gerekiyor. Artık üretilmeyen özelikle zamanında Ruslar tarafından da yapıldığı bilinen süt makinesi kullanımı artık tarihe karışıyor. Kaybolmaya yüz tutan süt makinesi tamiri de bir o kadar da önemli hale geliyor.
Gazetemizin yazarlarından Hikmet Aksu, Kağızman’da süt makinesi tamirciliği yapan ve yörede ‘Çokabi’ olarak bilinen Fethi Usta’yı ve babadan kalan mesleğini anlattı.
Yıllar öncesine kadar Kağızman’da olduğu gibi Kars’ın her ilçe ve köyündeki neredeyse her evde bir tane bulunun süt makinesi ile sütün yöresel tabirle üzünün (kremasının) alındığını anlatan Aksu: “bilek gücü ile kolu çevrilen süt makinesinin iki musluğu var. Kol çevrilerek süt çekilir ve bir musluktan sütün kaba üzü yani kreması ve kaymağı, diğer musluktan ise kaba yağsız sütü ayrıştırılırdı. Krema ve üz tereyağı oluyor yayıklarda yayılır, yağsız sütten ise imansız peynir dediğimiz çeçil peyniri, lor ve çökelek yapılırdı “dedi.
Kars ve yöresinde birçok mesleğin artık kaybolmaya yüz tuttuğuna vurgu yapan Hikmet Aksu, yörede ‘Çokabi’ olarak bilinen süt makinesi tamircisi Fethi Aksu ile birlikte yöredeki sütçülüğü, ev ortamında tere yağı ve kaynak yapımı ile süt makinesi tamirciliğini anlattı.
“Aile çok kalabalık… Beş erkek üç kız. Hepsi de komşunun afacanından büyük abi ve abla. Hepsi büyük ama Fethi abi en büyük, diğerlerinden daha fazla abi. Çocuk bunu ‘Çokabi’ olarak kendince adlandırıyor ve bu ad büyüklerce de benimsenip kullanılıyor Fethi Usta için o günden beri.
Çokabi 1949 doğumlu. Çocukluğu ve gençliği Kağızman'da geçmiş. İlkokulu ve ortaokulu biraz hızlı(!) okumuş doğum yeri Kağızman'da Yaşı yettiğinde babasının en yakın yardımcısı olarak bulmuş her işte. Yayladaki celepte( ticari büyükbaş hayvan sürüsü) , ya da högecin/ toklunun çoban yardımcılığı yapmış haftalarca, aylarca düzde kalarak. Hayvancılıktan esnaflığa; mobilya-halı-makine satışına döndürülünce Hamza baba tarafından, o yine esnaf yardımcısı/tezgâhtar olarak yanı başında babanın. Özellikle süt ve dikiş makinesi satanlar tamirini yapmazsa alıcı tarafından tercih edilmiyor. Bu nedenle bu makineleri tamir etmek zorunlu oluyorlar satıcılar. E, baba makineyle uğraşırken yine yanı başında çırağı olarak Çokabi Fethi. Anlayacağınız, çekirdekten yetişme.
Evlendi sonra zamanı gelince. Ayrıldı babadan aynı tür esnaflık uğraşısıyla. Daha çok ilgilendi dikiş ve süt makine tamiriyle. Geçti babayı ustalıkta.
Bir süre sonra çoluk-çocuğunu toplayıp başına elini ver İzmir deyip göçtü baba toprağından ardında tatlı acı anılar bırakarak. Kopup gitti Hamza babadan, Sırma anneden ve kardeşlerden…
Yıl 1975. Biz sizler adına soralım merak edilenleri, yanıtlasın Fethi Usta, dinleyelim can-kulağıyla.
Evet, ne oldu? 1975 yılının kattıkları ve aldıkları nelerdir senden?
O yıldan beri İzmir’de oturuyorum. Buraya döndüğüm 35-40 yıllık süre içinde bu işle hiç ilgim olmadı. Demek unutmamışım. Zaten çok öyle karışık dolaşık bir iş değil be zanaat.
Dikiş makinesi hiç görmedim de süt makinesi eksik değil etrafından.
Evlerde dikiş makinesi kullanılmıyor ki arıza versin Süt makinesi kullanıldığı için hep o geliyor.
Ne işe yarıyor, hangi ürünün oluşumuna katkı sağlıyor b u makine, Usta?
Adından anlaşıldığı gibi süt işliyor. Sütün üzünü (kremasını) ayırıyor. Bir kaba üzü (kremayı/kaymağı) diğer kaba yağsız sütü ayırıyor. Krema/üz tereyağı oluyor yayıklarda yayılarak, yağsız sütten ise imansız peynir dediğimiz çeçil peynir ve lor-çökelek yapılıyor.
Ve gelelim arızalara. En çok hangi parçalar arıza veriyor usta?
Mil, çark/dişli ve tabaklar. Bir tabak iyi bakılsa, değişmeden on beş-yirmi sene dayanır.
Neden bunlar?
Zaten iş gören parçalar bunlar. Makinenin ana parçaları. Sezon sonu bakım iyi, yapılmaz makine sudan nemden korunmazsa paslanır, çürür, delinir. Tabakların çıkıntıları(kabartı) yıpranır düzlenir. Aralarından süt geçemeyince kremayı ayıramaz ya da az ayırır sütten. Bu ise hem ürün kaybı hem de kalitesiz ürün demektir. Söz misali beş kilo sütten bir kilo yağ alacakken 700-800 gram yağ alırsın.
Bu güne dek en çok hangi parçaların değiştiğini gözlemledin Çokabe?
Sırasıyla tabaklar, süt kolları, çark, mil.
Ücret nasıl saptanıyor ustam?
Eğer değişirse parça parası artı az bir el emeği. Parça değişmezse “ne verirsen Allah bereket versin ” deyip cebimize atıyoruz..
Senden sonra ne olacak? Çırakların var mı bu işi sürdürecek.
Ne gezer. Kim bu kirle pasakla uğraşır (kendisi beyaz gömlek, ütülü pantolonla çalışıyor gün boyu. Bir tek leke bulamazsınız giysisinde. Ama gerçekten iş biraz pasaklı ). Ya da ihtiyacı yok kimsenin.
Verimli çalışması sağlam kalması için neler önerirsiniz kullanıcılara?
Kullanmadan sonra maineyi birt güzel yıkasın kurulasınlar. Yağını kontrol etsinler. Kolu iyice çevirip devrini aldırmadan vanayı açıp sütü akıtmasınlar. Makinenin devrini aldığı sesinden anlaşılır. Kesik ses yerine sürekli bir uğultulu vınlama normal devir demektir. Tabak kapağının iyice oturmuş olduğunu, lastik contanın konulup konulmadığını kontrol etsinler.
İyi bakım ustayı işsiz bırakmaz mı Fethi Usta?
Senin bu işe ihtiyacın yok. Bu nedenle bunda geçinenlerden daha az ücretle tamirat yapıyor olabilir misin? Mali durumun iyidir bildiğim kadarıyla.
Ben geldiğimden beri aynıyım. İlk zamanlar durumum çok da iyi değildi biliyorsunuz. Ama tavrım hiç değişmedi işimle ilgili olarak. Benden başka yok deyip fırsatçılıkla körü yara kıstırma yoluna gitmedim. “Bunun hengemesi mehvolmuş” deyip insafsızlık etsem kim ne bilecek? İnsanda insaf merhamet şart… Bir de yemesi var, burnundan gelmesi bunun. Ne geldiyse “Allah bereket versin” deyip attım cebime.
O halde çok çok hediye alıyorsundur yağdan, yoğurttan, peynirden olsun.
O eskidendi. Şimdi paramızla alıyoruz inan her şeyi. Köylü de haklı tabi. Netsin adam lokmasını sana bölüp.
Benim sormadığım, senin insanlara söylemek istediğin bir şeyler var mı?
Yok. Bir mesajım yok ama bu iş bana iyisiyle kötüsüyle geçmişimi hatırlatıyor. Anılarım tazeleniyor her parçaya dokundukça. Bu nedenle istekle, keyifle yapıyorum. Aç gözlülük edip insanları sıkıntıya sokmadan mutlu etmeye asık suratlarına gülücük vermeye çalışıyorum. Köylü vatandaşın makinesini alıp mutlu bir şekilde köyüne dönerken: “Allah senden razı olsun. Rahmet geçmişlerine” demesiyle zannediyorum dünyalar benim oluyor. Para hiç, bunlar çok önemli benim yanımda.
Ustam, Çokabe, emmioğlu, bu son sözleri duymak, söylediklerine yaptıklarına tanık olmak insanlık adına çok önemli.”