Kars Çayı
Servet Erişen’in kaleminden…
25 Eylül 2012 Salı 09:15

Herkesin üreğinde vatan, memleket, doğduğu yer, yaşadığı büyüdüğü okula gittiği, konu komşu ve arkadaş sevgisi muhakkak vardır. Bu sevgiyi kimisi sesenin zilinden okur kimisi de peşinden. Bazıları da bu sevgiyi ne dediğini bilmeden... okur.
İşte ne dediğini bilmeyenlere seslenmek istiyorum. İnsanlık tarihine bir bakalım. Medeniyetlerin, kültürlerin ve insanlığın gelişmemesi hep akarsu yataklarında veya deltalarında olmuştur.
ORHUN, YENİSEY, HAN ve BEYAN ırmakları boyunca DİCLE , FIRAT kıyılarında SIR-I DERYA ile AMU DERYA ovasında NİL boylarında HUANHE, YENTSZİ, GANJ’ın uzantılarında insanlık ve medeniyet kök salıp gelişmiş, uygarlık akarsuları olarak tarihte yerlerini almışlar.
KARS ÇAYI da tarihte medeniyet suyu olarak insanları başına toplamıştır. Cuma günleri bahçesinde ağırlamış, bütün evlerin halısını kilimini, kirini pasını temizlemiş, malını koyununu atını sulamış, Kars Gençliğine SÜREYYA PLAJI olmuş bünyesinde yaşattığı balıklarla sofralarımıza lezzet katmış, kışın donarak üzerinde paten kaymamıza ve top oynamamıza olanak sağlamış, karasevdaya tutulan gençleri başına toplayıp onları barıştırmış, kavuşamayacağını anlayanlarında sevgisi uğuruna yaşamlarına bu suda son vermiş anaların babalarında üreğini dağlamış.
ORHUN, YENİSEY, HAN ve BEYAN, HUANHE, YENİTSZY, GANJ FIRAT, DİCLE, SİR-İ DERYA AMU DERYA VOLGA, DON, DİNYEPER, TUNA, KÜR, ve ARAS da insanlar aynı güzellikleri ve acıları yaşadılar. Bu gün hiç kimse KARS ÇAYI’nın tarihte yer almadığını söylemeye hakkı yoktur.
Sular aktıkça medeniyetler ilerleyecektir. FAKAT KARS ÇAYI’NI BU GÜNLERE SALANLARIN ÜZÜ KARA OLSUN diyorum başkada bir şey demiyorum.