Çelik’in, konuyla ilgili açıklaması şöyle:

“İlimiz nüfusunun yaklaşık %80’i tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Bu kadar önemli bir sektörü elbette görmezden gelemeyiz. Bunun için bu sektörü hak ettiği yere getirmek Kamu ve Sivil Toplum Kuruluşlarının önemli görevlerinden biridir.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın temsilcisi olarak mevzuatı uygulamanın yanında üretici ve çiftçilerimize rehberlik yapma, onların hem sosyal hem ekonomik yönleri ile ilgilenme, daha kaliteli ve yüksek miktarlarda üretim yapmalarını sağlama gibi görevlerimiz bulunmaktadır. Yani bizim sadece mevzuatı uygulamak gibi bir görevimiz yoktur. Aynı şekilde Sivil Toplum Kuruluşlarında, kendi çatısı altında bulunan üyelerinin kazançlarını artırmak ve onların haklarını koruyarak herhangi bir zarara veya haksızlığa uğramalarını engellemektir.

Dışardan baktığımızda hem Kamu Kurumlarının hem de Sivil Toplum Kuruluşlarının amaçlarının aynı olduğunu görüyoruz. Ama nedense kurumlar bir araya gelip “Ortak Akıl” ile herhangi bir sorunun çözümünde veya mevcutları daha iyi bir duruma getirmek için çaba göstermekte hiçbir mesafe kat edememektedirler. İşte biz, üreticimiz ve çiftçimizin daha fazla üretmesi, daha kaliteli üretmesi ve daha yüksek kazanç elde etmesi için bütün kurumların güçlerini birleştirerek mevcut potansiyellerini ortaya koyarak daha büyük adımlar atmasını arzuluyoruz. Biz kurum olarak hedef kitlemizle ilgili olan bütün kurum ve kuruluşlarla bir ahenk, bir dayanışma ve birliktelik içinde çalışmayı hedefliyoruz. Üretimin başlangıcından ürünün pazarlanmasına kadar geçen her süreçte birlikte hareket etmeyi, üretici ve çiftçilerimiz ile ülkemizin daha fazla kazanmasını hedefliyoruz. Bu hedef doğrultusunda;

•Tarım ve Hayvancılığa, yeni  AR-GE çalışmalarıyla “Ortak Akıl” ortaya koyularak bir düzenleme sağlanmalı, Tarım Bakanlığı’na bağlı Hayvancılık Müsteşarlığı kurulmalı,

•İlimizde var olan tarımsal-hayvansal gıdaların yeterli hale getirilebilmesi için gerekli yapılandırmalar yapılmalı,

•İlimizde ekilebilecek bitkilerin (arpa, buğday, yulaf, fiğ, yonca, korunga, ayçiçeği, mısır, patates, şeker pancarı) tohumları Toprak Mahsulleri Ofisi’nde satılmalı, hangi havzada hangi bitkinin ekimi gerekiyorsa o bitkinin ekilmesi için çiftçiye tohum desteği verilmeli ve çiftçi bilgilendirilmeli,

•Diyoruz ki, süt demek inek demek, inek demek dana demek, dana demek et demektir.  Hayvancılıkta Süt Sığırcılığı Kooperatiflerinin köylerimize kurulması, dağ köylerinde küçükbaş diğer köylerde ise büyükbaş hayvancılığın desteklenmesi ve her işletmeye 25 süt sığırı veya 100 baş koyun/keçi, %50 hibe desteği ve hayvanların 5 yıl satılamayacağı şartı pasaportlarına işlenerek verilmeli.

Bu şekilde bir plan-proje uygularsak dışardan gelecek et ve gıda maddelerine, canlı hayvan ithalatına ihtiyaç görülmeyecek, 5 sene içerisinde komşu devletlere canlı hayvan ve gıda mahsulleri ihraç edilir konuma gelinecektir.”