Nişasta bazlı Şekere 5 bin imza
Kars Şeker İş Sendikası nişasta bazlı şekere karşı imza kampanyası başlattı.
19 Haziran 2012 Salı 08:19
Şekeri İş Kars Şube Başkanı Ertan Altunoğlu, Nişasta Bazlı Şeker'e karşı başlatılan imza kampanyasında, 5 bin imzaya ulaşılacaklarını söyledi.
Altunoğlu, bazı fabrika çalışanları ile birlikte Faik Bey Caddesi üzerinde bulunan At Heykeli önünde açtığı stantta imza kampanyası başlattı ve vatandaşlardan destek istedi.
ŞEKERİMİZİN TADI KAÇMASIN
İmza Kampanyası’nın iki gün süreceğini dile getiren ve şekerin tadı kaçmasın çağrısında bulunan Şeker-İş Başkanı Altunoğlu , “Türkiye genelinde 25 devlet fabrikası ve 5 özel fabrika olmak üzere toplam 30 adet şeker fabrikası bulunmaktadır. Tüm illerimizde ve ilçelerimizde bulunan şeker fabrikaları 'Nişasta bazlı şekerlere hayır, doğal pancar şekerine evet' kampanyası tüm Türkiye genelinde olduğu gibi 10 Haziran itibariyle Kars’ta da başlamış bulunmaktadır. Biz de sendikamız olarak Kars halkından büyük destek görmekteyiz. Bu nedenle halkımıza teşekkür ediyorum. İmza atan vatandaşlara arkadaşlarım ile birlikte nişasta bazlı şekerin zararlarını anlatıyoruz ve fabrikamızın kapanmaması içinde çağrıca bulunuyoruz. Şeker-İş tarafından hazırlanan ve nişasta bazlı şekerin zararlarının anlatıldığı broşürleri da dağıtarak halkımızı bilinçlendiriyoruz. Doğal pancar şekeri tüketimindeki artış, inşallah bu imza kampanyasıyla daha artacaktır. Ayrıca Kars halkının fabrikasına sahip çıkması gerektiğinin önemi bir kez daha anlaşılacaktır.” diye konuştu.
NBŞ KOTALARININ ARTIRILMASI TÜRKİYE’NİN SAĞLIĞINA EN BÜYÜK TEHDİT”
Şeker İş Genel Başkanı İsa Gök’ün NBŞ kotalarının artırılmasının Türkiye’nin sağlığına en büyük tehdit olduğu yönündeki açıklamalarını da hatırlatan Altunoğlu daha sonra şunları söyledi.
“Son günlerde gıda sektörüne yönelik arka arkaya gündeme gelen olumsuz haberler bir taraftan tüketicilerin güvenini zedelerken, günlük hayatta çok sık kullanılan ürünlerde sağlığa zararlı maddelerin bulunması da bir o kadar insanlar üzerinde tedirginlik yaratmıştır.
Gıda skandallarına hergün bir yenisinin eklendiği ülkemizde, özellikle piyasada satılan balların sahte olduğu yönündeki iddialarla, zeytinyağda hile şüphesi, salam, sosis ve sucuklarda virüse rastlandığına ilişkin haberler, tüketicilerin sektöre olan güvenini kaybetmesine neden olurken, gelinen noktada insanların kafasında ‘Biz artık hangi ürüne, nasıl güveneceğiz?” şeklinde de bir takım soru işaretleri bırakmıştır.
Geçtiğimiz günlerde hammaddesi bir böcek olan ve kola, çikolata, bisküvi, sakız, dondurma, meyve suyu, yoğurt ve daha birçok ürünün renklendirilmesinde kullanıldığı iddia edilen karminin gündeme taşınması konunun önemini bir kez daha gözler önüne sererken, karmin içerikli ürünlerin, Türkiye'de de birçok firma tarafından gıda üretiminde kullanıldığına dikkat çekilmesi sağlığımızın hangi boyutlarda tehdit edildiğini de açıkça ortaya koymuştur. Bütün bu gelişmeler yaşanırken, Türk Gıda Kodeksinin, bu tür katkı maddelerine davetiye çıkartan yaklaşımı ise tartışmanın bir başka boyutuna işaret etmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Şöyle ki; yukarıda sözkonusu karmin maddesinin dışında merdiven altı imalat ve nişasta bazlı şekerlerin kotalarının her yıl Bakanlar Kurulu’nca arttırılması ile meydanı boş bulan NBŞ kartelleri reçelden bala, şekerlemelerden çikolata ve süt ürünlerine kadar birçok gıdanın üretiminde insan sağlığı gözetmeden mısır şurubunu kullanabilmektedir.
YAPAY TATLANDIRICI TEZGAHA İNDİ
Şekerden yüzlerce kat daha tatlı olan ve sağlığımızı olumsuz etkileyen yapay tatlandırıcıların ithalatındaki artışın temel nedeni şekere göre çok ucuz olması gelmektedir. Amerika’da bir dönem yasaklanan, kansere neden olduğu iddia edilen, diyetisyen ve doktorlar tarafından kullanılmaması tavsiye edilen yapay tatlandırıcıların ülkemizde özellikle büyükşehirlerde tezgahlarda çok ucuz fiyatlara açıktan satılması, bu ürünlerin ithalatını her yıl daha da artırmaktadır.
Mesela, kimyasal tatlandırıcılardan aspartam ve sakarin, market raflarındaki diyet kola, düşük kalorili yoğurt ve şekersiz sakızın yanı sıra açıktan satılan baklava, reçel, helva ve süt tatlıları gibi birçok üründe rahatlıkla şeker yerine geçerken, insanlarımız aldığı birçok ürünün içinde kimyasal tatlandırıcı kullanıldığını bilmemekte, ucuz olduğu gerekçesiyle bu ürünleri tercih etmektedir.
Oysa ki işin sağlık boyutu dikkate alındığında on kat daha ucuza alınan ürünün sağlığımız üzerindeki olumsuz etkisi sebebiyle cebimizden kat kat daha fazlası çıkarak, bedelini vücudumuz ödeyecektir. Yani ucuz etin yahnisi bize çok pahalıya patlayacaktır.
NBŞ’LER YÜZYILIN EN BÜYÜK FELAKETLERİ ARASINDA
Bize göre sağlık boyutuyla yüzyılın en büyük felaketleri arasında sayabileceğimiz nişasta bazlı şekerlerin günlük hayatta tükettiğimiz ürünlerin imalatında kullanılması gelecekte insan sağlığının önü alınamayacak boyutlara ulaşmasına neden olabilecektir. Şeker pancarından elde edilen doğal şeker yerine farklı işlemlerden geçirilerek enzimlerine ayrıştırılan mısır şurubunun kullanılmasının başta obeziteye bağlı olmak üzere bir çok hastalığa davetiye çıkarması uzmanlar tarafından ifade edilmesine rağmen, NBŞ üretimiyle ülkemizde doğal şeker üretimine de darbe vurulmaktadır. Tatlandırıcıların kontrolsüz üretimi ve ithalatı, bavul ticareti ve sınır ticareti yoluyla ülkemize fazla miktarda girmesi engellenmediği taktirde şeker fabrikalarının kapanmasının, yerli katma değer kaybının ve sektörden ekmek yiyen milyonlarca insanın iş ve aşını kaybetmesinin önüne de geçilemeyecektir.
Önü alınamayan tatlandırıcı ithalatı ve NBŞ kotalarının her yıl Bakanlar Kurulu’nun inisiyatifi ile artırılması beraberinde piyasada insan sağlığını olumsuz etkileyen katkı maddeli sahte bal, reçel, kola, meyve suyu gibi daha sayamadığımız birçok ürünlerin boy göstermesine sebebiyet verebilecektir. Alınması gereken tedbirlerin en başında ise ilgili Bakanlıkların yapay tatlandırıcıların ithalatı ve Nişasta Bazlı Şekerlerin kotalarını ülkemiz insanının sağlığı adına yeniden gözden geçirerek, NBŞ kotalarını AB ülkeleri seviyesine çekmesi ve halkın sağlığıyla oynayanlara en ağır cezai müeyyideleri uygulaması gelmelidir. Aksi taktirde NBŞ’lerde her kota artırımı karşımıza sahte bal gibi çok farklı ürünleri de çıkartacak, Türkiye’nin sağlığı giderek bozulacaktır.”