Özlem Akarsu Çelik yazdı : Kars Belediyesi'ne kayyım hazırlığı mı?
GazeteDuvar.com yazarı Özlem Akarsu Çelik, bugünkü köşe yazısında "Kars Belediyesi'ne kayyım hazırlığı mı?" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
03 Mayıs 2020 Pazar 13:45
İşte Özlem Akarsu Çelik'in "Kars Belediyesi'ne kayyım hazırlığı mı?" yazısı...
HDP'li Ayhan Bilgen'in MHP’den 338 milyon 380 bin TL borçla devraldığı Kars Belediyesi'ne haciz koyduruldu. Yaklaşık iki hafta önce gasp, uyuşturucu ve cinayetten sabıkası bulunan üç kişi, Kars Belediye binasına girerek, hasar verdi. 30 Nisan 2020’de Yeni Şafak gazetesinde “Kars Belediyesi’nde tuhaf işler: HDP’li belediye PKK’ya böyle para aktarıyor” başlığıyla bir haber yayınladı. Tüm bunlar Kars Belediyesi'ne kayyım atanması için yapılan girişimler mi? Bilgen, konu hakkında "Kars’ta kayyım atanırsa AKP’nin geleneksel seçmeninin gidip MHP’ye oy vermesi ihtimalinden daha yüksek olan ihtimal, artık daha blok, muhtemelen Kürt milliyetçiliği duygularıyla kalıcı bir HDP seçmeni haline gelmesidir," yorumunu yaptı.
“Kürt, Azeri, Terekeme, Yerli, Türkmen, Çerkes… Sünni, Alevi, Caferi beraberiz. Kars Bizleriz”… Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen’in sosyal medya hesabından yaptığı bu paylaşıma, Kars Belediyesi’ne sahip çıkan, “Kars Bizleriz” sloganlı sayısız paylaşım eşlik ediyor. Bunun sebebi, siyasi iktidara yakın medya kuruluşlarının hep bir ağızdan HDP’li Kars Belediyesi’ni, Belediye Eşbaşkanı Ayhan Bilgen’i ve HDP’nin salgınla mücadele kapsamında yoksul ailelerle dayanışma amacıyla başlattığı “Kardeş Aile Kampanyası”nı hedef alması …
Bir grup gazeteci, Kars Belediye Eşbaşkanı Ayhan Bilgen ile internet üzerinden görüştük ve kendisine “Kars’a kayyım hazırlığı mı yapılıyor?” diye sorduk. Bilgen’den şu yanıtı aldık: “Kayyım atanırsa bırakın belediyeyi, AKP’nin bundan sonra Kars’tan iki milletvekili çıkarmasının imkânı kalmaz… Kayyımla ilgili süreci tamamen kamuoyu belirleyecek.”
KARS’TA NE OLMUŞTU?
Kars ‘ta 31 Mart seçimlerinden bu yana yaşananları hatırlayalım:
30 Kasım 2019 tarihinde, HDP’nin MHP’den 338 milyon 380 bin TL borçla devraldığı Kars Belediyesi’nin işçi maaşlarına haciz konuldu. Haciz koyduranlar, MHP yönetiminden aldıkları ihalede taahhüt ettikleri işi yapmadıkları halde belediyeden para istiyordu.
18 Nisan 2020’de, gasp, uyuşturucu ve cinayetten sabıkası bulunan üç kişi, Kars Belediye binasına girerek, hasar verdi. Bu kişiler sorgulanıp serbest bırakıldı.
30 Nisan 2020’de Yeni Şafak gazetesinde “Kars Belediyesi’nde tuhaf işler: HDP’li belediye PKK’ya böyle para aktarıyor” başlığıyla bir haber yayınladı. HDP’li belediyenin, Eşbaşkan Bilgen’in ve HDP’nin Kardeş Aile Kampanyası’nın hedef alındığı haber, iktidara yakın medya organlarında geniş yer buldu.
KARS BELEDİYE MECLİSİNDE BEŞ PARTİ TEMSİL EDİLİYOR
Kars Belediye Eşbaşkanı Ayhan Bilgen, Mazlum-Der kökenli eski bir insan hakları aktivisti. Siyasi yelpazenin her renginden insanla iyi ilişkileri olan, alışılandan farklı bir siyasetçi…
Kars Belediye Meclisi’nde HDP, AKP, MHP, CHP ve DSP, yani beş parti temsil ediliyor. Bilgen’e göre ‘Kars’ın çoğulcu sosyolojik yapısı, inanç ve etnik kimlikleri, HDP’nin iddia ettiği gibi uzlaşarak yönetmeyi, birlikte karar vermeyi zorunlu kılıyor’.
Kars Belediye Eşbaşkanı Ayhan Bilgen’in, salgının yerele dönüşü kaçınılmaz kıldığı tespitinden kayyım tartışmalarına kadar merak edilen konulara ilişkin açıklamalarından başlıklar şöyle:
‘BİZDEN ÖNCE BELEDİYEYİ BİR ÇETENİN YÖNETTİĞİNİ HERKES BİLİYOR’
Şöyle bir süreç olduğunu herkes biliyor Kars’ta. MHP’li belediyenin ilk yıllarının daha disiplinli olduğu ancak başkanın partisinden istifası ya da istifa ettirilmesinden sonra son dönemde belediyeyi bir çetenin yönetmeye başladığı, bütün işleri organize ettiği bir tablo. Çeteler arası çatışma nedeniyle hayatını kaybeden bir isim de vardı. Belediyede, başkanın görevdeki son yılında parti denetimini bile kaybetmiş bir pratik vardı. Borç enkazıyla yolsuzluk birleşince, önceliği işçi borçlarını ödemeye verelim dedik. Şaibe olan dosyalarla ilgili ödeme yapmama kararı aldık. Bu borçları, soruşturma süreçleri bitene kadar erteleyeceğimizi beyan ettiğimizde alacaklıların bir kısmı operasyona başladı.
‘İMAR ARTIRIMLARI İLE İLGİLİ USULSÜZLÜK, VAHİM BİR RANT’
Geçmişte imar artırımları ile ilgili açık usulsüzlük vardı. Her bina için tek tek görüşülmesi gerekirken revizyon kararından sonra bir iki gün içerisinde 150 kadar binanın kat artırımı yapılıyor. Bu vahim bir rant. İnsanlara 7-8 kat diye satış yapılmış ama imar tadilatı iptal olduğunda 4-5 kata inmiş oluyor. Bu otomatik olarak korkunç bir gerilimi tırmandırıyor. Sosyal medyadan kampanya başlatılıyor. Aynı adada bir bina 8 katlı, diğer bina 4 katlı. Böyle bir şehir silueti olur mu, buna göz yummak mümkün mü?
‘MİNİBÜSÇÜLERE İHALE MEVZUATINA AYKIRI, SÜRESİZ KULLANIM HAKKI VERİLMİŞ’
20 yıl önce belediye başkanı, minibüs hat sahiplerine “kullanım hakkı süresiz” diye sertifika vermiş. İhale mevzuatı 10 yıldan fazla yapılamaması konusunda açıktır. Engelliler Kars’ta minibüse binemiyor. Bütün bunlar şehirdeki yerel çıkar ilişkileri ile kamu yararının çeliştiği alanlar. Şehirde ulaşım hakkı ile akşam saatlerinde toplu taşım aracı bulamıyorsunuz. Yoğun saatlerde çalışıp sakin saatlerde kontak kapatıyorlar. Bunu çözmek zorundayız.
‘KENDİ PARTİ ÇEVREMİZDEN DE TEPKİLER ALDIK’
Kendi parti çevremizden de kimi müteahhitlerden, minibüsçülerden tepkiler geldi. Yaralamadan, adli suçtan içeride yatan kişinin maaşını ödememiz talep ediliyor. Geliyor belediyeyi basıyor, içeride ‘ben partiliyim’ diyor, kapıda sivil polislerin olduğunu biliyor, ‘belediyeyi PKK ele geçirmiş’ diye bağırıyor. Cezaevindeki güvenlik amirine, biz partiliyiz, bedel ödedik gibi hamaset yapıp maaş verilmesi isteniyor.
‘ÇIKAR GRUPLARI İLE VERDİĞİMİZ KAVGANIN BEDELİNİ ÖDÜYORUZ’
Biz bu çıkar grupları ile verdiğimiz kavganın bedellerini ödemeye başladık ki, belediyeye yapılan baskınlar, sosyal medya kampanyaları, linçler bir boyutuyla buradan kaynaklanıyor. Önceki dönem Ülkü Ocakları başkanlığı da yapan belediyede çalışmış bir şahıs, MHP’de çalıştığı gözüken bir kişi daha var. Açık kimlikleriyle ‘kayyım atanacak, göreceksiniz’ yazıyorlar. CİMER’e, Valiliğe organize yoğun şikayetler yapılıyor. Belediyeye uyuşturucu bağımlısı, kriminal üç kişinin gelip masa sandalyeyi devirmesi. Belli ki bu kişileri kullanan birileri var ya da istihbarat, güvenlik birimlerinde böyle ilişkiler var.
‘TÜRKİYE’NİN ESKİ, KİRLİ İLİŞKİLERİ ÇIKIYOR KARŞIMIZA’
Bu şahıs geldi, ‘bana otopark vereceksiniz, yer vereceksiniz’ dedi. Biz reddettiğimizde ‘Daha önce yapıldı. Siz de yapmak zorundasınız’ dedi. Savcılığa bildirdik, açık tehditte bulunuyor dedik. İfadesinde hakaret ve tehditle ilgili tek bir beyanı yok ama iki cümle kuramayan kişi 1,5 sayfa ifade veriyor. Benden iş istemiş, ben de ‘dağa gençleri götürürsen talebini yerine getiririz’ demişim. Gelin bunu araştırın o zaman, mesajlar, kayıtlar ortada. Bu şahıs bu ifadeyi verip bırakılıyor. Son saldırısında tekrar şikayetçi oluyoruz. Bu kez ayağım takıldı diyor ve bırakılıyor ama basına önceki ifadesi yansıyor. Bu senaryoya baktığımızda Türkiye’nin eski kirli ilişkileri, böyle sabıkalı kişilerin kullanılması, yerel çıkar rant ilişkileri ve buna alet edilen bir takım kişilerle ilgili bir fotoğraf çıkıyor karşımıza. Son medya kampanyası da böyle.
‘O HABER DOĞRU DEĞİL’
Salgınla ilgili bir kampanya yapmak istedik. Geçen sene Ramazan ayında iftar vermiştik. Şehrin esnafı destek çıkıyor, biz organize ediyoruz. Aynı yöntemle 250 yardım paketi geldi. Daha paket gelmeden Emniyet’ten arayıp, yardım toplayamazsınız dediler. Valilik ile görüştük, aşamadık. Listeleri verdik ve paketlerin bir kısmını yoksul personelimize dağıttık, diğer yarısını da Sosyal Yardımlaşma, Emniyet marifetiyle aldı. Bizim bunun dışında bir liste çalışmamız yok. HDP’nin Kardeş Aile kampanyasının çağrılarını yaptık sadece. Talepte bulunan aileler olduğunda ya Sosyal Yardımlaşma’ya gidin diyoruz ya partiye yönlendiriyoruz. Haberde iddia edildiği gibi Avrupa’daki o yardım organizasyonuna ne belediyeden gitmiş bir başvuru var ne bir liste var ne bizim bir temasımız var. Sabaha karşı düğmeye basılmış, hazırlanıp servis edilmiş bir haberle; hemen arkasından da kayyım atansın kampanyası başladı.
‘KAYYIM ATANIRSA AKP KARS’TAN İKİ MİLLETVEKİLİ ÇIKARAMAZ’
MHP’nin belediyeyi geri almak için il düzeyinde baskı yapması, AKP için büyük bir tezgahtır. Kars’ta kayyım atanırsa AKP’nin geleneksel seçmeninin gidip MHP’ye vermesi ihtimalinden daha yüksek olan ihtimal, artık daha blok, muhtemelen Kürt milliyetçiliği duygularıyla kalıcı bir HDP seçmeni haline gelmesidir. MHP il örgütü bir kumar oynuyor olabilir ama bu kumarda galiba Rus ruletindeki gibi kafasına silah tutulan AKP’dir. Kayyım atanırsa AKP’nin bundan sonra bırakın belediyeyi, iki milletvekili çıkarmasının imkânı kalmaz. Herkes bunun faturasını hükümete keser. Bunun da biraz düşündürdüğünü sanıyorum. Seçim AKP ile HDP arasında geçtiğinde kayyım atamanın siyaseten mantığı olabilir, yöntem doğru olmamasına rağmen, ama Kars’taki yapı böyle değil.
‘KAYYIMLA İLGİLİ SÜRECİ TAMAMEN KAMUOYU BELİRLEYECEK’
Kayyımla ilgili süreci bence tamamen kamuoyu belirleyecek. Duyarlı, etkin, caydırıcı bir kamuoyu oluşursa geri adım atılacağını düşünüyorum. Yok eğer bu sessizliğe kurban giderse birçok konuda MHP’nin hükümetten talepleri nasıl sonuç alıcı oluyorsa, üst düzeyde güvenlik birimlerinden ya da MHP yönetimi üzerinden, o zaman da yapılacak bir şey yok, biz sadece olan biteni kamuoyuyla paylaşmış olacağız.
‘SALGIN GÖSTERDİ Kİ, DAHA YERELE DÖNÜŞ KAÇINILMAZ!’
Siz daha toplumcu bir belediyecilik, daha kamu yararını gözeten bir iş yapmaya kalktığınızda hem nasırlarına basılan çıkar grupları hem de bunu fırsata çevirmeye çalışan siyasi alışkanlıklar, tepeden inmeci yaklaşımlar harekete geçiyor. Daha yerel ekonomilere dönüş kaçınılmaz görünüyor, böyle krizler bunu gösteriyor. Yerelleşmede, tıpkı Seattle ve diğer süreçlerde başlayan küreselleşme tartışmalarında olduğu gibi daha otonom anarşistlerin iddia ettiği noktaya doğru bir geri dönüş, yeni bir sayfa açılıyor olabilir. Bu da doğal olarak ulus devletin hegemonyasını, dayatmasını tartıştıracaktır. Siyaset eğer sosyolojiye tabiyse, ekonomik sorunlar, beslenme sorunu sahiciyse bunlar bize son yüz yılda dayatılan paradigmaları sorgulatır.
‘MERKEZDEN MASKE GÖNDERMEK Mİ KOLAY, BELEDİYENİN DAĞITMASI MI?”
Merkezden mi maske göndermek daha kolay yoksa belediyenin kendi atölyesinde üretip dağıtmak mı? Bunu her vatandaş kolayca anlayabilir. ABD’ye maske ulaşırken Kars’a önceki gün mesaj ulaşıyor, bana mesaj önceki gün geldi. Ulus devlet paradigması böyle. Siyasetin kaçınılmaz yerelleşmesi karşısında ayak sürüyen, buna direnen bir tabloyla karşı karşıyayız. Fransız ihtilali sonrası yaşananlara rağmen Osmanlı, her yeri yönetme, kafasını kaldıranı vurarak susturma gibi merkezi güçlendirerek yönettiyse sanırım ikinci kez aynı hatayı yapıyoruz. Dünyada yeni bir dalga var ve bu dalga karşısında asıl çözüm yerelle buluşma olması gerekirken sırf siyasi kaygılarla merkezi otoriteyi koruma çabası var.
‘BİR TERCİHİN YOL AYRIMINDAYIZ’
Ömer Çelik’in, bu tartışmalar olduğunda kurduğu cümle şu, ‘Asıl olan merkezin yardım dağıtmasıdır, yetmediğimiz yerde yerel yardımcı olur’. Derdiniz sadece merkezin otoritesini korumaksa bu bir tercihtir. Şu anda salgın ve afet gibi durumlarda en acil müdahale edecek olan yereldir. Yerelin gücünün yetmediği durumlarda merkez devreye girer. Burada bir tercihle karşı karşıyayız. Bu tercih tehlikeli bir tercih. Yoksa kim daha çok yardım dağıttı meselesi değil mesele. Bu aslında ülkenin kaderiyle ilgili, merkezileşerek toplumsal çatışmayı mı körükleyeceğiz yoksa yerelleşerek yeni bir buluşma mı, yeni bir birlikte yaşama iradesini mi inşa edeceğiz? Bence bu tercihin yol ayrımındayız.
‘BİZE OY VERMEYENLER, İLK DEFA RÜŞVET VERMEDEN İŞ YAPIYORUZ DİYOR’
Bir anket yaptırdık. Bize oy veren seçmenden yüzde 1 civarında eleştiri var. Çoğunlukla iş taleplerinden kaynaklı memnun olmayanlar. Yüzde 10 civarında da bize oy vermemiş seçmenin sempatisi var. Genişleme fotoğrafı var. Şehirde insanlar şunu söylüyorlar, biz oy vermedik ama şehir ilk defa temizleniyor, rüşvet vermeden imarda iş yapabiliyorsunuz. Bu tabii ki meşruiyet tartışmasını başka yere taşıyor.
‘KARS, ANKARA SİYASETİNE, İSTANBUL’A YANSIMALARI OLAN BİR ŞEHİR’
Kars çok göç vermiş vermiş bir şehir. Kars’ın İstanbul’a, İzmir’e, Ankara siyasetine yansımaları var. Bir yıl öncesinde A4 kâğıdı kalmamış bir belediye vardı. Bütün zorluklara rağmen fuarlarda tanıtım yapan, doğal üretim yapan bir tabloya geldik. Bunu tamamen görmezden gelemiyorlar ama yok saymak da mümkün, atadık kayyımı diyebilirler elbette. Yine de tepki olacağını, bunun da sadece HDP tabanında olmayacağını biliyoruz.
‘BELEDİYEYİ CEZALANDIRMAK, KARS’I CEZALANDIRMAK OLUR’
Kars’ta oylar biraz etnik dağılır. Azeriler MHP’ye; Terekemeler, CHP adayı Terekeme ise CHP’ye; yerliler daha çok AKP’ye oy verir; Kürt oyları da HDP ve AKP arasında dağılır. Mesela Azeriler’in, İstanbul Halkalı’da yaşayan Caferi topluluğu, şehirdeki Ehlibeyt veya diğer yapılanmalar içinde belediyeye ciddi bir sempati var. Daha önce çözemedikleri sorunları çözebiliyorlar. Bu tabloda partizan tutumla belediyeyi cezalandırmanın, Kars’ı cezalandırmak olacağını herkes ifade ediyor. Bu galiba fren yapmaya neden oluyor.
‘AKP SEÇMENİ MHP’Lİ ADAYA OY VERMEDİ’
31 Mart seçimlerinde AKP adayına MHP seçmeni sırf HDP kazanmasın diye oy verebilirdi ama iki parti arasındaki merkezi karar, Kars’ta MHP’nin girmesi yönünde çıktı. Karar, AKP il örgütüne, AKP milletvekillerine, genel merkezdeki raporlara rağmen böyle çıktı. Sonuçta gördük ki AKP seçmeni bütünüyle MHP’ye gitmedi, MHP seçimi kazanamadı. Bunun da en önemli sebebi, MHP belediyesinin pratiğidir.
‘SİVİL POLİSLER, İŞ BİRLİĞİ YAPIN SORUŞTURMANIZ OLUMLU GELSİN DİYOR’
Yerel bürokrasi ile büyük çelişki yaşamadık ama ağır engellemeden çok görmezden gelme, yok sayma, iletişimde kopukluk düzeyindeydi ilişki. Salgınla birlikte zorunlu bir sosyalleşme yaşandı. Özel kalem müdürünün atamasını yapamadık, bir yıl oldu. 25 yıl kamu görevi yapan başkan yardımcımızın güvenlik soruşturması olumsuz geliyor. Kimi sivil polislerin belediye personeli ile kontak kurup, ‘iş birliği yaparsanız soruşturmanız olumlu gelir, yoksa olumsuz gelir’ dediğine yönelik yazışmalar var elimizde.
‘ÇIKAR İLİŞKİLERİ İLE HUKUKSUZLUK İÇ İÇE’
Şehrin tam ortasında kalmış, üzerine barakalar yapılmış olan Kasaplar Çarşısı’nın belediyeye ait arazisi hacizli. Burada 70-80 civarında esnaf var. Hijyen yok, sağlıklı değil, restore edilir gibi değil. Burayı hacizden kurtarmak ve düzgün bir hale sokmak için görüşmeler yaptık. Güya oradaki esnaf Valilik’e bir dilekçe vermiş. Sonra dediler, birisi hazırladı, biz de altına imza atıp Valiliğe götürdük. O metinde, şehrin demografik yapısını değiştirmeye dönük bir çaba içerisinde olduğumuz iddiası var. Oradaki esnafın büyük kısmı Azeri. Bizim bir Kürt müteahhitle anlaşarak, orayı yıktırıp oraya bir binaya yaptırmak ve bir Kürt müteahhidi zengin etmek istediğimiz iddiası. Burası için komisyon kurduk, 5 parti temsil edilsin dedik. MHP’li üye proje hazırladı. Düşünün, bir çıkar ilişkisi soruşturma konusu olarak önümüze gelebiliyor. Rant çıkar ilişkileri ile hukuksuzluk arasındaki bağlantı iç içe geçmiş.
‘BAŞKA BİR KAMU KURUMUNA YAPILSA FARKLI SÜREÇLER OLURDU’
Daha önce öldürme vakalarına karışmış kişiler belediyeye gelip bağırıyor çağırıyor ama işlem yapılmıyor. Başka bir kamu kurumuna yapılsa farklı süreçler olurdu elbette ama ciddi yürütülen bir soruşturma yok.
Kaynak : https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2020/05/03/kars-belediyesine-kayyim-hazirligi-mi/