Gazetekars

Prof.Gül'den Şok Açıklama

Kafkas Üniversitesi Rektör Adayı Prof. Dr. Abdülaziz Gül, öyle bir açıklama yaptı ki, bu açıklama hem Rektör Abamüslüm Güven’i hem de diğer adayları ciddi anlamda ‘zan altında’ bıraktı.

27 Ekim 2010 / 16:39

Prof.Gülden Şok Açıklama

"Rektörlük seçiminde : tehdit, şantaj, her türlü baskı, kadro ve idari görev tahsisleri, müteahhitlere ihale sözleri, Ankara’dan garantilenmiş imalar kullanılmıştır" diyen Abdülaziz Gül : “Bizim bu işlere tevessül etmediğimiz hatta yakınında da bile bulunmadığımız aldığımız tertemiz 11 oy ile anlaşılmaktadır. Dolayısı ile bizim adaylığımız, bütün bu tasarruf, vaat ve tehditlerden uzak olmuştur. Kendimi ve projelerimi anlatmaya fırsat bulamayacak kadar çok kısa bir süre (1 hafta ) içinde yaptığım çalışmalarla 11 değerli oy aldım. Doğrusu diğer adaylar gibi, birkaç yıl öncesinden rektörlük seçim sürecine kilitlenmeyi üniversitenin ve öğretim üyelerinin verimini azalttığını düşünmekteyim. Bu seçim sürecine birkaç aydan fazla süre ayırmanın zaman ve enerji israfından başka bir anlamı yoktur” diye konuştu.

 

Prof. Dr. Abdülaziz Gül, Rektörlük seçiminde çok oy almanın ne kadar önemli olduğu konusuna da değinen Gül : “Kafkas Üniversitemizde 21 Ekim 2010 Perşembe günü rektör adaylarını belirleme seçimleri yapılmıştır. Bu seçime üniversitemizde görev yapan ve oy kullanma hakkı bulunan toplam 181 öğretim üyesinin (Profesör, Doçent, Yardımcı Doçent) 170’i katılmış, 11 öğretim üyesi çeşitli nedenlerle katılmamış, yani toplam 170 öğretim üyesi oy kullanmıştır. Yapılan seçimde birer oy geçersiz ve boş çıkmıştır. Üniversitemizi 2010-2014 yılları arası 4 yıllığına yönetecek rektör adaylarının belirlendiği bu seçimde, mevcut rektör Veteriner Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Abamüslüm Güven 71, Veteriner Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Sami Özcan 44, Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Cevdet Bozkuş 38, Tıp Fakültesi öğretim üyesi ve Dekanı Prof. Dr. Abdulaziz Gül 11 ve Veteriner Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Nurhayat Gülmez, Prof. Dr. Şaban Maraşlı, Prof. Dr. M. Özkan Aslan, Prof. Dr. İsmet Takçı birer oy almışlardır.” dedi.

 

Üniversitelerde rektör adayını belirlemenin üç aşamalı bir süreç olduğunu da hatırlatan Gül, “Üniversitede yapılan seçimde ilk altı aday YÖK’e bildirilir, YÖK yaptığı mülakat neticesinde adayları üçe indirip sıralayarak Cumhurbaşkanına arz eder, Cumhurbaşkanı da bu üç adaydan birini dört yıllığına rektör olarak atamaktadır. Rektör adayı olacak öğretim üyesinde, profesör olmanın dışında görünürde başka bir şart aranmamakla birlikte, gerçek veya teamül farklıdır. Öncelikle rektör adayı olacak kişi, bir oy tabanına yaslanmak durumundadır. Bu taban değişik yapıları içinde barındıran, bu anlamda birbirine yakın fikir veya mesleki anlayışa sahip kişilerden oluşabilmektedir. Belirli bir oy sayısına ulaşmak için bu grupların desteği alınmalıdır. Buna akademik destek diyebiliriz. Ayrıca, üniversitenin bulunduğu şehirdeki siyasilerinin ve dolayısı ile iktidarın da desteğinin alınması gereklidir. Buna da siyasi destek denebilir. Diğer taraftan YÖK başkan ve üyelerine de ulaşabilmeli ve onların destekleri alınmalıdır. Hatta Başbakan ve Cumhurbaşkanı ile de irtibata geçilmelidir. Yani Ankara’nın desteğinin adayın arkasında olduğu kanaati seçmenlere işlenmeli ve bu argümanlarla oy istenmeli ve alınmalıdır!” diye konuştu.

 

Gül daha sonra şunları söyledi:

 

“Peki rektör adayını belirlemede takip edilen bu yol ne kadar sağlıklı, doğrudur? Ya da neden çok oy almak bu kadar önemlidir? Veya niçin rektör adayı olan öğretim üyesinin bilgi, birikim ve niteliği ön plana çıkarılmaz? Bu ifade edilenler açısından Kafkas Üniversitesindeki rektör adaylarını belirleme seçim sürecini değerlendirdiğimizde durum nedir ve nasıldır? Bu seçim sürecinde Kafkas Üniversitesinin sorunları, öğrenci, akademik ve idari personelin sıkıntıları, Üniversitenin Kars ve bölgeye ilişkin projeleri ne kadar düşünülmüş, tartışılmıştır? Üniversitelerdeki rektörlük seçimlerinde gerek yönetimden, gerekse yönetim dışında kalan öğretim üyelerinden adaylar çıkmaktadır. Bu seçimde üniversitemiz yönetimini temsilen sayın rektör tek aday olarak tekrar seçime girmiş, yönetimi paylaştığı kişilerden (rektör yardımcıları) başka aday çıkmasına fırsat vermemiştir. Rektörlük seçimlerine görevdeki rektör daha avantajlı girmektedir ve genellikle seçimde en çok oyu almaktadır (konjonktür uygunsa). Rektör üniversiteyi yönetmek için çeşitli idari görevler ile kurul üyeliklerine öğretim üyelerini atamakta, akademik yükselmelerde kadro vermekte, bilimsel projelere destek sağlamakta ve lojman tahsisinde bulunmaktadır. Bu tasarruflar doğal olarak görevdeki rektöre oy olarak geri dönebilmektedir. Diğer taraftan daha fazla oy almak için öğretim üyelerine çeşitli talep, tehdit ve baskılar yapılabilmektedir. Bütün bunlar değerlendirildiğinde, alınan oylar pek de anlamlı olmamaktadır. Diğer taraftan yönetim dışında kalan öğretim üyelerinden çıkan aday veya adaylar da, geçen yıllar içinde kendi aralarında organize olarak, rektörlük seçimlerini adeta dört gözle beklercesine ve yönetimin de olası eksik, aksak ve yanlış icraatlarını kendilerini üniversite yönetimi dışına itilmiş, dışlanmış hisseden öğretim üyelerine sürekli işleyerek oy toplama çabasına girebilmektedir. Bu süreçte çeşitli siyasiler, etkin kişiler ile YÖK’ün desteğini aldığı argümanlarını, inandırıcı bir ifade ile aktarmak da oylara oy katabilmektedir. Ayrıca yapılan vaatler, sunulan teklifler veya tehditler de göz ardı edilmemelidir. Peki bu yaklaşımlarla alınan fazla oylar ne kadar sağlıklı ve doğrudur?. Bu Rektörlük seçiminde de çeşitli argümanlar (Tehtid, şantaj, her türlü baskı, kadro ve idari görev tahsisleri, müteahhit’lere ihale sözleri, Ankara’dan garantilenmiş imalar) kullanılmıştır. Bizim bu işlere tevessül etmediğimiz hatta yakınında da bile bulunmadığımız aldığımız tertemiz 11 oy ile anlaşılmaktadır. Dolayısı ile bizim adaylığımız, bütün bu tasarruf, vaat ve tehditlerden uzak olmuştur. Kendimi ve projelerimi anlatmaya fırsat bulamayacak kadar çok kısa bir süre (1 hafta ) içinde yaptığım çalışmalarla 11 değerli oy aldım. Doğrusu diğer adaylar gibi, birkaç yıl öncesinden rektörlük seçim sürecine kilitlenmeyi üniversitenin ve öğretim üyelerinin verimini azalttığını düşünmekteyim. Bu seçim sürecine birkaç aydan fazla süre ayırmanın zaman ve enerji israfından başka bir anlamı yoktur.”

 

Niçin rektör adayı olduğu konusunda da bilgi veren Gül, şöyle konuştu:

 

“Kafkas Üniversitesinin bundan sonraki gelişmesi ve büyümesinin Tıp Fakültesi ve Araştırma Hastanesi üzerinden olacağını düşündüğüm ve ortaya çıkan adayların da bunu sağlama konusundaki nitelikleri (Tıp Fakültesinin geliştirilmesi ve Araştırma Hastanesinin bütün donanımı ile bölgeye hizmet verebilecek kapasiteye ulaştırılması) beni tatmin etmediği için aday oldum. Şöyle bir düşünün; Tıp Fakültesinden bir rektör üniversitenin başında bulunuyor, ve ülkenin değişik yerlerinde oldukça tatminkar bir ücretle çalışan meslektaşlarımız bizim istek ve gayretlerimizle üniversitemize çalışmaya geliyor ve Tıp Fakültemiz ile Araştırma Hastanemiz tam kapasite hizmet veriyor ve başta Kars olmak üzere çevre il ve hatta komşu ülkelerden hastalar tedavi olmak üzere üniversitemize geliyor. Biz Allah’ın izniyle bunu gerçekleştirmek için ortaya çıktık. Kafkas Üniversitesinde yeni olmam buna engel değildir. Yıllarca bir başka üniversitede ve büyük hastanelerde çeşitli görev ve ünvanlarda çalıştım. Tıp doktoru, öğretim üyesi veya dekan olarak da üniversite ve Kars’a hizmet verebilirim ve veriyorum. Ama emin olun ki, bu görevler; Tıp Fakültesi öğretim üyesi olarak bir rektörün verebileceği hizmetlerin yanında çok cılız kalmaktadır. Dekan olarak bir yardımcımı bile atayamamakta, bir oda tahsisinde bulunamamaktayım. Dekan yardımcım bile oyunu bana vermek istediği halde, çeşitli yönlendirmeler neticesinde başka adaya vermek zorunda kaldığını ifade etmek zorunda kalmıştır. Varın gerisini siz düşünün. Seçim sonucunda oluşan tablo ve seçilen tüm rektör adayları göz önünde bulundurulduğunda ve bire bir konuşmalarda itiraf edildiği üzere 11 oy almış olan bizim rektör olmamızı, üniversitenin tümünün istediği görülmektedir.”

 

Gül ayrıca, “Sonuçta üniversitede yapılan bu seçimden sonra iki aşama daha önümüzde durmaktadır.” diyerek, “Umuyor ve diliyorum önümüzdeki, bu süreci yönetecek büyüklerimiz sağduyu ve sağlıklı kararlar verir ve üniversitemize huzur, ahenk ve ivme kazandıracak bir ekibi iş başına getirir. Bu akıl ve bilim yolunun tutulacağına olan inancım tamdır. Büyüklerimizin yanlış yönlendirmelere gelmeyeceklerini öncelikle bunu yapanlar görecektir. Bu düşünceleri ifade ederken, Kafkas Üniversitesinin geldiği seviyeyi küçümsüyor değilim. Elbette önemli hizmetler verilmiştir. Burada emeği geçen, katkısı olan bütün idarecileri, akademik ve idari personeli kutluyorum. Yeni Rektör ve ekibinin Üniversitemize, Kars’ımıza hayırlı hizmetler yapabilmesini candan istiyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.” diye konuştu.

Facebook'la Yorumla
İlk yorum yazan siz olun
Adınız Yorumunuz
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

BENZER HABERLER