Gazetekars

Rektör adayı ile çok özel

Rektör adayı Prof. Dr. İsmail Kaya ile rektörlük seçimleri ve Kafkas Üniversitesi üzerine güzel bir röportaj…

07 Eylül 2010 / 07:49

Rektör adayı ile çok özel

-Kuruluşundan itibaren Kafkas Üniversitesinin öğretim elemanı olarak çalışıyorum. YÖK sistemini, Üniversitemizi ve Kars’ı iyi tanıdığımı düşünüyorum.

-Çalışmaya, daha çok çalışmaya, birlik ve beraberliğimizi perçinlemeye daha çok ihtiyacımızın olduğu bir dönemi yaşadığımız için aday oldum.

-Eğer ben seçilir ve atanırsam, bir dönem rektörlük yapacağım.

-Öğretim üyelerinin asli görevi, eğitim-öğretim ve araştırma yapmaktır.

 

-ÖNCELİKLE KENDİNİZİ TANITIR MISINIZ?

 

Bu sorunuza daha çok öğrenim durumu ve akademik yönlerimi dikkate alarak cevap vermek istiyorum. Karadeniz’in bir köyünde ilkokula başladım. Yatılı okul ve meslek lisesinde ortaöğrenimini bitirerek, pek bir hazırlık yapamadan, 1987 yılında Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesine girdim. Bütün öğrencilik hayatımda başarı bir öğrenciydim. Veteriner Fakültesine girdiğimde aldığım puan, Tıp Fakültesine girebilecek bir puandı. Ayrıca sözel yönüm de kuvvetliydi. Hukuk veya Siyasal Bilgiler Fakültesine girebilecek bir potansiyelim vardı. Ama nasip böyle imiş. Veteriner Hekimlik de çok kapsamlı, yoğun bir eğitim gerektiren, kutsal bir meslektir.

 

Akademik hayatım, 1992 yılında fakülteden mezun olup, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü bünyesinde Veteriner Fakültesi Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Anabilim dalında doktora öğrenimine kayıt olmakla başladı. Kars’ta Kafkas Üniversitesinin kuruluş yıllarda, araştırma görevlisi olarak göreve başladım. Doktora öğrenimimi Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Anabilim dalında 1997 yılında bitirerek, Kafkas Üniversitesi’nde tekrar görevime döndüm. Geçtiğimiz yıllar için Yrd. Doç., Doç ve Prof. unvanlarını kazanarak eğitim, öğretim ve araştırma faaliyetlerime devam ediyorum. Kendi sahamda pek çok proje, araştırma, makale, bildirilerim bulunmaktadır. Önlisans, lisans, yükseklisans ve doktora düzeyinde dersler verdim ve öğrenciler yetiştirdim. Ayrıca çeşitli yurtdışı tecrübelerim de oldu.

 

HİÇ İDARİ GÖREVİNİZ OLDU MU?

 

Üniversitelerde etkin idari görevler, çoğunlukla rektörlük seçimlerine göre verilir. Oy verdiğiniz kişi rektör olursa, rektör yardımcısı, dekan, müdür veya bunların yardımcısı olursunuz. Benim için böyle bir görev olmadı.

 

-YANİ REKTÖRLÜK SEÇİMLERİNDE KAZANAN TARAFTA OLMADINIZ!

 

Kısmen öyle söylenebilir. Sistem ifade ettiğim gibi işlediğinden dolayı idari görevim olmadı; layık olmadığım veya yapamayacağım için değil. Ancak kendi alanımızla ilgili birimlerde, Anabilim Dalı Başkanı, Çiftlik Müdür Yardımcılığı, Bölüm Başkan Yardımcılığı, Fakülte Kurul Üyeliği, Dergi Yürütme Kurulu Üyeliği gibi görevler üstendim. Bu görevler idari görevin dışında akademik görevler olarak adlandırılabilir.

 

-NİÇİN ADAY OLDUNUZ? AÇIKLAR MISINIZ?

Üniversite öğrencilik hayatım dahil 23 yıl, yaklaşık çeyrek asır yükseköğretim sisteminin içinde bulunuyorum. Kuruluşundan itibaren de Kafkas Üniversitesinin öğretim elemanı olarak çalışıyorum. YÖK sistemini, Üniversitemizi ve Kars’ı iyi tanıdığımı düşünüyorum. Akademik hayatım süresince çok çalışan, emek veren ve en önemlisi arkası (torpili) olmayan birisi olmanın kazandırdığı özgüvene dayanarak aday oldum. Açık sözlü, açık yürekli, eğrisi, doğrusu olan, sorumluluk duygusu taşıyan birisi olduğum için aday oldum. Bilime inanan, kişi ve ülkelerin geleceğinin bilimsel verilere göre şekillendiğini bildiğim için aday oldum. Bu milletin geçmişi ile onur duyan, atalarımızın bizlerin üzerindeki haklarını helal ettirecek anlayışa ve çabaya sahip olduğum için aday oldum. Çalışmaya, daha çok çalışmaya, birlik ve beraberliğimizi perçinlemeye daha çok ihtiyacımızın olduğu bir dönemi yaşadığımız için aday oldum. Kafkas Üniversitesini doğudan yükselen bir bilim güneşi haline getirmek potansiyeline sahip olduğum için aday oldum. En azından rektörlük seçimleri dolayısı ile üniversitemiz, gerek üniversite camiasında gerekse Kars ve Ülke genelinde tartışılsın, öğrencilerimiz, akademik ve idari personelimizin durumları gündeme gelsin, konuşulsun, projeler geliştirilsin düşüncesiyle aday oldum.

 

-DAHA YENİ PROFESÖR OLDUĞUNUZ HALDE, REKTÖRLÜK GİBİ TECRÜBE VE SORUMLULUK İSTEYEN BİR GÖREVE ŞİMDİ DEĞİL DE, SONRAKİ YILLARDA ADAY OLSAYDINIZ DAHA İYİ OLMAZ MIYDI?

 

Rektörlük, yalnızca rektörle sınırlı olmayan, bütün üniversiteyi kapsayan tecrübe, fedakarlık isteyen, iyi bir kadro gerektiren bir görevdir. Bunun farkındayım. Etkin idari görevlerim olmadı. Bu görevlerin nasıl verildiğini az önce ifade etmiştim. Yani üniversite yönetimi sizi dışlar, görmezlikten gelirse hiçbir zaman bu tür görevleriniz olmaz. Bunun için bir yerlerden başlamak, belki de en tepeden başlamak gerekiyor. Esasen sistemin nasıl işlediğini bilirseniz, kendinize ve çalışma arkadaşlarınıza güvenirseniz başarılı olursunuz. Bu noktada kendime ve arkadaşlara güveniyorum. Allahın izniyle atama olursa, görevin gerektirdiği sorumlulukları yaparız. Burada şunu da ifade etmeliyim; ben profesörlük kadrosuna bir yıl geç atandım. Benden sekiz ay sonra doçent olan arkadaşlar, benden dört ay önce profesör yapıldılar. Böyle bir çifte standart da yaşadım. Diğer taraftan Kafkas Üniversitesinde son yıllarda rektör olan hocalarımız, yeni profesör olmuş ve 40’lı yaşların başında bulunuyorlardır. 

 

-YANİ PROF. DR. NECATİ KAYA VE PROF. DR. ABAMÜSLÜM GÜVEN, İFADE ETTİĞİNİZ DURUMDA İKEN Mİ REKTÖR OLARAK ATANDILAR?

 

Evet. Profesör kadrosundaki bütün öğretim üyeleri rektör olabilecek potansiyeldedir. Rektörlüğü fazla da büyütmemek gerekir. Her birimdeki görevliler işlerini yaparlarsa, sorun olmaz.

 

-REKTÖRLÜK SEÇİM SİSTEMİNİ NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?

 

Mevcut sisteme göre üniversitelere rektör atanması üç aşamalı bir süreçte olmaktadır. Üniversitelerde rektörlük seçimlerinin olabilmesi için en az 6 profesörün, rektör adayı olarak seçimlere girmesi gereklidir. Yalnızca öğretim üyelerinin (Prof., Doç ve Yrd. Doç.) oy kullanabildiği bu seçimlerde en çok oy alan 6 adayın ismi YÖK’e bildirilmektedir. YÖK, bu 6 adayı kendi belirlediği kriterlere göre üçe indirerek Cumhurbaşkanı’na arz etmektedir. Cumhurbaşkanı da bu üç adaydan birini rektör olarak dört yıllığına atamaktadır. Atanan rektör bir dönem daha rektörlük yapabilir. Bu sistem bir taraftan bakıldığımda iyi; diğer taraftan sakıncalı.

 

-İYİ VE KÖTÜ BİR YAPIYI NASIL İÇİNDE BARINDIRIYOR?

 

Rektörlük seçimlerinin sakıncalı veya kötü yönü şudur; seçimlere katılan adaylar veya seçmenler, sanki en yüksek oyu aldıklarında, yalnızca bu oya göre atanacaklarını varsayıp, çok oy alma derdine düşmektedirler. Hal böyle olunca, oy verdi vermedi, tartışması yaşanmakta ve öğretim üyeleri arasında kırgınlıklar olabilmektedir. Seçimlere bir yıl kala, kulisler yapılmakta; rektör ataması yapıldıktan bir sene sonrasına kadar da, tartışmalar sürebilmektedir. Atanan rektör de haklı olarak çoğunlukla kendisine oy veren kişileri, idari göreve getirmekte, bir sonraki rektörlük seçimlerine yatırım yapmakta ve diğer öğretim elemanları bu noktada, kendilerini dışlanmış hissederek kenara çekilmektedir. İşte bütün bunlar üniversiteye zarar veren uygulamalardır.

 

Sistemin iyi yönü bana göre şudur; en az altı profesör çıksın, her dört yılda bir fakültelerin, yüksekokulların kısaca bütün yönleriyle üniversitenin sorunlarını tartışsınlar. Fikir üretip, projeler geliştirsinler, adaylar ve seçmenler birbirlerini kırmadan, incitmeden konuşabilsinler ve ortaya üniversite ile ilgili bir projeksiyon, veri, yapılacaklar listesi çıkartılsın. YÖK ile Cumhurbaşkanı kimi layık görürse o aday, rektör olarak atansın. Atanan rektör de ayırım yapmaksızın herkesten faydalanarak üniversiteyi yönetsin. Ancak bir dönem rektörlük yapsın. Bu açıdan bakılır ve aday ile seçmenler bu olgunlukta davranırsa, bu sistem bana göre iyidir ve esasen bunu başarmak zorundayız.

 

-SİZCE BİR KİŞİ NİÇİN BİR DÖNEM ADAY OLMALI?

 

Mevcut sisteme göre görevi başındaki rektör bir dönem daha aday olup, rektör olabilmektedir. Bu uygulama bana göre yanlıştır. Bir kişi ancak bir dönem rektörlük yapmalıdır. Eğer ben seçilir ve atanırsam, bir dönem rektörlük yapacağım. Öğretim üyelerinin asli görevi, eğitim-öğretim ve araştırma yapmaktır. Bir kişi veya kadronun iki dönem idareci olması, sekiz yıllık bir süreyi kapsar. Sekiz yıl idareci olmak, öğretim üyesini asli görevinden uzaklaştırabilir ve bir şekilde aralarında husumet olan kişiler de buna tahammül edemezler. En önemlisi üniversitelerde görevdeki rektör, yönetim veya iktidar avantajlarını kullanarak seçime gitmektedir.

 

-BU AVANTAJLAR NELERDİR?

 

Görevdeki rektör, bir sonraki dönemde de rektör olmayı düşündüğünde, buna göre yapılanmaya girebilmektedir. Bunlar, Akademik yükselme durumunda olan öğretim elemanları için kadro tahsisidir. Çeşitli idari göreve atamalardır. Üniversitenin değişik kurul veya birimlerinde üyeliklerdir. Araştırma fonlarının projelere tahsisindeki tasarruflardır. Lojman dağıtımındaki insiyatiflerdir. Bunları artırabiliriz. İşte rektör, bu imkan ve tasarrufları kendine oy getirecek tarzda veya seçim sürecinde istediği oluşumları şekillendirmek için kullanabilmektedir. Bunların örneklerini, üniversitelerimizde görmek mümkündür. İlk seçiminde 70 oy alarak rektör olan kişinin, sonraki seçimde 450 oy olması, kendi görev süresi bittiğinde eşinin rektörlük seçimlerinde en fazla oy almasını sağlaması veya istediği adaylara oy kaydırması gibi durumlar olabilmektedir.

 

-SANIRIM ÜNİVERSİTEMİZİN REKTÖRÜ SAYIN PROF. DR. ABAMÜSLÜM GÜVEN, 2006’DA 20 OY VE DÖRDÜNCÜ SIRADAN ATANMIŞTI

 

Evet. O zaman mevcut oyların % 10’nu az geçen bir oranda oy almıştı. Burada önemli olan şu veya bu oyu almış olmak değil; devlet hangi adayı uygun görürse onu atar. Çok oyu alan adayı atamayabilir. Herkesin bunu böyle bilip kabullenmesi gerekir. Atanan kişi sonuçta rektördür. Ve üniversitesi için çalışmalıdır, öğretim elemanları da, rektörüne karşı gerekli saygıyı göstererek işlerine bakmalıdırlar. Bu bizler için de böyledir.

 

-GEÇMİŞTE KAFKAS ÜNİVERSİTESİNDE REKTÖRLÜK SEÇİMLERİ VE ATAMALARI NASIL OLMUŞTUR?

 

Bunu ben gazeteci olarak size sormalıyım. Siz araştırın geçmişten günümüze Kafkas üniversitesindeki rektörlük seçimlerini. Ama yukarıda ifade ettiğim hususların benzerleri Kafkas Üniversitesi rektörlük seçimlerinde yaşanmıştır.

 

-ÜLKEMİZİN SİYASİ KONJÜKTÜRÜ REKTÖR ATAMALARINI ETKİLİYOR MU? SİZİN HERHANGİ BİR SİYASİ VEYA CEMAAT DESTEĞİNİZ VAR MI?

 

Etkilememesi lazım. Üniversiteler yerel, ülkesel boyutların ötesinde evrensel olmalı ve rektörlerde bu kapsamda atanmalıdır. Ama sorunuza gelince, geçmişte örnekleri görüldüğü gibi, maalesef bazı durumlarda ülkenin siyasi atmosferi rektör atamalarını etkileyebilmektedir.

 

Herkesin bir görüşü mutlaka vardır. Ben, şu veya bu siyasi görüş, partiye takılan birisi değilim. Benim ülkem için, insanlık için inançlarım, ilkelerim ve ideallerim var. Bunu nerede ve kimde bulursam oradayım, onlarla beraberim. Cemaat meseline gelince, Allah afetsin, ülkemizdeki her Müslüman gibi cami, cuma cemaatinden olmaya çalışıyorum.

Facebook'la Yorumla
İlk yorum yazan siz olun
Adınız Yorumunuz
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

BENZER HABERLER