AK Parti Kars İl Başkanlığı’nca Kars Halk Eğitim Merkezi Çok Amaçlı Salonu’nda düzenlenen Siyaset Akademisi’nde “Vizyon ve Deneyim Paylaşımı” dersi veren Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı, süreçle ilgili soruları da cevapladı.

Başkan Bakırcı, Kars Belediye Başkanı Nevzat Bozkuş, İl Genel Meclis Başkanı Muzaffer Yağcı, AK Parti Rize İl Başkan Yardımcısı Savaş Tabak, AK Parti Kars İl Başkanı Ensar Erdoğdu, Sarıkamış Belediye Başkanı İlhan Özbilen, AK Parti ilçe başkanları ile birlikte yaklaşık 300 kişinin katıldığı toplantıda Karadeniz Bölgesinin sürece bakışıyla ilgili sorular üzerine görüşlerini açıkladı.

“BİZİM BÖLGEDE SADECE ŞEHİT VERDİK”

Soru üzerine çözüm sürecinin önemli bir süreç olduğunu belirten Bakırcı, “Bizim bölgede sadece şehit verdik. Başka bir kaybımız da yoktur. Yani ne ekonomimize olumsuz yansıdı ne evimize. Birde bizim milliyetçilik duygularımız biraz öne çıkmıştır. Ama, o sürece destek olarak belirlenen yüzde 40-43’lük oran daha da yukarı çıkacaktır. Yani bir ciddi problem olmaz ama Karadeniz insanı Türk Milliyetçilik duyguları diğer bölgelere nazaran çok daha yüksektir. Ben baktım da Ege’de de yüksek çıkıyor ama bizimle kıyaslandığında orada Türk Milliyetçilik duygusu yok o kadar. Erzurum’da Türk milliyetçiliği duygusu yüksektir ama orada yüksek çıkıyor.” dedi.

“KARADENİZ’İN “APO” İLE MUHATAP TEPKİSİ”

Bakırcı ayrıca, “Bizim insanımız öyle zannediyorum ki, hemşehrilerimi dinlediğimde Apo ile çok muhatap alınmasına verdiği bir tepkidir. Burada verilen bir şey yok. Adam silahla veya silahsız. Bırakıp gidiyor ben diyor çatışmayacağım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından baktığın zaman biz onları ininde, mağarasında, şurda-burda imha etmiştik, imha etmek de doğru değil. Sürecin biraz daha anlatılması gerekiyor. Yani hemşehrilerimizin tepkisi; devlet olarak O’nunla niye muhatap olduk. Rize’de ciddi problem olacağını zannetmiyorum. Bizim belediyelerimizin, teşkilatımızın hakimiyeti var ama Trabzon o konuda biraz; hem teşkilat bazında hem de belediye bazında çok şey değil, sağlam değil. Kaldı ki Sinop’taki o tepkiye baktığımız zaman bizim Karadeniz’de en son tepkiyi verecek 2 İl vardır. Biri Sinop’tur, biri Artvin’dir. Yani; milliyetçilik duygularının en zayıf olduğu noktadır. Kişisel kanaatim; orada birileri Sinop tepkisi diye gösterdiler orayı. Sinop böyle bir tepkiyi vermez Artvin’de vermez. Trabzon verir en büyük tepkiyi, ikinci Rize verir. Samsun’un bir takım noktaları verir. Erzurum verdi ama Erzurum insanının bağırıp, çağırıp, kavga eder bir tarzı yok ama Sinop’taki olayın arkasına bakın bunlar ya Sinop’lu değildir ya birileri organize etmiştir.” diye konuştu.

““APO’YA ÖZGÜRLÜK”, “APO İSTEDİ OLDU, ÖRGÜT İSTEDİ OLDU” DEMEMEK LAZIM”

Terör belasından Türkiye’nin kurtulması gerektiğini de ifade eden Bakırcı, “Ama Rize için konuşuyorum; ortak kanaat bunun bir şekilde çözülmesi gerektiğine insanlarımız inanmış. Ben Trabzon için diyemiyorum ama Rize için konuşuyorum bunu; bizde milliyetçilik duyguları fazladır. Bu işin bir şekilde çözülmesi lazım. Başbakanımızla da bu çözülecektir. Bu kanaatler var. Yüzde 40’lar iyi bir rakamdır. Bu öyle zannediyorum bir yıl önce yüzde 20 gibiydi. Alışacağız. Birazda bizim bölgede “Apo’ya özgürlük”, “Apo istedi oldu, örgüt istedi oldu” dememek lazım. Bu son zamanlarda gerek BDP’nin gerek örgütün açıklamaları bizim için olumsuz karşılanan açıklamalardır. Ha! Arkasında ne var bilmiyorum bunun, kimse de bilmiyor ama bu beladan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurtulması lazım.” şeklinde konuştu.

KÜLTÜREL KÜRTLEŞENLER DE VAR

Rizeli olmasına rağmen Lazca bilmediğini ifade ederek dikkatleri kardeşliğe çeken Bakırcı, daha sonra şunları söyledi:

“Benim dedelerim 1750’li yıllarda Rize’ye gelmişler. Şimdi ben Arap mıyım, Türk müyüm yoksa başka bir şey miyim? Ama biz Türk doğdu, Türk olduk ve böyle gidiyoruz. Biz kafatasına bakacak değiliz. Rahmetlik babam Ağrı’da 40 yıl kalmış. Benim ağabeyim çok iyi Kürtçe konuşurdu. Bende 6 yıl kaldım. Merkezde Osmanlı’nın Selçuklu’nun yetiştirdiği Türk aileler vardı. Şimdi bunlar Türklüklerini kaybettiler Kürtleştiler yani kültürel Kürtleştiler. Eee şimdi adamın oğlu diyor ki “Ben Kürt’üm”. Şimdi Ağrı Belediye Başkanı ile Rize Başsavcısı aynı aşiret veya aynı akraba. Biri “Kürt’üm” diyor biri “Türk’üm” diyor. Acaba hangisi doğru o zaman biri yalan söylüyor. Ya bizim Cumhuriyet Başsavcısı yalan söylüyor yada Ağrı Belediye Başkanı yalan söylüyor. Aynı akrabalar, bizi Erzurum’da doğup büyümüş biri de Ağrı’da doğup büyümüş. Benzemek gibi olmasın da; şimdi bunlar kavga ettiği zaman birisi Kürt tarafını diğeri de Türk tarafını tutacaktır. Ağrı’nın Hamur ilçesinin adı da Sultan Alparslan’ın komutanlarının ismidir. Van’ın Türk mezarlarının olduğu Ahlat ilçesi var. Ahlat “Ben Kürt’üm” diyor. Bir tane Kürt mezarı yok, Türk mezarları var orada. Anadolu’ya ilk gelen Türklerin mezarları var. Şimdi ne diyeceğiz, kimdir diyeceğiz. Bizim Rize’de Kürt Ahmet, Kürt Mehmet diye lakaplar var, söyleriz. Bu 1980’e kadar kimsenin umurunda değildi. Trabzon’da, Samsun’da adama laz diyorlar. Bende Ankara’ya gitsem bana laz diyorlar ama bir kelime Lazca bilmiyorum. “

“1030’LARDA TÜRK SANAT MÜZİĞİ YASAKTI”

Bakırcı ayrıca, “Bunları çok konuşmak gerekiyor. Devletin yaptığı hata bizim kabullenmediğimiz işi bize sorguladı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti 1930’larda Türkçe şarkı söylemeyi yasakladı. Sanat Müziği, Halk müziği yasaktı. O Batı’nın caz müziklerini söyleyecektik. Niye? Yeni Cumhuriyet kuruyorduk. Ne yaptı bizim insanlar? Radyolarda bunu yayınlamayanıca Mısır’dan, Kahire’den veya başka bir yerden uzun dalgalı radyolardan Arap müzikleri dinlerdik. 1060’lı yıllara gelindiğinde de Ferdi Tayfur’lar, Orhan Gencebay’lar çoğaldı bu ülkede. Niye? Bize Batı uymadı. Sonra 1940’lı yıllarda serbest bırakıldı. Türk Sanat Müziği bir okulda, bir valiliğin resepsiyonunda veya her hangi bir yerde söyleyemezdin.” ifadelerini kullandı.