'Ruslardaki Kars'ın öyküsü
Kars’ın Çarlık dönemindeki “kayıp tarihi”, Rus, Ermeni ve Osmanlı arşivlerinden aydınlatıldı..
24 Eylül 2010 / 07:12
İşte Oktay Ekinci'nin Cumhuriyet Gazetesi’ndeki kitap kritiği…
Tarihçi Dr. Candan Badem’in Birzamanlar Yayıncılık’tan çıkan “Çarlık Rusyası Yönetiminde Kars Vilayeti”ni elime alır almaz aklıma çok bilinen bir fıkra geldi:
Kars’taki Ruslardan kalma görkemli taş binalardan birinde yaşayan dedeye sormuşlar “Evinden memnun musun?”
Yanıtını yerel dilde şöyle anımsıyorum: “Bu evleri, bu şeheri çok gözel yapıplar ama hardalar (neredeler)? İnsan heç değilse on-on beş yılda bir gelip şehre bahmaz mı gırılan, tökülenleri tamir etmez mi?”
İşte o “Baltık mimarisi” binalarla ve birbirini dik kesen geniş caddeli “planlı” yerleşme olarak yeniden yaratılan Kars’ta, 1878’den 1918’e kadar süren Çarlık Rusyası yılları acaba nasıl yaşanmıştı?
Dr. Badem, aynı zamanda “memleketi” olan Kars’ın “kayıp tarihi” dediği 40 yıllık bu dönemi tüm özellikleriyle araştırmak için kolları sıvayınca, şoven saplantılardan uzak, çağdaş bir tarih belgeseli doğdu.
‘93 HARBİ’NİN ARDINDAN
Çarlık Rusyası Yönetiminde Kars Vilayeti
Bu kitapta, 93 Harbi olarak adlandırılan 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda Rusya'ya ilhak edilmiş olan ve 1918'e değin çarlık yönetiminde bir vilayet (Karsskaya oblast) oluşturan bugünkü Kars ve Ardahan illeri ile Erzurum'un Oltu, Olur, Şenkaya ve Narman ilçelerinin 1878-1914 yılları arasındaki öyküsü anlatılıyor.
Rusya, Gürcistan ve Ermenistan'da bulunan çarlık arşivleri ile Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nden belgelere dayanan bu araştırma o dönemde Kars vilayetinde meydana gelen demografik, etnografik, ekonomik, idari, siyasal ve kültürel değişimler, göçler ve toprak sorunu üzerinde duruyor.
Çarlık Rusyası’nın, Kars’ı adeta “Rusya’nın kenti” kabul ederek, Kale’nin eteğindeki Osmanlı yerleşimini yıkıma terk edip Tahtdüzü’nde yeni bir “garnizon kent” kurmaya başladığı dönemi kavrayabilmek için, “93 Harbi” denilen 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşını anımsamak gerekiyor.
Savaşın sonunda Rusya’nın kendi sınırları içine aldığı ve Rusçada “oblast” denen bir vilayeti oluşturan iki Osmanlı sancağının 1878-1914 yılları arasındaki öyküsü, kitabın ana teması...
Bu iki sancak Çıldır ve Kars’tır. Her ikisi de “Kars Oblastı”nda birleştirilirken, Ardahan ile Erzurum’un Oltu, Olur, Şenkaya ve Narman ilçeleri de aynı oblasta katılmıştı.
Çarlık Rusyası’na bağlı Kars vilayetinin bu kaderini değiştiren en önemli gelişme ise Rusya’daki 1917 Ekim’inde gerçekleşen Sosyalist Devrim’dir. Bolşevik hükümetinin 1918’de imzaladığı Brest-Litovsk Antlaşması ile Kars’taki Rus dönemi de sona erdi. Kitabın tanıtım metninde deniyor ki: “1878 ile 1918 yılları arasındaki kırk yıllık sürede Rusya’ya terk edilen bu Osmanlı topraklarında neler olup bittiği konusunda Türkçede kapsamlı bir monografi yoktu. Badem’in kitabı bu boşluğu doldurma konusunda önemli bir adım.”
ARDAHAN’IN KÖYLERİNDEN
Dr. Badem, 1970’te Ardahan’a bağlı Hanak ilçesinin Vardosan (Yamaçyolu) köyünde doğmuş. Börk köyü nüfusuna kayıtlı yazarımız BÜ İşletme Bölümü’nden 92’de mezun olduktan sonra 1995-2000 yıllarında Kazakistan’da bulundu. Birmingham Üniversitesi Rusya ve Doğu Avrupa Çalışmaları Merkezi’nde yüksek lisans yaptı. Doktorasını da ‘Kırım Savaşı’ üzerine yazdığı teziyle Sabancı Üniversitesi’nde 2007’de tamamladı. Bu tez Brill Yayınevi’nce 2010’da “The Ottoman Crimean War (1853-1856)” başlığıyla yayımlandı. Halen Okan Üniversitesi’nde ders veren yazarımız Kars’la ilgili araştırmalarında ise Rusya, Gürcistan ve Ermenistan’da bulunan çarlık arşivleri ile Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulduğu çeşitli dillerdeki kaynakları değerlendirdi.
Çoğunluğunun ilk kez yayımlanan arşiv belgelerinden oluşması kitaba özel bir değer katarken, Türkiye’den bir tarihçinin Ermenistan devlet (ulusal) arşivinde araştırma yapan ilk Türk araştırmacı olması da aynı değeri arttırıyor.
İSTATİSTİK BİLGİLER
Kitap sayesinde öğrendiğimiz ve Rusçada “Karsskaya oblast” denilen Kars vilayetindeki sosyal yaşamının ayrıntılarına gelince...
Askeri yönetimin halkla ilişkileri, Çarlığın iskân politikası, toprak sorunu, ekonomi ve vergiler, yargı organları ve asayiş sorunları, yerel yönetim, bayındırlık ve ulaşım, eğitim, kültür ve sağlık bölümleri, ayrıntılı belgeler, resimler ve örneklerle anlatılıyor.
Buna karşın, Kale eteğindeki Osmanlı kentinin adeta yok edilişi hatta surlarının da tahribine neden olan “1878 öncesi” kent dokusunun hemen hiç önemsenmemesine yönelik bir değerlendirmeye ise kitapta rastlamıyoruz.
Bu önemli eksikliğe rağmen, özellikle toplumsal yaşamla ilgili zengin bilgiler mevcut... Kitabın tanıtım metninde deniyor ki: “İstatistik tablolar o zamanki Kars vilayeti nüfusunun köy ve şehir bazında çok ayrıntılı bir şekilde milliyet, mezhep, yaş, cinsiyet, zümre, mülkiyet, meslek, okuryazarlık, okullaşma, medeni hal, arazi dağılımı, hayvan varlığı, taşıtlar, işletmeler vb. dökümünü veriyor.”
Yazarın temel tezleri arasında, o dönemde Rusya’nın Ermeni milliyetçi hareketini tehlikeli bulması ve Ermenilerin Kars vilayetinde ağırlık kazanmasını engellemesi çok önemli bir saptama. Dr. Badem, bir zamanlar çok kültürlü bir yer olan Kars vilayetinin tarihini tarafsız bir biçimde yazmaya çalıştığını şu ifadelerle belirtiyor:
“Tarihçinin kılıcının her iki yanı da keskin olmalı yani herkese örneğin hem Osmanlı’ya hem de Çarlığa karşı keskin olmalıdır... Ben burada Kars’ın renklerini oluşturan bütün kültürel, etnik ve dinsel gruplara karşı önyargısız ve tarafgirlikten uzak hareket etmeye çalıştım. Hiçbir grup için mağdurluklarla veya zaferlerle dolu ‘görkemli’ bir tarih yazmaya çalışmadım, sadece hakikati anlamaya çalıştım. Bunun için her kaynağa karşı mesafeli olmak ve eleştirel yaklaşmak gerekiyordu, ben de bunu yapmaya çalıştım.”
İşte bu hassasiyet içinde oluşan 480 sayfalık kitapta 74 fotoğrafın, 52 belgenin ve 6 haritanın da bulunduğunu anımsatalım.