Tacettin DURMUŞ

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu ile birlikte Kars ve ilçelerinde ‘Hayır’ kampanyası yürüten CHP Eski Kars Milletvekili ve adayı Selami Yiğit, Ölçek Gazetesine referandum değerlendirmesi yaptı.

Yiğit yaptığı açıklamada, mevcut iktidarın 16 Nisan’da oylayacağı yeni anayasa ve başkanlık sisteminin, Atatürk’ten kalan 90 yıllık geleneği sonlandırmaya yönelik bir çalışma olduğunu ileri sürdü.

Öncelikli olarak Kars’ı seçim bölgesi olarak önemsediğini gazetemize açıklayan Yiğit, mevcut parlamenter sistemin siyasi görüşleri her ne olursa olsun toplumun her kesiminin, siyasi partiler yasası çerçevesinde üstlendiği ve parlamentoda milletten aldıkları teveccühlere göre aldıkları milletvekili sayısına göre koalisyon yada tek başına iktidar şeklinde ülkeyi yönetme sistemi olduğunu hatırlattı.

Devletin yönetim şeklinin ve yapılacak köklü sistem değişikliklerin toplumunun tüm katmanları ile istişare edilecek şekilde yapılması gerektiğine vurgu yapan Yiğit: “Devlet yönetimi bir istişare anlayışı kapsamında yapılmalıdır. Bu istişare yönetimi, toplumdaki her kesimin ülkenin geleceği içi, yapılacak yatımlar için, toplanacak vergiler için, ülkenin istikrarı için, huzuru için ve ülkenin her alanda gelişmesi için her kesin söz hakkı olduğu anlamına gelir. Mustafa Kemal Atatürk kurtuluş savaşının koşullarında bile ilk önce meclisi açtı. Bölge toplantıları yaptı. Sivas ve Erzurum kongreleri gibi Anadolu’daki insanların ortak rızalarını alarak onların seçtiği milletvekillerini parlamentoya taşıdı. Bir taraftan ulusu savaşırken diğer taraftan meclis kararlar aldı. Daha sonra da Meclisin aldığı meşru kararları uyguladı” dedi.

Mevcut iktidarın 16 Nisan’dan sonra getirmek istedikleri yeni anayasa ve başkanlık sistemi ile Atatürk’ten miras 90 yıllık geleneği 16 Nisan’dan sonra sonlandırmaya çalıştığı da ileri süren Selami Yiğit: “Bunu anlamak gerçekten mümkün değil. Bunun yerine daha ileri bir demokrasimi koyacaklar. Daha ileri bir istişare sistemimi kuracaklar. Hayır. Yargı bağımsız ve tarafsız olmadır. Yargının suç işleyen herkesi yargılaması gerekir. Her suçlu ve üzerine suç isnat edilmiş kişi arzu eder ki benim cezam ne ise verilsin. Ama kişi olmayan bir suçun cezasını da kendisine verilmemesini ister. Ama ne yazık ki son yıllarda yargının bu konudaki Ergenekon, Balyoz davalarında da olduğu gibi bunları yaşadık. Sonra beraatlar oldu. Müebbet hapis verilen kişiler aklandı. O halde biz yargıyı nasıl bağımsızlaştırabiliriz, kuvvetler ayrılığı dediğimiz kavramda yargının yerini daha nasıl güçlendirebiliriz şeklindeki bir modele bizler seviniriz.

TABİKİ BU SİSTEMİN EKSİKLİKLERİ VAR

Tabiki bu sistemin eksiklikleri var. Gelin oturalım hep birlikte bu sistemin eksikliklerini giderelim. Bu sistemin eksikliklerinin başında yüzde 10 barajı gelmektedir. Tüm partiler bir araya gelelim ve çözelim. Milletvekilleri seçilirken genel başkanların istekleriyle seçiliyor, bunu da ortadan kaldıralım. Seçim siteminde başka yöntemler geliştirilebilir. Daha etkin bir yürütme sağlayabilmemiz için yasama organın mümkün olabildiği kadar milletvekillerinin ya ön seçim yada bağımsız olarak gelerek özgür seçilmiş milletvekilleri ile yasamayı güçlendirelim. Mevcut sistemin şemasını bozmamak koşuluyla daha da geliştirebiliriz. Öncelikle bunlarla meşgul olmamız gerek.

DOĞRU VE ÖNCELİĞİ OLAN ALANLARDA YATIRIMLAR YAPILMALI!

Kars’a gelelim. Karsımıza yatırımlar yapacağız. Vergiler ödüyoruz ve bir bütçe oluşuyor. O bütçeyi harcıyoruz. Altyapı çalışmalarının yanı sıra bilimsel alanlarda ve çocuklarımızın daha iyi eğitim almalarını sağlamalıyız. Sadece Kars’ta değil tüm bölgede doğru yatırımlar yapmak zorundayız. Çok büyük maliyetler ortaya çıkıyor. Dev köprülerden geçen insanlar büyük paralar ödüyorlar. Doğru ve etkin hizmetlerin yapılabilesi için kafamızı yormamız gerekirken ülke gündemi referanduma kilitlenmiş durumda ve bir kişi bütün yetkileri almak istiyor. İstişare olursa, her kesin rızasını olursa sağlam kararlar alınır. Böylece ülke olarak çok yol alınmış olunur. Toplumsal rızayı almadan her kesin üzerinde konsensüs yaptığı bir atmosfer yaratmadan başarılı olamazsınız. Bu nedenle Ülkede barışta olmaz.

16 NİSAN’DAN SONRA NE OLACAK? KİŞMSE BİLMİYOR

7 Haziran’da bir seçim yaptık ve AK Parti çoğunluğu kaybetti. Olabilir siteme göre başka bir muhalefet partisi AK Parti ile koalisyon yapabilirdi. Ama ne yaptılar istikrar gelecek diyerek yeniden seçime gittiler ve o seçimi gördük. Ardından terör yeniden başlandı ve ülke kan gölüne döndü. Şimdi yine aynı şey söyleniyor. Referandumdan sonra ne olacağını bilemiyoruz. Diyelim ki 16 Nisan’da ‘Evet’ çıktı. Tekrar terörün artmayacağının garantisini verebilir miyiz? Biz bu filmi daha öncede gördük. O zaman siz getirmek istediğiniz bu taslağı topluma bir izah edin. Hatırlanacağı gibi 90’lı yıllarda liderler başta TRT olmak üzere özel televizyonlara çıkıp kamuoyunun önünde kendi siyasal düşüncelerini ve çözüm önerilerini kamuoyu ile paylaşırlardı. Bizlerde ülke vatandaşları ve seçmenler olarak daha kolay kararlar verebiliyorduk. Biz artık o günleri özler hale geldik. Umarız Türkiye o günlere yeniden döner.

AK PARTİ 15 YILDIR İKTİDARDA AMA KARS’TA HİÇBİR DEĞİŞİKLİK YOK

AK Parti 15 yıldır iktidarda ama Kars’ta hiçbir değişiklik yok. Devletin kurumlarını ve yetkililerini ön plana çıkartarak bunun üzerinden bir netice almak şeklindeki yöntemleri bu ülke daha önce görmedi. Devlet ayrı bir mekanizmadır. Devletin sürekliliği vardır. Devlet tüm kurumlarıyla çalışır, bir iktidar gider bir başka iktidar gelir. İktidar ile devletin bir birine paralelmiş gibi görünmesi devleti de siyasallaştırır.

KARS’TA BELEDİYE HİZMETLERİ BAKIMINDAN SON DERECE KARAMSAR BİR TABLO VAR

Kars’ta da 15 yıldır bir değişiklik göremiyorum. Bundan sonrası içinde çok umutlu değilim. Elbette ki Ahmet Arslan gibi bir hemşerimizin en önemli bakanlığın başında olması önemlidir. Sayın Arlan, alt yapı yatırımlarıyla, büyük projeleriyle önemli işler yaparsa tabi ki takdir ederiz. Sadece iktidar ile ilgili değil belediye hizmetlerinde de Kars’ta bir karamsar tablo var. İlçelerimizde dahil olmak üzere belediye hizmetlerinin son derece yetersiz olduğunu gözlemlemek bizleri derinden üzmektedir.”dedi.