birlikte yol haritalarının belli olduğunu belirtti.

SERKA Genel Sekreteri Dr.Hüseyin Tutar, “Serhat Kalkınma Ajansı TRA2 bölgesinde faaliyet gösterdiğini, Kars, Ardahan, Iğdır ve Ağrı illerinin TRA2 bölgesini oluşturduğunu vurguladı.

Dr. Hüseyin Tutar; “Ajansın Yönetim Kurulun’da dört ilin Valisi, Belediye Başkanı, Sanayi ve Ticaret Odalarının Başkanları, İl Genel Meclisi’nin başkanlarının yer aldığı 16 üye mevcuttur. Kalkınma Kurulu ise 100 kişiden oluşmaktadır. Burada her il nüfusuyla orantılı biçimde temsil edilmektedir ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile kamu kesiminin temsilcileri yer almaktadır. Kurul bir anlamda Serhat Kalkınma Ajansı’nın danışma organı niteliğinde bir yapıya sahiptir” dedi.

SERKA Genel Sekreteri Dr. Hüseyin Tutar, yaptığı basın toplantısı bölgenin kalkınması için yaptıkları çalışmaları anlattı.

Genel Sekreter Dr. Hüseyin Tutar; “Gerek Yönetim Kurulu gerekse Kalkınma Kurulu’nun yapısına baktığımız zaman bu bize şunu gösteriyor: Devletin 1960’lardan itibaren başlatmış olduğu merkezi planlama çalışmaları, artık 2000’li yıllara geldiğimiz zaman ve Avrupa Birliği’nin kapısını zorladığımız bu günlerde şöyle bir anlayışa doğru evrilmiş oldu; Diyor ki, “ben artık merkezden planlama yapmayacağım. Ankara’da oturup da artık planlama, programlama işleriyle uğraşmayacağım. Zaten bizim merkezden yapmış olduğumuz planlamalar eğer yereldeki insanlar tarafından sahiplenilmezse bu planlar bir müddet sonra sahipsizlikten dolayı ölü doğmaktadır. O nedenle benim yapmaya çalıştığım şey, yerelden bir kalkınma anlayışı, yerelden bir planlama anlayışı. Bu nedenle de bu bölgenin, bu yörenin sivil toplum kuruluşları, iş adamları, kamu temsilcilerinden oluşan bir yerinden sahiplenme, yerinden kalkınma anlayışına dayalı bir kalkınma anlayışı oluşturma çabasıdır bu”. Biz de bu çaba doğrultusunda dört ilde çalıştaylar yaptık. Sivil toplum kuruluşlarımızın temsilcilerini bir araya getirdik. İş adamlarımızla bir araya geldik. Elde ettiğimiz bilgiler doğrultusunda bölgenin öncelikle bir planını yaptık” diye konuştu.

YOL HARİTAMIZ BELLİ OLDU

SERKA Genel Sekreteri Dr. Hüseyin Tutar, DTP’de kabul edilen planları ile yol haritalarını belirlediklerini söyledi.

Dr. Tutar; “Bu bölge planı 2010-2013 yıllarını kapsıyor. Bu plan doğrultusunda da artık programlara çıkmış bulunuyoruz. Planda bölgemizin güçlü ve zayıf yönleri ile fırsat ve tehditleri ortaya koymaya çalıştık. Öncelikle bir mevcut durum analizi yapmaya çalıştık. Yani bölgemizin bir röntgenini çekmeye çalıştık. Bölge planımız öncelikle Kalkınma Kurulu’nda, daha sonra Yönetim Kurulu’nda tartışıldı. Planımızı DPT’ye sunduk. En sonunda bizim bölge planımız kabul edildi. Bir anlamda bizim yol haritamız da belli oldu. Bu yol haritasına bağlı olarak biz programlar geliştirmeye başladık. Bu yıl için İktisadi Gelişme Mali Destek Programı’nı devreye soktuk. Bu programın iki temel bileşeni vardır. Bunlardan birisi KOBİ’dir, diğeri de Küçük Ölçekli Altyapı Programı’dır. Bizim bölge vizyonumuz şudur: “Doğal zenginliğiyle tanınmış, turizm ve tarımsal ürünleriyle markalaşmış, sınırları aşan kültürel mirasın imkanlarından yararlanmış, rekabet gücü yüksek işletmeleriyle ülkenin Kafkasya ve Orta Asya’ya açılan ticaret ve lojistik merkezi bir Serhat Bölgesi”. İnanılmaz düzeyde bizim turizm potansiyelimiz vardır. İnanılmaz düzeyde bizim tarım ürünlerimiz vardır fakat bunlar markalaşamadıkları için bölgenin dışına taşamamışlardır. Masamızdaki şu su Tunceli’den geliyor, yemiş olduğumuz bal İzmir’den geliyor, peynir başka yerden geliyor. Halbuki bütün bunlar bölgemizde üretilen ürünlerdir. Dolayısıyla biz bunların bölgemizde üretilmesini ve markalaşmasını istiyoruz. Markalaşma sürecinde yapmamız gereken tabi ki çok iş vardır. Bölgemiz bunlarla anılsın istiyoruz, doğal zenginlikleriyle, turizm potansiyeliyle anılsın istiyoruz” şeklinde konuştu.

BİZİM DİL PROBLEMİMİZ YOK

SERKA Genel Sekreteri Dr. Hüseyin Tutar, Nahçıvan, Azerbaycan ve İran’da dil problemi yaşamayacaklarını ifade etti.

Sınırları aşan kültürel mirasın imkanlarından yararlanmış bir bölge istiyoruz diyen Dr. Tutar daha sonra özetle şunları söyledi:

“Yanı başımızda bir Nahçıvan vardır, Azerbaycan vardır, Ağrı’dan İran’a geçtiğimiz zaman çok önemli bir Azeri nüfusu vardır. Dil olarak çok rahat bir şekilde anlaşabiliyoruz. İnsanlar başka ülkelerle anlaşabilmek için çocuklarına dil öğretiyorlar. Bizim dil problemimiz de yok. Burada siyasi sınırlar kültürel sınırlarla çakışmayan bir niteliğe sahiptir. Bu kadar zengin olan bir bölgenin, rekabet gücü yüksek işletmeleriyle ülkenin Kafkasya ve Orta Asya’ya açılan ticaret ve lojistik merkezi bir bölge olmasını istiyoruz. Çünkü 7 sınır kapımız mevcuttur. Biz bu hayallerimize ulaştıktan sonra bölgemizin içinde bulunduğu bu durumdan kurtulmaması için hiçbir neden yoktur.”