Gazetekars

Siz Hiç Aşık Oldunuz mu?

İrfan TOPÇU'nun kaleminden...

30 Eylül 2013 Pazartesi 08:54

Siz Hiç Aşık Oldunuz mu?

Ben âşık olduğumda çocuktum; kışa âşık olmuştum. Hava durumu herkesi ilgilendirirdi, esnafı, köylüyü, çiftçiyi ama beni asla. Ben kışa âşık olmuştum. En çetin kış günlerinde bile, hastanene yokuşunun tadını çıkarmak, kütüphane yokuşunda karla kavga etmek, Kars Çayı'nın buzunda kızakla hız yapmak beni hiç yormazdı, kış beni dondurmazdı. Aşk insanı dondurmaz derler, demek ki bende o yüzden donmuyordum…

Ben âşık olduğumda çocuktum; çalgı aleti bilmem ‘’enstrüman’’, nota bilmem ama beni âşık eden melodi, fayton atlarının kare taşlardan çıkarttıkları seslerdi. Tak tuk, tak tuk seslerini duyduğumda, hayattan caddeye nasıl fırlardım, faytondaki estetik, atlardaki asil duruş ve heybet beni kendisine nasıl çekerdi bir bilseniz. Aşk işte, bir an önce büyüsem de faytoncu olsam diye hep hayal ederdim…

Ben âşık olduğumda çocuktum; suya âşık olmuştum. Kars Çayı'nda çimmek, cummak, Topçu'nun kumunda sırt üstü güneşlenmek, uyduruk misnelerle balık tutmak ‘’tutmaya çalışmak’’ Millet Bahçesi'nde kordon boyu yürümek, usanmadan bir daha suya girmek, boğulmayı umursamadan devam etmek. Kaldı ki boğulsan da, aşkında boğulacaksın ya, kime ne…

Ben âşık olduğumda çocuktum; futbola âşık olmuştum. Gazi İlkokulu'nun, Atatürk’ün bahçelerindeki futbol sevgimiz, şehir stadındaki müsabakaları seyrederek aşka dönmüştü. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş rekabetini, otuz ekim, Kars spor, doğu fener dostluğuna hiç tercih etmemiştim. Aşkımın götürdüğü yere gitmekteydim, statta su satmak, sımışka satmak, içinde buzlu su olan kovalara Çamlıca gazozunu doldurmak, buzz gibi gazozzz diye bağırmak, o futbol atmosferinin her halini yaşamak, işte böyle bir şey âşık olmak…

Ben âşık olduğumda çocuktum; düştüğümde yardım beklerdim her çocuk gibi, mahzun gözlerime ilk değen göz arkadaşlarımındı, elini ilk uzatan arkadaşlarımdı, terimi ilk silen arkadaşlarım olmuştu. Evinizin dışındaki bir hayatta size lazım olan şeyin, arkadaşlarım ‘’dostlarım’’ olduğunu ilk öğrendiğimde, ben dostluğa âşık olmuştum…

Ben âşık olduğumda çocuktum; toprağa âşık olmuştum. Biz toprakta düşe kalka büyüdük, karsın sıralı taşlarından yürüye yürüye, yemlik toplamak için çöle vardığımızda, toprakla olan aşkımızda vuslat başlıyordu. Tabyaların yakınlarında bulduğumuz mermi çekirdekleri, toprak için çekilen tetikler, dökülen kanlar, verilen canlar, okul sıralarında dinlemeden öğrendiğimiz bir ders gibiydi. Ben toprağa âşık olduğumda, tarihe de âşık olmuştum. Karsı Kars yapan, bizim yapan tarihe, toprak beni âşık etmişti. Ben çocuktum âşıktım, bin yıl yaşasam bin yıl âşık kalırım, toprağa aşkımız toprakta bitinceye kadar tükenmeyecektir…

Ben âşık olduğumda çocuktum; kaleden karsı seyretmeye doyamazdım, celal babanın türbesine taş yapıştırmak, evliya camisinin bahçesinde olgunlaşmak, merkez camisinde kuran kursuna gitmek, Yenimahalle camisinde cenaze namazları kılmak, manevi hazza en yüksek perdeden ulaşmak ve âşık olmak. Ben Allaha âşık oldum…

Ben şimdi çocuk değilim; kışı sevmeye, faytonu, suyu sevmeye devam ediyorum. Dostlarımı ve dostluğu ölünceye kadar unutmayacağım. Toprağı ve Allah’ı sevmekten vaz geçmeyeceğim. Birde karsı seveceğim, beni ben yapan, sevdalarımın ve kavgalarımın şehrini… Hepiniz gibi…

Facebook'la Yorumla
Yorum Yap
Adınız Yorumunuz
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

BENZER HABERLER