Şuşa’nın İşgalinin 20. yılı
Şuşa’nın Ermenistan Silahlı Güçleri tarafından İşgalinin 20. yılı...
08 Mayıs 2012 Salı 07:54
Azerbaycan Cumhuriyeti Kars Başkonsolosluğu, Dağlık Karabağ’ın Tarihsel- Kültürel Merkezi olan Şuşa kentinin Ermenistan Silahlı Güçleri Tarafından İşgalinin 20. Yılı nedeniyle bir açıklama yayınladı.
Açıklama şöyle:
“Azerbaycan Cumhuriyeti’nin ayrılmaz parçası olan Dağlık Karabağ’ın tarihsel-kültürel merkezlerinden, Azerbaycan-Türk medeniyetinin incilerinden ŞUŞA kenti 08 Mayıs 1992 yılında Ermenistan silahlı güçlerince işgal edilmiştir. Başta Birleşmiş Milletler olarak hemen hemen tüm uluslararası örgütlerin kararlarına aldırmayan, uluslar arası kamuoyunun acil çağrılarını görmezden gelen Ermenistan devleti ve bu devletin saldırgan politikalarını besleyen Ermenicilik zihniyeti dışarıdan sağladığı destekle de bugün Azerbaycan topraklarının yaklaşık %20’lik bölümünü işgal altında bulundurmakta, 1 milyona yakın Azerbaycanlı yurt-yuvalarından edilmiş durumdadır.
Şuşa’nın 20 yıl önce vuku bulan işgali Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesini kaspetmek için Ermenistan devletinin sürdürdüğü tarihsel militarist saldırganlığın yeni aşamasını oluşturmuştur. Öyle ki, Ermeni güçlerinin Dağlık Karabağ’da gerçekleştirdiği etnik temizleme uygulamaları Şuşa’nın Azerbaycanlı-Türk nüfusunun tamamen kovulması ile sonuçlanmıştır.
Şuşa kentinin temeli 1756 yılında Azerbaycan’ın tarihsel-bölgesel yönetimlerinden olan Karabağ Hanlığı’ndan Penah Ali Han Cavanşir tarafından atılmıştır. Azerbaycan’ın kuzey bölgelerinin Rus Çarlığı tarafından işgaline kadar Şuşa, Karabağ Hanı’nın ikametgah ve Karabağ Hanlığı’nın yönetim merkezi olmuştur. Bu tarihsel kent Azerbaycan’ın devletleşme sürecinde, ekonomik, toplumasal, kültürel ve siyasal hayatında önemli rol oynamıştır. Bununla birlikte, 19. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren Rus Çarlığı’nın yayılmacı politikalarının etkisiyle Ermenilerin Şuşa kentini de içermek üzere Dağlık Karabağ ve bugün Ermenistan adlanan, aslında Azerbaycan toplumunun tarihi yerleşim merkezlerinden olan İrevan Hanlığı topraklarına yerleştiği/yerleştirildiği bir gerçektir. Bu tarihten itibaren bölgedeki demografik yapı ve etnik denge Azerbaycan-Türk toplumunun aleyhine hızla dönüşmeye başlamıştır. Misafir olarak tarihi Azerbaycan topraklarına gelen Ermeniler gerçek niyetlerini uzun süre saklayamamış, tarihin muhtelif evrelerinde çeşitli toprak iddialarıyla gündemi meşgul etmeye çalışmışlardır. Lakin açıktır ki, objektif tarihi hafıza sahte ve kurmaca iddiaları her zaman reddetmiştir. Bu konuda en ilginç örnek, 1978 yılında Karabağ bölgesinin Terter ili, Şıkark köyünde Ermenilerin bu topraklara gelişinin 150 yıllığını simgeleyen anıt dikmeleri olmuştur. Ne var ki, 1988 yılında Dağlık Karabağ çatışması ortaya çıkınca, Ermenicilik zihniyetinin temsilcileri bu anıtı ortadan kaldırmayı “uygun” görmüşlerdir.
1988 yılında Ermenistan devletinin ve Ermenicilik zihniyeti taşıyıcılarının Dağlık Karabağ’ı ilhak girişimlerini takiben Şuşa’nın işgali düşman güçlerinin öncelikli hedeflerinden biri olmuştur. Dış destek ve motivasyonlardan önemli ölçüde cesaret bulan Ermeniler, beklenmedik bir savaşa hazırlıksız yakalanan Azerbaycan halkına maddi-manevi zararlar vermiş, gerekli silah-ekipman eksikliği Azerbaycan toplumunun tam mukavemet imkanlarını gerçekleştirmesini engellemiştir. Buna rağmen eli yalın Azerbaycan halkı düşmanın silahlı güçleriyle mücadeleden çekinmemiştir. Silahlı çatışmalar sonucunda Şuşa’yı da içeren Dağlık Karabağ bölgesi ile beraber daha 7 vilayet dış destekçilerin önemli katkısıyla Ermenistan devleti tarafından işgale maruz kalmıştır. 18 binden fazla Azerbaycanlı katledilmiş, 20 bin masum insan yaralanmış, 50 bin insan sağlığını kaybederek engelli duruma düşmüş, yaklaşık 4 bin kişi rehin alınmış; 877 kent, kasaba ve köy gibi yerleşim merkezleri yağmalanmış, talan edilmiştir.
Yaşanılan tüm acılara, olumsuzluklara rağmen tarih boyu vatanının her karış toprağını gözbebeği gibi koruyan Azerbaycanlılar günümüze kadar sürdürdüğü haklı mücadelesinden en ufak ödün vermemiş, yılmamıştır. Sovyetler sonrası bağımsızlığın kazanılmasını takiben askeri, siyasal, ekonomik ve toplumsal-kültürel alanda her geçen gün konumunu güçlendiren Azerbaycan Cumhuriyeti ya barış, ya savaş yoluyla tarihi topraklarını mutlaka özgürlüğe kavuşturacaktır. Azerbaycan halkının merhum Milli Lideri Haydar Aliyev’in belirlediği siyasi çizgi ve bu siyasi çizginin günümüzdeki layıklı devamcısı, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Devlet Başkanı Zati Alileri İlham Aliyev’in ilkeli politikaları bu konuda güven vermektedir. Bu gün artık ne Azerbaycan Cumhuriyeti, ne de yıllardır Ermenicilik yalanlarıyla karşı karşıya kalan uluslararası kamuoyu 20 yıl önceki durumdadır. Azerbaycan’ın haklı sesi uluslararası platformlarda gün geçtikçe daha fazla destek bulmaktadır. Gerek Azerbaycan’a, gerek kardeş Türkiye halkına yöneltilen Ermeni yalan ve iftiraları teker teker itibarını kaybederek tarihin belleğinden silinmektedir. Son dönemlerde arka arkaya gelen başarılar bu görüşü doğrulamaktadır. Nitekim kısa bir süre önce Pakistan, Meksika ve Kolombiya senatolarının Hocalı soykırımı ve Azerbaycan’ın işgal altındaki toprakları ile ilgili kararları veya 18 Nisan 2012 tarihinde Avrupa Parlamentosu’nun Azerbaycan’ın haklı mücadelesini doğrulayan kararı Azerbaycan devleti ve dostları tarafından büyük takdir toplamıştır.
Sonuç itibariyle geride kalan her gün Azerbaycan halkını topraklarına kavuşma gayesine biraz daha yakınlaştırıyor. Kuşkusuz bu süreçte kardeş Türkiye devleti ve halkının karşılıksız ve sürekli desteğini hisseden Azerbaycan halkı bu durumdan büyük memnuniyet duymaktadır.
Azerbaycan Cumhuriyeti Kars Başkonsolosluğu olarak Azerbaycan ve Anadolu topraklarının bağımsızlığı ve kutsiyeti uğruna canlarından geçen aziz şehitlerimizin yüce ruhlarını bir kez daha saygıyla anıyoruz.”