TARİH TEKERRÜR EDER Mİ ?
Yücel YÜCEL kaleme aldı...
07 Ağustos 2023 Pazartesi 13:43
Osmanlı devleti, 1911 yılında İngiltere’den iki modern zırhlı savaş gemisi sipariş eder. Parası ödenmesine rağmen 1914 yılında İngiliz Deniz Kuvvetleri Bakanı Winston Churchill, hükümeti adına gemilere el koyar ve teslim etmez. Haliyle toplumda tepkilere neden olur ve Osmanlı devletini Almanya’ ya doğru iter.
İki Alman zırhlısı olan Goeben ve Breslau, Akdenizde, Kuzey Afrika’daki Fransız üslerini 3 Ağustos 1914’te bombalayan Goeben ve Breslau, İngiliz donanmasından kaçıp, 10 Ağustos 1914’te Marmara Denizi’ne girerek İstanbul önlerine demirlerler. Osmanlı devleti tarafsız olduğundan; gemilerin Almanya’dan satın alındığını açıkladı. Gemilere Türk Bayrakları çekildi. Goeben’e ‘’Yavuz’’, Breslau’ ya ‘’Midllli’’adı verildi.
Enver Paşa, 22 Ekim 1914’ te Amiral Souchon’a ‘’Filomuz Karadeniz’ de üstünlüğü elde etmelidir. Rus Filosunu arayınız ve harp ilan etmeden bulduğunuz yerde hücum ediniz’’ der. 27 Ekimde Türk donanması Karadeniz’e açılır ve Rus limanlarını bombalar. 2 Kasımda Rusya, 5 Kasımda İngiltere ve Fransa Osmanlı Devletine karşı savaş ilan eder.
Osmanlı Devleti bir oldu bittiyle kendisini savaşın tarafı olarak bulur.
Osmanlı İmparatorluğu, 19. yüzyılın başında varlığını korumak ve devam ettirebilmek için sömürgeci büyük devletleri arasındaki anlaşmazlıklardan faydalanmayı amaç edinen dengeli politikalar izlemeye gayret göstermiştir. Özellikle Abdülhamid ve Mustafa Kemal dönemlerinde daha belirgin hal almıştır.
Ukrayna, Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrası 1991'de bağımsızlığını kazanmış ve yeni resmi statüsünü tanıyan ilk ülkelerden biri de Türkiye olmuştur. Öte yandan Rusya ile ilişkilerimiz; her zaman çok iyi olmasa bile istikametimize etki edecek ölçüde önemli olmuştur. Kaldı ki Türkiye, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın dayattığı karmaşık koşullarda bile denge politikasını sürdürmeyi başarmıştır.
Bugün, Rusya'yı dışlayan bir tahıl anlaşmasının organizasyonunda yer almak her şeyden önce bir taraf seçmek anlamına gelecektir ve bunun Türkiye'ye getirisinden çok götürüsünün olacağı kaçınılmaz. Zira Rusya ile aramızda devam eden, Avrupa'nın sahip olmadığı türden bir enerji anlaşması bulunmaktadır. Bu anlaşmanın kapsamının genişletilmesi gündemdedir. Anlaşma, ağır enflasyon baskısı altında ezildiğimiz bu günlerde önemini çok daha fazla hissettirmektedir.
Moskova yönetimi, Ukrayna'nın Karadeniz'deki limanlarından birine yanaşan herhangi bir geminin, “potansiyel askeri kargo gemisi” olarak değerlendirileceğini açıkladı. Buna ek olarak, seyrüsefer güvenliği garantilerini geri çekerek, Karadeniz'deki insani koridoru kısıtladı ve Karadeniz'in kuzeybatısında yeniden "geçici tehlikeli bölge" rejimini tesis etti. Bunlar, Karadeniz'e kıyısı olan Türkiye açısından oldukça önemli gelişmeler olarak öne çıkmakta.
Batılı ve Ukraynalı Liderler, tahıl anlaşması ile ilgili problemleri ancak Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın çözebileceği yönündeki açıklamaları da çok önemli. Bu söylemlerin ardından bazı ticaret gemilerinin bir oldu bitti ile bilerek veya bilmeyerek Türkiye Cumhuriyeti Karasularına girebileceği kaygısını taşımamak içten bile değil.
Yücel YÜCEL