UNDP SERKA’yı Sordu
UNDP Uluslararası Bölgesel Kalkınma Uzmanı Bernard O’ Sullivan, Kapasite Geliştirme Bölüm Başkanı UNDP Bratislava Bölge Merkezi’nden Albert Soer, UNDP Demokratik Yönetişim Proje Asistanı Gözde Ata, SERKA hakkında Adem Çalkın’ın görüşlerini dinlediler.
30 Mart 2012 Cuma 13:24
Serhat Kalkınma Ajansı (SERKA) Araştırma, Strateji Geliştirme ve Planlama Birim Başkanı İbrahim Taşdemir’in başkanlık ettiği toplantıda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Kars Genç Girişimciler Kurulu (GGK) Kars İl Başkanı Adem Çalkın, UNDP yetkililerinin sorularını cevapladı.
Çalkın, SERKA’nın bir kalkınma hedefi var. Ancak bu da rekabetçilik ile bağlantılı. Avrupa ülkelerine baktığımızda 1950 yıllarında daha yoksul bölgelere çözüm bulmak amacıyla kalkınma ajansları kurulmuştur. Tabi bu 1950 yıllarında kırsal bölgelerdeki kalkınma ajanslarına bakacak olursak, bu bölgeler diğer bölgelerle rekabet edecek düzeydeydi. Sizin açınızdan baktığımızda İstanbul da, Ege de, Karadeniz ile rekabet edecek düzeydeydi. Tüm bu aşamaları düşündüğümüzde bu bağlamda bölgeyi düşünecek olursak daha fazla yatırım istiyoruz. Hükümetten bu konuda daha fazla finansman istiyoruz. Bunlar dış kaynaklar yada yerel kaynaklar olabilir. Her konuda yardım bekliyoruz. Bu bağlamda gerek ulusal, gerekse küresel düzeyde dünya çapında piyasa değerini arttırmayı hedefliyoruz” dedi.
UNDP Uluslararası Bölgesel Kalkınma Uzmanı Bernard O’ Sullivan da, “Kalkınma üyeleri ve sizinle yaptığımız toplantı da 4 ilinde sorunlarının aynı yada hemen hemen benzer olduğunu gördük. Tüm hususlar dikkate alındığında 4 il kaynaklarını en üst seviyeye çıkarmak ve onu güçlendirmek için hem yerel hem küresel bir kalkınma düşünüp özellikle bölgesel kalkınma planı çerçevesinde projenin uygulanması için öyle bir kapasitemiz bulunuyor. Projemiz kalkınma olduğunda bölgesel bağlamda çalışmalarımıza ağırlık veriyoruz” diye konuştu
Çalkın ise, “Kalkınma ajanslarının kuruluş gayesi geride kalmış illeri diğer iller seviyesine çıkarmak amacı güttüğüne inanıyorum. Bu sadece iş alanı ile ilgili değil aynı zamanda bölge ve ili de yakından ilgilendiren bir husustur. Türkiye benim gözümde önünü gören bir ülkedir. Gerçekçi politikalar güden, sağlam, karakterli bir ülkedir. Bunu da uygulamış olduğu kalkınma projelerinden anlıyoruz. Kalkınma o bölgenin gerek iş dünyası, gerek resmi kurumları, gerekse belediyeleri ve sivil toplum kuruluşlarının hepsinin birlikte çalışmasıyla olur. İstanbul, Ankara, İzmir bu ilerdeki sivil toplum kuruluşları ile Kars’taki sivil toplum kuruluşu arasında bilgi ve alt yapıda çok önemli farklılıklar gözlenmektedir. Hiç doğudan bir yöneticinin odalar ve borsalar birliğinde üst bir görev aldığını görmedim. Buna sorun teşkil eden sebeplerin başında ise geri kalmışlık yatar. Kalkınma ajanslarının en önemli yaptırımı büyük bir karmaşıklığı ortadan kaldırdı. Eskiden hükümetten, bakanlıklardan bölgenin sorunları ile ilgili geldiklerinde sordukları sorulara ne sivil toplum kuruluşları ne de iş adamları düzgün cevap veremediler. Ne söyledikleri belli olmuyor, herkes bir fikir ortaya koyuyordu. Sorunun çözülmesinden ziyade daha da karmaşık bir hal alıyordu. Kalkınma ajansları gerçek anlamda bölge ile yakından ilişkiler kurup, bölgenin sorunlarını öğrenmeye ve bunların çözümü için elinden geleni yapmaya çalıştı. Bundan sonra yapılacak projelerin popülist değil de planlı, anlamlı, gerçekçi, alt yapısı sağlam çıkması açısından önemli çabalar sarf etmektedir. Artık Türkiye yanlış yere, yanlış yatırım yapmayacak diye düşünüyorum. Kalkınma ajanslarını bir şans olarak düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
Çalkın daha sonra şöyle konuştu:
“Kalkınma ajanslarının işi çok zor. Çünkü insanlar planlı ve amaçlı çalışmaya alışık değiller. Batı küresel kalkınırken Doğu’da ise geleneksellik hala devam etmektedir. Burada kalkınmanın sağlanması için kuruluşların, halkın Ajansa yardımcı olması gerekmektedir. Sivil toplum kuruluşlarının ve işadamlarının desteği ile bunun aşılacağı düşüncesindeyim. Kalkınma ajansı daima bilgiye açık durumda bütün sorunların üstesinden geleceğini umuyorum. Kalkınma ajansını bir üçgen olarak düşündüğünde üçlü bir yapı var. Kalkınma kurumları, yönetim kurumları ve sekreterlik. Bu üçlü bir yapı düşünüldüğünde bunun başarılı olduğunu görüyorsunuz? Kalkınma üyelerinin çok fazla olduğunun düşünüyorum. Bu da karmaşıklığa sebep oluyor. Fikir üretecek bütün kurumlar bizimle işbirliği içinde. Artık şuna inanıyorum ki; bu bölgelere gerçekçi yatırılar yapılacak. Bu da Kalkınma ajanslarının uzman kişileri ile olur. Kalkınma ajansının sağlam bir alt yapısı var. Sadece yönetim kurulu oluşturulmalı, kararı onlar vermeli diye düşünüyorum”