Uzgur'dan: Kadın ve Aile
Seyyid Ebul Hasan Harakani Vakfı üyesi Fatma Uzgur, Kafkas Haber Ajansı’nın (KHA) “Mutlu bir aile nasıl olmalıdır, ailede mutluluk nedir, böyle bir ailede kadının rolü nasıl olmalıdır?” başlıklı sorularını cevapladı.
15 Temmuz 2015 Çarşamba 12:09
Uzgur, “Vakti Şerifeleriniz hayrola, demden sefalar ziyade ola, aşklar, muhabbetler gönüllerimize dola. Kendi sonsuz güzelliğiyle fahri kainat efendimizin billur merceğine, sonsuz bitmezlere ve ihtişamlara nakşeden yüce Allah’a hamdu senalar ola. Allah’ın benzersiz sevgilisi, kainatın hem apakında hem de özünde ki sır Hz. Muhammet Mustafa (SAV), Allah’a karşı olan aşkının sayısınca selatü selamlar ola. Mutlu bir aile nasıl olmalıdır, ailede mutluluk nedir, böyle bir ailede kadının rolü nasıl olmalıdır? Sorularının yanıtlarını Kur’an-ı Kerim’den ve hadislerden öğreneceğiz inşallah. Kur’an-ı Kerim’in Rat suresinin 38. ayetinde şöyle buyurmaktadır. “And olsun ki senden önce de peygamberler gönderdik. Onlara da eşler ve çocuklar verdik. Aynı zamanda nasıl ki sizin eşleriniz ve zürriyetleriniz varsa, onların da eşleri ve zürriyetleri vardı. Eşlerinin ve zürriyetlerinin olması durumu onların peygamberliklerine de bir kalen getirmemiştir. Söz konusu ilişkiler onları görevlerinden alı koymamıştı. Allah ile meşgul olan kimsenin kendi aile fertlerinin çokluğu ve meşguliyetlerin yığılması bunu etkilemez ve bu duruma zarar vermez.” Eba Eyüp (ra) bir hadisi şerifte böyledir; “Dört şey peygamberlerin sünnetlerindendir. Bunlardan bir tanesi de evlenmek ve aile kurmaktır.” dedi.
Uzgur daha sonra şunları söyledi:
“Alemlerin rabbi olan Allah (cc) evleniniz emrine itaatten bir takım faydalar doğar. Cenab-ı hakkın yardımına nail olur o aile. İbadetinde artma olur, dini noksanlığını tamamlamış olur. Peygamber efendimiz(sav) şöyle buyurmuştur: “Allah kime iyi bir aile nasip ederse, onun dininin yarısını tamamlamaya yardım etmiştir. Geri kalan yarısında da Allah’tan korksun.” İyi, mutlu, sağlam aile şu dört temel üzerine kurulmuştur. Sevgi, güven, fedakarlık ve hoşgörü. İnsanı sevmek, insana hizmet etmek Allah’ın emridir kardeşlerim. Hele bu insan bizim eşimiz, çocuklarımız, akrabalarımız olursa mesuliyetimiz daha da artıyor. Eşlerimizin hatalarını görmeyeceğiz bir aile içerisinde. Onarlı seveceğiz. Çünkü Allah bizim eşlerimiz olan o insanı yüce olarak yaratmıştır. Ayeti kelime de “Biz insanı kerem olarak halk ettik.” dye buyurmaktadır cenabı Allah.” diye konuştu.
AİLEYİ AYAKTA TUTAN DİĞER BİR UNSURDA ARKADAŞLAR GÜVENDİR
Aile bireylerine eksiksiz sevgi verilmesi gerektiğini de kaydeden Uzgur, “Allah’ın emanetleri oldukları için ve Allah için onları sevmeliyiz. Eğer böyle seversek o zaman şeytan o sevgiye fitne ve nefis sokamaz. Sonuçta bizim bu sevgimiz Allah’ın yardımıyla aileyi ayakta tutar. Harakani Hazretlerinin eşinin dillere destan olan hikayesini hepiniz duymuşunuzdur. Eşi ona ne kadar sert ne kadar kötü davransa Harakani hazretleri de bir o kadar yumuşak, şefkatli ve merhametli davranıyordu. Aileyi ayakta tutan diğer bir unsurda arkadaşlar güvendir. Ailede güveni tesis etmek çok önemlidir. Toplumun temeli ve çekirdeği olan bu aile bireyleri muvafakiyet ve başarıyı yakalamak için” ifadelerini kullandı.
HAKKA SIĞINARAK AİLE SIRLARINI GÜÇLENDİRECEK İŞLER YAPMALI
Uzgur daha sonra şunları söyledi:
“Nefse ve şeytana uymamalı. Hakka sığınarak aile sırlarını güçlendirecek işler yapmalı. Harakani Hz. şöyle buyuruyor: “ müminin dostu Allah’tır, resulüdür bir de kendisi gibi temiz olan mümindir.” Aile bireyleri birbirlerine hak ve doğru yolu göstererek tebliğ ve inşa yolunu işletecekler ki bu da müminleri hayra götüren yoldur. Aile bireyleri birbirlerini kötü tercihleriyle baş başa bırakmamalıdırlar. Yoksa biri batıya biri doğuya savrulur gider. Müminler ancak Allah’a güvenip, dayanmalıdırlar. Anne baba kendi kişisel maddi güç ve kuvvetlerinden arınarak, Allaha sığınma esnasına dayanarak samimi yakarışla aile için ondan güven istemelidirler. Böyle olursa artık size üstün gelecek kimse yoktur emri tecelli eder. Eğer bir ailenin içerisinde anne babaların örf ve adetlerin, gelenek ve göreneklerinden önce Allah ve resulünün sözleri yaşıyor ve yaşatılıyorsa işte o aileye daha üstün gelecek hiçbir güç yoktur.
AİLEYİ AYAKTA TUTAN DİĞER BİR UNSUR DA FEDAKARLIKTIR
Aileyi ayakta tutan diğer bir unsur da fedakarlıktır. Müminlerin en büyük özellikleri fedakar olmaktır. Bu da güzel ahlaktır aileden başlayarak dalga dalga yayılır güzel ahlak. Fedakarlık sevginin ve güvenin gereğidir. Biz birbirimizi sevdiğimiz zaman ona kendimizi feda ederiz. Aile fertleri Allah’ın rızasını düşünerek güzel işleri aile içinden başlayarak yapmalıdır. Malumunuz takva içten dışa doğru yayılır. Dıştan içe gelmez. Yani ailenin içerisinde güzel ahlak yaşanırsa, ailede güzellik olursa bu dışarıya yansır. Dışarıdakiler taklit edilirse ailede bir güven, bir samimiyet olmaz. Aile fertleri görev ve sorumluluklarını yerine getirmede gayet titiz davranacaklar. Anne, baba, evlatlar karşılıklı işlerini yerine getirerek güzel iş yapmış olacaklar. Böylelikle Allah bizim yaptıklarımızın fazlasını üzerine koyarak bize verecek. Allah o aileyi hiçbir zillete bulaştırmaz. Onlar her türlü fazilete ulaşırlar neden orada hak ve sünnet yaşandığı için.
HOŞGÖRÜYÜ EKSİK ETMEMELİ
Aile temelimizi dördüncüsü de hoş görüdür. Ailede hoşgörü bağışlama, hata görmeme, affetme konusudur bu. bir defa şunu bilelim ki nefisler hakikatten kopuk yaşamaktadırlar. Nefis hakikati tercih etmez istemez. Böyle olunca insan hata yapar, şaşırır, günah işler. İşte senin fonksiyonun burada devreye giriyor. Bu halde aileyi ayakta tutacak söz ve davranışları yapacak olan sensin. Burada resulümüz (sav) hadisi devreye girerek kadına, anneye yani evin hanımefendisine ne büyük mesuliyet yüklendiğini, her türlü güzelliğin ondan zuhur ettiğini anlatıyor bize. Hadisi şerif şöyledir: “3 şey adem oğlunun saadetindendir. Bu 3 şey bir adem oğlunda olursa o saadetli bir insandır. Saliha bir eş, iyi bir ev, iyi bir binit.” Bizim konumuz burada Saliha bir eş. Kadın hakkında çok değişik görüş ve ölçüler vardır. Her sistem her ideoloji, her dünya nizamı bu mevzuda ahkam yürütmüşlerdir. Hepside doğru olan bizim fikirlerimizdir demişler. Ama akıl ve mantık mutlak doğrunun tek olduğunu söyler bize. Acaba hangisi doğrudur.
KADIN KONUSUNDA YARADILIŞININ HİKMETİNE VE GÜZELLİĞİNE UYGUN YEGANE SİSTEM İSLAM’DIR.
Kadın konusunda yaradılışının hikmetine ve güzelliğine uygun yegane sistem İslam’dır. Çünkü onun hükümlerini insanların ve alemlerin yüce yaratıcısı olan Allah koymuştur. (cc) bu ilahi ahkamı peygamber efendimiz (sav) hadisleriyle açıklamıştır. Ve peygamberlerin varisleri olan İslam bilginleri halifeler, ulemalar, veliler, Allah dostları da her devirde bunu tebliğ etmişlerdir. Yaratılan hakkında en güzel doğru en güzel hüküm elbette ki yüce yaratıcının koyduklarıdır gerisi lafügüzaftır. Yaratılanı Yaradan’dan daha iyi kim bilebilir ki. İşte burada Saliha bir eşe önemle altını çizerek vurgulamış. Çünkü seni Allah yaratmış. Neden Saliha bir eş demiş. Çünkü evin içerisinde ki bütün güzellikleri kadın yaşatır, evin içerisinde ki bütün sıkıntıları kadın sineye çeker. Evin içinde ki huzuru, muhabbeti kadın deruhte eder. Onun için Saliha bir eş çünkü o Saliha eş annedir. Fedakar olmalıdır, cefakar olmalıdır, çilelere karşı göğüs germelidir. Ufak bir meşakkatle, sıkıntıyla yıkılmamalıdır.
GÜNEŞ GİBİ, DENİZ GİBİ OLMALIDIR ANNE
Güneş gibi, deniz gibi olmalıdır anne. İşte bu Saliha bir eş olursa bunların hepsi onların sinesinde mevcuttur. Çünkü Allah ona bu merhameti ve güzelliği bahşetmiştir. Saliha eştir çünkü kocasından gelecek olan sıkıntıları o çekecektir. O tahammül edecektir, tahammül evbabıdır kadın. Bir anne olarak yuvasını, evlatlarını ve eşini düşünmelidir. Kadın bu yuvayı kurarken, yuvanın içinde ki huzuru muhabbeti düşünürken bir yandan da evlat yetiştiriyor. Yani kadından geçiyor ailenin huzuru. Bir erkek ne kadar Salih olursa olsun kadında ki Saliha sıfatı olmazsa erkek onu yola getiremiyor, istediği bir kıvama, şekle sokamıyor. Çünkü kadında aynı zamanda bir de asilik meşrebi vardır. Ama kadın Saliha olursa eşi ne kadar yuvaya bağlı dahi olmasa, evini düşünen bir erkek olmasa, dışarıda olsa o zaman kadın onu Salihalığıyla dizginleyebilir, yola getirebilir, Salih bir eş yapabilir. O dört duvar içerisinde olan güzellikleri hepsini kadın yaşar ve yaşatır. Çünkü kadın evlatları yetiştirecek, gençliği yetiştirecek. Bir kız evladı hatta erkek evladı dahi arkadaşlar yetişirken ilk önce anneyi örnek alıyor. Erkek evleniyor kadını önüne yemek getirdiği zaman ne diyor bu annemin yemeği gibi olmamış diyor. Annem bu yemeği böyle pişirir daha güzel yapar dediği zaman eşi sinirleniyor. Halbuki Salihalık sıfatı yetiştirilen o gençte olsa öyle mi der. Kocacım bir gün anneni davet edelim ya da biz gidelim annen bu yemeği pişirsin ben de onun nasıl pişirdiğine bakayım ve sana öyle pişireyim dediği zaman yuvada bir muhabbet olur bir sıcaklık olur. Bunu kadın verecek kız çocuğu da aynı şekilde anneyi model alır eğer anne Salihalığını göstermiyorsa, Allah’ın dediği şekilde Saliha bir kadın değilse ne yapar Allah muhafaza gıybet eder, yalan söyler, başkalarını çekiştirirken görür evlatları onu. Evin reisine karşı çıkarken görür, ona hoş olamayan sözler, söylerken görür o zaman kadını he böyleymiş annelik diye model alır. Onun için annede Salihalık çok önemli.
ALLAH KUR’AN DA SALİHLERDEN BAHSEDİYOR
Nedir Salihalık? Allah Kur’an da Salihlerden bahsediyor.
Salihlerden bahsederken Salih amellerden bahsediyor bakın. Orada diyor ki Salih amel için azlığına, çokluğuna bakılmadan karşılığı verilen ameldir. Noksanlığına bakılmadan karşılığı verilen ameldir. Eleştirilip, araştırılmadan karşılığı verilen ameldir. O zaman kadın Saliha olursa hata görmez, kusur görmez, yaşantısında güzellikler olur. Ve bu da ailesine yansır, ailesi de ailesinin içinde ki gençler de aile temelinde ki bu güzellikleri annede görür ve anneden alır. Ve de güzel bir gençlik yetişir kimden zuhur etti bu Saliha bir kadından. O yüzden Allah buyurmuştur Saliha bir eş, iyi bir ev, rahat bir binit diye. O zaman ne yapıyor cenabı hak bu güzel insanı Kur’an da zikrediyor. ve onu kadınların arasından bu özelliği olduğu için yani merhametli, şefkatli, affedici olduğu için, rahmet kanatlarını indirdiği için, bereketli olduğu için, mütevazi olduğu için, hatta toprak gibi tevazi olduğu için ve elenmiş toprak gibi bastığımızda bizi kırmayacak incitmeyecek kadar güzel huylu ve ince olduğu için Allah bu kadını hem cinslerinin arasından yani kadınların arasından seçiyor. Ve cevabını Kur’anın Ali İmran suresinin 42. ayetinden alıyoruz. “Hani melekler demişlerdi ki ey Meryem Allah seni seçti, seni tertemiz yarattı, seni bütün dünya kadınlarına tercih etti.” burada Allah kimi seçti kadını seçti arkadaşlar ve kadını dünya kadınlarına tercih etti ne için temiz yarattığı için. Kadında o temizliğini, duruluğunu, arı ve paklığını koruyup, muhafaza ettiği için. Bir de bütün kadınlardan onu ayırdı. Allah’ın merhameti ikiye ayrılır. Biri görünür, biri görünmez. Görüneni kadında zahir etmiştir. Allah kadına kendi merhametinden merhamet vermiştir. Ve Allah’ın yeryüzünde yürüyen merhametidir anne. Görünmeyeni ise çok değerlidir, çok ulvidir. “Yarabbi senin merhametini kullarına bir açarsam kendine ibadet edecek bir tek insan bulamazsın. Buyurmuşlar o kadar merhametli ve yüce bir rabbimiz var. Allah kadını böyle güzel yaratıp kendine böyle engin bir merhameti zuhur ettiğinden dünya üzerinde kadınları değerli kılmış ve Mevlana da kadın yaratılan değil, yaratandır sözüyle kadında ki sırrı işaret ederek noktayı koymuştur arkadaşlar.
GÜZEL AHLAK TESLİMİYETTİR
Demek ki güzel ahlak Kur’anda, sünnette, velayette insanda bulunması gereken üstün bir sıfattır, bir meziyettir, bir mevkiidir. Allah’a, hakka ulaştıran bir makamdır kadın. Çünkü güzel ahlak teslimiyettir. Güzel ahlak itaattir, merhamettir, şefkattir, güzel ahlak tevhittir. Güzel ahlak sadakat ve sıddıklıktır bakın bunların hepsi kadında var. Sadık olması, sıddık makamında olması, teslim olması hakkın emirlerine kendini feda etmesi, çocuklarına merhamet etmesi bunların hepsi güzel ahlakın şubeleridir ve hepsi kadında toplanmıştır. Sıddıklık makamı en güzel makamdır eğer bu makam kadında olursa daha da güzeldir. Bir kadında aşırılık olursa güzel olmaz. Her şeyde bir aşırılık olursa güzel olmaz. Orta yolu takip etmesi güzeldir. Güzel ahlak evden başlayarak dışarıya doğru yayılırsa güzel olur. Çünkü kişi güzel ahlakıyla gecelerini ibadetle, gündüzlerini de oruçla geçirenlerin derecesine yükselir. Hadisi şerifi de bunu gayet güzel açıklamaktadır. Yani bir insanın ahlakının güzel olması her şeyin üstündedir. Yine çok manidar bir hadisi şeriftir ki peygamber efendimiz (sav) şöyle buyuruyor: “Su buzu erittiği gibi güzel ahlak da kötülükleri ve günahları eritir. Sirke balı bozduğu gibi, kötü ahlakta amelleri bozar.” Kadında ki bu güzellik, bu incelik kadında ki bu zarafet, letafet, nezaket ahlakla, ibadetle ve taatla birleştiği zaman yine Ali İmran suresinin 43. ayeti bize bakın ne kadar güzel cevap veriyor. “Rabbimiz Meryem’e yani üstün kıldığı o kadına şöyle hitap etti ‘ ey Meryem rabbine ibadet et. Secdeye kapan eğilenlerle beraber sende eğil.’” Kadında ki bu güzellik ahlak ile güzellikle teatla birleştiği zaman işte kadını zirveye çıkaran, hakka yaklaştıran, zirveye götüren hiçbir engel olmadan kulun Allah’a yakın olduğu ana çağırıyor nereye secdeye çağırıyor. Allah kadını bu kadar değerli yaratmış, zatına yaklaştırmış ve yakınlığın devamı olarak da kendisine ibadet etmekle secde emriyle korumuş ve güçlendirmiştir. Allah kadını ibadetle, secdeyle ve teatle koruyor cenabı hak. İbadet eden, secdeye giden ve elini Allah’a, duaya açan bir kadın her niyazında hakkı anan gönlüyle her işinde Allah’la beraber olan bir kadın inanın ki hakka yaklaşmıştır. Ve hak onu kendisine yaklaştırmış ve nuruna almıştır.
ÇÜNKÜ ALLAH’A YAKLAŞAN EN BÜYÜK MAKAM SECDE MAKAMIDIR
Ve o kadın güçlüdür aileyi, yuvayı ayakta tutar neyle haktan aldığı bu güçle. Çünkü Allah’a yaklaşan en büyük makam secde makamıdır. Bu makama sarıl diyor kadına, hizmetin sürekliliğinde kusur işleme nasıl ki Allah yalnızca bu makamı sana verdiyse sende ibadetinde zamanının eşsiz insanı ol. Allah sana böyle bir değer yüklüyorsa, rahim sıfatıyla tecelli ediyorsa anne olarak kendi merhametiyle ölçüyorsa, ona vahy ediyorsa, veli makamına oturtuyorsa ve ona mümine sıfatını veriyorsa bütün bu güzellikleri Allah kadında toplamışsa en güzeli de vahdetle kesret arasında ki ahenk gönüllerde ki zevk, gönül kapısı, gönülde ki sır gönülde ki bütün güzelliklerin cemi, Kevser de ki sır, bitmezlik sırrı tahiyyatta ki bereket, ilmin bereket sırrı Hz. Fatma gibi bir anaya evlat olma ve o ana gibi yaşama zevkini sana kadına veriyorsa bu güzellikleri başa taç, gönüle zevk, göze nur etmek ve bu manaları kaybetmemek için insanın serden geçmesi, ömrünün nihayetine kadar şükür secdesinden başını kaldırmaması gerekmez mi?
ALLAH’IN İKRAM ETTİĞİ GÜZELLİKLERİN KIYMETİNİ BİLMEK GEREK
Allah nasıl güzellikler ikram etmiş kadına. Kadının da bunu elinde tutması için ne dedi Meryem’ Allah secdeye kapan ibadet edenlerle sende et, eğilenlerle sende eğil. O zaman kadın Allah’a sarılacak, secdeye kapanacak her şeyini Allah ile halledecek bütün müşkülatını ondan isteyecek giderilmesi için, yolların açılması için bütün güzellikleri ailesiyle, eşiyle ve çocuklarıyla yaşayıp, yaşatacak. Yani ahlak evin içinden dışarıya da yayılacak. İşte kadına verilen bu makamı insanın elinde tutması için yine Allah ikaz ediyor sen zamanının eşsiz insanı olabilirsin ama ne zaman olursun işte bu güzellikleri süreklilikle bu hizmete devam ettiğin zaman, elinde tuttuğun zaman kaybetmediğin, ayaklar altına düşürmediğin zaman olursun diyor. Ama bunun tersini düşündüğümüz zaman bu güzellikleri kaybetmek, bu güzelliklerden mahrum olmak tabi ki insanı zirveden düşürür. Allah insanı mükerrem kıldı, yarattı. İşte bu şerefi ayaklar altına almış oluruz Allah muhafaza. Bu şerefi biz taşımamış oluruz, yerlere bırakmış oluruz, çiğnetmiş oluruz ki o da bir kadına, anneye, hanımefendiye hiçbir zaman yakışmaz.
BEN EVİN İÇİNDE NASIL BİR ANNEYİM
Biraz öz eleştiri yapalım ben nasıl bir anneyim, nasıl bir eşim, nasıl bir arkadaşım, nasıl bir dostum, nasıl bir evladım, nasıl bir ümmetim diye. Eğer bunların cevaplarını kitap, sünnet ve velayet şeklinde yaşayarak verebiliyorsak ne mutlu bize. Eğer veremiyor ve yaşayamıyorsam görüntü bugün yaşanan ve görülenler gibi olacak. Bugün hepiniz bütün yaşananları görüyorsunuz. Yaşananlar nedir gençlik, kadınlık, aile nereye gidiyor. Nasıl bir vahşet içerisinde olan insanlar var. Özünde baktığın zaman bu vahşetin, kötülüğün ayyuka çıkan bu felaketin insanlık dışı olduğunu görüyoruz o zaman insanlığı kaybetmiş insanlar. İlk önce insanlığını kaybetmiş ki bunu yapabiliyor yaşayabiliyor. O zaman kendimiz sorgulayalım ben evin içinde nasıl bir anneyim, evin içinde nasıl bir eşim, komşuma nasıl bir komşuyum benden memnun mu? He komşum mu hatalı eşim mi hatalı nasıl bir evladım anam babam var. sorumluluklarım neler analar 9-10 çocuğu iki gözlü bir eve yatırırken bir anne babayı apartmanlara sığdıramayan bir gençliği, bir nesli yetiştirdik biz. Yaşlandığı zaman annem benim yanıma sığmıyor, babam benim yanıma sığmıyor ya da her ikisi de sığmıyor senin yanına. Huzurevinde küçük bir odaya sığdırabiliyorlar. Ama senin apartmanların var hanların, hamamların var. Her şeyin var ama insanlığın yok. Ki olsaydı Allah resulünün hadisini hatırlardın. Ana babaya dua eden evladın dünyalık rızkı artar diyor. Bir de onlara baktığımızı düşünün ve onların bize açtığı şefkat ve merhametle onları kucakladığımızı düşünün. Bakın hadiste ne diyor: kadın hamile kaldığı zaman Allah’tan merhamet almayacağını mı zanneder. Kadın dokuz ay evladını karnında taşıyıp, onu dünyaya getirdiği zaman, anne sütünü emzirdiği zaman, anne merhametini aldığı zaman Allah’ın anne babanın bir tek sözüyle cenneti onun ayakları altına sereceğini bilseydik Allah resulünün 3 defa annem bir defa babam dediğinin bilseydiniz ve annenin bir bakışında hakkın nazarının olduğunu, resulünün nazarının olduğunu bilseydik biz anne ve babamızı yaşlandıktan sonra da başlarımıza taç ederdik. Bir anne böyle olacak ki çocuklarını, gelecek nesli yetiştirecek. Güzel ahlak sahibi bir genç olacak ki gelecek yılarını kitap ve sünnete uygun olarak geçirecek. Nefsine yenik düşmeyecek, şeytanın fitne ve fesatlarına yine sünnet ve kitaba danışarak düşmeyecektir. O gençler peygamber efendimizin ve sahabelerinin örnek ahlakını kendinde bilecek, örnek alacak yaşayacak ve yaşatacaktır.
PAYGEMBERİ (SAV) SEVMEK
Bilinçli gençlik sahabeleri bildiği zaman Enesleri bilecek, ammarları bilecek Hz. Aliyi, Fatma’yı, Hz. Bilal’i bilecek. Ve bunları bildiği zaman hakkın nurundan yaratılan kadını ve kadının değerini bilecek. Esma annemizi bilmeden kadın kendini bilebilir mi? sen ayağıma köstek olmasın diye anneyi babayı huzur evine verebiliyorsun ama Allah senden şunu istiyor. Kulluk dedik ya nasıl bir ümmetiz nasıl bir kuluz. Peygamberimize nasıl bir ümmetiz peygamberimiz için canını veren annelerimiz var bizim Nesibe annemizi düşünün her savaşta peygamber efendimizin yanındaydı. Kendi eşi çocuğu şehit olmuştu resulallah’tan haber var mı diye kendisi dışarılarda dolanıyordu savaştan gelenlerin önüne atlayıp, haber soruyordu. Öyle bir zevk edinişti ki peygamberi o zevk her şeyin üzerine çıkıyordu. O kadında bir kötü söz, bir kötü hareket olabilir mi?
ANNENİN GÖREVİ NAHOŞ HAREKETLERDE BULUNUP, GIYBET ETMEK DEĞİL
Ve Allah zevki her şeyin üzerinde Harakani efendimiz buyuruyor ki “Ben 50 yıldır Allah kapısında beklemekteyim Allah bana bir gün kapıyı açtı ve dedi ki ya Harakani ne istiyorsun benden, dedim ki yarab seni istiyorum.” şimdi sizler de bekleyin Allah’ın kapısında mutlaka bir gün rabbim o kapıyı açacak ve diyecek ki “Ey kulum ne istiyorsun benden.” Sakın başka bir şey istemeyin çünkü bütün zevkler onda var, bütün güzellikler onda var. Annenin görevi nahoş hareketlerde bulunup, gıybet etmek değil. Eşine itaatsizlik ederek eşinin gücü olmadığı halde her şeyi aynı anda istemek, eşinin her şeyi eve getirmesini istemesi değil. Ona şefkat göstererek şefkatli kollarla onu örterek, sararak Hatice annemiz gibi onu yapamadıklarından ötürü sorgulamak yerine şefkat ve merhamet kanatlarıyla eşini kucaklayarak, örterek görevini yapmak ve bu icabı yerine getirmektir. Anne olarak, kul olarak, eş olarak zevklerimizin olması lazım. Dünyalık zevkleri de güzeldir bir kadının zevkli olması çok güzeldir, zevkli bir sofra hazırlaması, zevkli giyinerek eşini karşılaması güzeldir. Eşine güzel sözler söylemesi evde ki çocuklarını bağrına basması çünkü evdeki gençler anneyi model alacaklar. Bir laf vardır kadın erkek eşitliği denir. kadın erkekle eşit olabilir mi asla. Allah kadını en güzel yaratmış, merhametiyle kadını ölçmüş. Allah bütün sınırsız güzellikleri ve üstünlükleri kadına vermiş. 3 defa anne demiş 4.’sün de baba demiş tabi ki eşit olmaz. Ama güç olarak daha güçlüdür erkek fıtrat olarak daha güçlü yaratmıştır Allah. Senin kaldırmadığın bir şeyi erkek kaldırabilir. Yani kadın ve erkek eşit midir değil midir tartışması bence cahillerin işidir. Böyle bir konu asla tartışılamaz çünkü kadın çok üstün yaratılmıştır. Ama ne dedik bu üstünlüğünü muhafaza etmek için kadının Saliha olması gerekmektedir.
SADAKAİ CARİYE NEDİR
Kadın sadık bir eş, ömür geçirebilinecek bir hayat arkadaşı ve merhametli bir anne olmanın yanı sıra ahretinden vazgeçmeyen, aşkından pes etmeyen ve sözünden dönmeyen bir insan olarak yaşar ve insanlığını yaşatır. Pes etmez kadın sevdiğinden, aşkından geri dönmez kadın. O çölü baştan sona kadar yürüyecek olsa bırakmaz kadın vazgeçmez. Sonuna kadar gider çekeceği sıkıntılar varsa çeker, göreceği güzellikler varsa da orada görür. Dönmez ama ne olur sonunda Firdevsine ulaşır. İnsanlığa örnek olarak yaşar ve ömrünün sonunda da hakka kavuşur ve yetiştirdiği hayırlı evlatlarla da o annenin sadakai cariye devam eder amel defteri ahirete kadar kapanmaz. Sadakai cariye nedir hayırlı bir evlat bırakmak arkada, okullar yaptırmak, camiler, çeşmeler yaptırmak. Yani senin arkandan bırakacağın güzelliklerdir. O kişinin amel defteri kıyamete kadar kapanmaz. Ama benim param yok malım mülküm yok ne yapabilirim dersen güzel bir evlat yetiştirirsen, hayırlı bir evlat yetiştirirsen senin de sadakai cariyen devam eder ve amel defterin kıyamete kadar kapanmaz. İşte o zaman sen irfan ehli olursun, gönüllere sultan olursun. Yüzünün değil, gönlünün güzelliğiyle anılırsın. Bir atasözü var yüz güzelliğine 40 günde doyulur ama gönül güzelliğine 40 yılda doyulmaz o zaman sende bende gönlümüzün güzelliğiyle anılırız ve o zaman Hatice annemizi hatırlarız. Onun nasıl sadık bir eş cefakar ve fedakar bir anne olduğunu anlarız ve bu annemizi özümüzde yaşarız arkadaşlar. Resule layık bir ümmet olmak lazım onun anneye verdiği değeri anlamak lazım. Resulün annelerini bilmemiz ve o zaman ki anneleri bilmek lazım, okumak lazım. Allah bizi o makamı elinde tutanlardan eylesin inşallah. Allah hepinizden razı olsun.”