Gazetekars

"Vergi Haftası aldatmacasına hayır"

BES İl Temsilcisi İnan Ercan, Vergi Haftası nedeniyle yaptığı açıklamada, “Maliye emekçileri arasındaki ücret adaletini sağlamayan, bir yıldan bu yana vermiş olduğu sözü tutmayan Sayın Bakan neyi kutlamamızı bekliyor?” dedi.

26 Şubat 2011 Cumartesi 09:19

Vergi Haftası aldatmacasına hayır

İnan Ercan açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“2005 yılı IMF Kredi Dilimlerinin önünün açılmasının birinci şartı, şu anda faaliyetlerinin beşinci yılını geride bıraktığımız Gelir İdaresi Başkanlığının kurulması idi.

Bu yasa sayesinde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Vergi ve Maliye Politikaları Gelir İdaresi Başkanlığı aracılığıyla İMF’ye teslim edilecek, Maliye Emekçileri ise “Uzman” olan ya da olmayan personel olarak ikiye bölünecek, birbiriyle karşı karşıya getirilecek, Çalışma Barışının en temel şartı olan Birlikte Üretme ve Dayanışma ilişkilerinin yerini Rekabet ve Yarışma gibi Ayrımcı Uygulamalar alacaktı.

Ülkemizde halen Adil bir Vergi Sistemi mevcut değildir. Kişi ya da Kurumların Gelirleriyle doğru orantılı bir Vergilendirme ve Tahsilat Sistemi halen oluşturulamamıştır. Bu ülkenin Vergi Gelirlerinin yaklaşık 2/3’si Dolaylı Vergilerden oluşmaktadır. Yani Bütçeye giren Vergi Gelirlerinin büyük bir kısmı KDV, ÖTV, ÖİV vb. gibi herkesten aynı oranda tahsil edilen vergiler ve TEKEL Maddeleri üzerinden elde edilen Gelirlerle oluşmaktadır.

Dolaysız Vergi olarak bilinen, yani, direkt olarak Vergi Mükelleflerinden Tahsil Edilen Gelirler kısmına baktığımızda da Büyük Sermaye Kesimlerinin Vergilendirilmesinin Temel Dayanağı olan Kurumlar Vergisi Kanununun, esasen, Sermaye lehine bir İstisna ve Muafiyetler Zinciri Düzenlemesinden ibaret olduğunu açıkça görebiliyoruz.

AKP İktidarınca TBMM’den geçirilen Torba Yasa içerisindeki Vergi Borçlarının Tahsilatı ve Tasfiye edilmesine ilişkin hükümlere bakıldığında da esas olarak Esnaf ve Zanaatkarların değil, Büyük Sermaye Gruplarının ve Yerel Yönetimlerin birikmiş olan Vergi Borçlarının tasfiye edilmesinin hedeflendiği açıkça görülebilmektedir.

TİSK’in internet sitesinde hala yayınlanan Prof. Dr. Şükrü KIZILOT’un hazırlamış olduğu Sunumun küçücük bir bölümü Torba Yasa içerisinde yer alan Vergi Borçlarının Tahsilatına ilişkin hükümlerin neyi amaçladığını açıkça göstermektedir. 1000 TL’lik Vergi Kaçakçılığı Suçunu işleyen kişiye verilen 3000 TL Vergi Cezası ve 600 TL Faizden oluşan 4600 TL’lik Kamu Alacağı, bu yasa çerçevesinde sadece ve sadece 700 TL’lik bir ödeme ile kapatılıyor. Suç ortadan kalkmış sayılıyor.

Vergi Kaçakçısı olan kişi hem 3900 TL Kara geçiyor, hem de herhangi bir Adli Yaptırımla karşılaşma riskinden kurtuluyor.

Peki Vergisini, Sosyal Güvenlik Primini, Vergi ya da İdari Para Cezalarını, Elektrik Parası Borçlarını, Organize Sanayi Bölgelerinde Mal ve Hizmet Üreten İşverenlerden Elektrik, Su ve Doğalgaz bedellerini, Gümrük Vergisini, Bağlı Bulunduğu Odalara olan Aidat Borçlarını zamanında ödeyen Yurttaşlarımıza ne reva görülüyor. Açıkça bir “Hiç”.

Bu ve benzeri düzenlemeler, Vergisini, Elektrik Su ve Doğalgaz Parasını, Sosyal Güvenlik Primini zamanında ödeyen yurttaşlarımızı açıkça cezalandırıyor.

Bu nedenle, bu ülkede, Vergi Kaçırmak, Sosyal Güvenlik Primlerini zamanında Ödememek, Elektrik, Su, Doğalgaz Paralarını ödemeden beklemek ve bunların hepsine birden bir “Af” gelmesini beklemek meşrulaşıyor.

Bu ve benzeri düzenlemeler nedeniyle Vergi Daireleri, SGK Birimleri, Belediyeler, TEDAŞ vb. işyerlerinde çalışanlar, böylesi düzenlemelerin TBMM’den geçmesinin ardından, Geceli-Gündüzlü çalışmaya, Hafta Sonu, Bayram Tatili gözetmeden Hizmet Üretmeye ve TBMM’den çıkan bu ve benzeri yasaların bedelini ödemeye mahkum ediliyor.

İktidarlar tarafından yürürlüğe konulan bu ve benzeri Yasalar nedeniyle oluşan İşyükü karşılığında Çalışanlara herhangi bir Ek Ücret, Fazla Mesai vb. ödenmiyor.

Bu ve benzeri düzenlemeler, hele ki, bir Seçim Öncesinde yapılırsa, Yapanların İktidarını Muhkemleştiriyor, yani Sağlamlaştırıyor.

Herkes tarafından bilindiği gibi; “Su-i Misal Misal Olmaz”, yani “Kötü Örnek, Örnek Olmaz” diye bir Atasözü vardır.

Ancak günümüzde bu Atasözü geçerliliğini kaybetmiştir. Çünkü, artık “Kötü Örnek”, “İyi” olarak değerlendirilebilir bir niteliğe büründürülmüştür.

AKP kendi iktidarını Muhkemleştirmek, Sağlamlaştırmak ve Kalıcılaştırmak üzere Emekçileri yok sayan düzenlemelerinde içinde yer aldığı bu Torba Yasayı TBMM’den geçirirken, Muhalefet Partilerini de Vergi Borcu, SGK Prim Borcu, Elektrik, Su vb. Kamusal Borçları olan vatandaşlarla karşı karşıya getirerek, onların TBMM’de fazlaca muhalefet etmelerini engellemeyi bir strateji olarak önüne koydu ve başardı.

AKP Referandum sürecinde “Darbe Karşıtlığı” üzerinden yarattığı bir demagoji ve basınçla “Muhalifleri” bastırmıştı, Torba Yasa döneminde de, benzer bir biçimde kullandığı, “Vergi, SGK, Elektrik, Su vb. Borçların Affı, Memurlara bol bol Ücretsiz İzin, Üniversite affı” gibi Argümanlarla “Muhalefeti” etkisizleştirdi.

Etkisizleşmeyenleri, yani; KESK’i, DİSK’i, TMMOB ve TTB’yi ise 3 Şubat 2011’de Ankara’da her zaman olduğu gibi bilinen Klasik Yöntemle, Jopla, Panzerle, Gaz Bombasıyla dağıttı.

İçinde bulunduğumuz “Vergi Haftası”nda Maliye Bakanı Sayın Mehmet ŞİMŞEK’e ve Gelir İdaresi Başkanı Sayın Mehmet KİLCİ’ye soracak sorularımız var.

ŞİMDİ SORUYORUZ:

-Size göre Türkiye’de Vergi Adaleti var mıdır?

-Gelir İdaresi Başkanlığının oluşturulmasının ardından geçen yaklaşık 6 yıllık süreçte ülkemizin özellikle “Dolaysız Vergi Gelirleri Artmış” mıdır? Yoksa Bütçe Gelirlerinin büyük bir kısmı yine “Dolaylı Vergi Gelirlerinden mi Oluşmakta”dır?

-5345 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 2005 yılı Mayıs ayından bu yana, Mali açıdan Denetlenen Kişi, Kurum, Şirket vb. Sayısal ve/veya Oransal bir Artış var mıdır?

-Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi birimlerinde görev yapmakta olan Maliye Emekçilerinin “Uzman” olanlar ve olmayanlar diye ayrıştırılması, hala aynı masalarda, aynı işi yapan Maliye Emekçileri arasında yaklaşık olarak “700 TL Ücret Farkının” yaratılması “Adalet”, “Eşitlik” ve “Hakkaniyet” İlkelerine Uygun mudur?

-30 Mart 2010 tarihinde, Makam Odanızda Büro Emekçileri Sendikası Merkez Yönetim Kuruluyla yapmış olduğunuz görüşmede “Uzman” olan personelle olmayan personel arasındaki “Ücret Makasını” daraltmaya dair vermiş olduğunuz “Söz”ü hatırlıyor musunuz?

-Neden Uluslararası Sözleşmelerde ve Anayasamızda yer almakta olan “Eşit İşe Eşit Ücret” İlkesine uygun davranmıyorsunuz?

-Maliye Emekçilerinin Ücretlerinin “Eşitlenebilmesi, en azından Ücret Makasının Daraltılması için Düzenleme Yapmaya” “Söz” vermenizin ardından yapmış olduğunuz iki ayrı Ek Ödeme Düzenlemesiyle mevcut “Ücret Uçurumunu” daha da derinleştirdiğinizin farkında mısınız?

-Diğer Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Veri Hazırlama Kontrol İşletmeni (VHKİ) Kadroları Sınavsız olarak verilmekteyken, Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığında Sınava tabi kılınmasının nedeni nedir?

-Vergi Haftası Etkinlikleri çerçevesinde tüm Maliye Emekçilerine bir Brüt aylıkları tutarında İkramiye vermeyi hiç düşündünüz mü?

-Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığında uygulamaya konulan Performans Esaslı Yönetim Modeli, Temel İnsan Hak ve Özgürlüklerine Aykırı değil midir?

-Maliye Emekçilerinin almakta oldukları Ek Ödemelerinin Emekli Aylıklarına Yansıtılmasıyla ilgili bir Çalışma yürütüyor musunuz?

-Emekli olan Personelin yerine neden Yeni, Kadrolu Personel almıyor ve mümkün olduğu kadar az personele mümkün olduğu kadar çok iş yaptırma yoluna gidiyorsunuz?

-Torba Yasa kapsamında yürütülecek olan işlerden kaynaklı olarak oluşacak olan Ek İşyükü nedeniyle Maliye Emekçilerine Ek bir Ödeme yapacak mısınız?-

Vergide Adaletin sağlanması için, Servet Vergisi benzeri bir Yasal Düzenleme yapmayı, Herkesten Gelirine göre Vergi almayı, Dolaylı Vergileri Kaldırmayı ya da en azından Miktarlarını/Oranlarınız azaltmayı, Asgari Ücreti Vergi Dışında Tutmayı düşünüyor musunuz?

-Ve Son Sorumuz; yukarıda yer alan Sorularımızı Cevaplamadan, Maliye Emekçilerine verdiğiniz “SÖZ”ü tutmadan, bizden, Hangi Amaçla, Neden ve Kimin İçin Vergi Haftası Kutlamalarına katılmamızı bekliyorsunuz?

30 Mart 2011 Çarşamba gününe kadar Tüm Maliye Emekçileri adına “SÖZ” verdiğiniz Büro Emekçileri Sendikası Merkez Yönetim Kuruluna verilmiş olan “SÖZ”ünüzü tutmanızı istiyor, aksi takdirde bu “SÖZ”ün gereğini yerine getirmediğinizi tüm Dünya’ya ilan edeceğimizi ve Mücadelemizi Kesintisiz bir biçimde sürdüreceğimizi bilmenizi istiyoruz!

Facebook'la Yorumla
İlk yorum yazan siz olun
Adınız Yorumunuz
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

BENZER HABERLER