Yalçın Özden’den Özel Açıklamalar
Tiyatro sanatçısı Yalçın Özden, “Öncelikle insanlar mutlu, işi tıkırında olmalı. Karnı açken, işi yokken nasıl tiyatroya gidebilsin” dedi.
26 Haziran 2010 / 22:56
44 yıllık tiyatro sanatçısı Yalçın Özden, Kafkas Haber Ajansı’na ( KHA ) yaptığı özel açıklamada, şu anda gişe yapıp da canı kurtaracak tiyatronun olmadığını, bunda da ekonomik krizlerin büyük etkisinin olduğunu söyledi. “Bir kere ülkede ekonomik kriz var. Oldum olalı bilirim hep kriz vardır. İki yakamız bir araya gelmemiştir.” diyen Özden, “Öncelikle insanlar mutlu olmalı. Herkesin işi tıkırında olmalı. Karnı açken, işi yokken nasıl tiyatroya gidebilsin.” diye konuştu.
Annesi Karslı babası Erzurumlu olan Ünlü Tiyatro Sanatçısı Yalçın Özden, Erzurumlulara sitem etti. Kars’a sık sık tiyatro oyunu sahnelemeye geldiğini fakat Erzurum’dan davet görmediğini belirten Özden, “Annem Kars Kağızmanlı, Aras sülalesinden. Annem karda kışta bile ata binermiş. Annem bunları hep anlatırdı Ben hayalimde hep canlandırırdım Kars’ı. Bir yanımız Erzurum bir yanımız Kars ama Karslılarla daha güzel tiyatrolar yapıyoruz. Bizi çağırıyorlar, zaman zaman oynuyoruz. Erzurum’dan bir teklif gelmiyor. Canları sağ olsun önemli değil.” diye konuştu.
44 YILLIK TİYATROCU
44 yıllık tiyatroculuk hayatından söz eden Özden, “TRT’de 17 yıl özelleri de içine katarsak 30 yıllık TV yaşamım var. 22 yıl tiyatro, 22.5 yılda sahne şovları var. Tiyatromuz takla atınca ortada kaldık. Bari dedik bir şov yapalım. Ekmek parası ihtiyacımız da vardı. O zaman bir başladık tuttu. Bir şey başarıya ulaşınca zaten bırakmazsınız. Aklın yolu bir. Tutunca da 20 yıl şov yaptık. Amatörlükten toplayınca tüm sanat yaşamını 44 yıl oluyor.” dedi.
GENÇLERDE TİYATRO AŞKI VAR AMA TEŞVİK EDİLMİYOR
Tiyatro yaşamını, inişli çıkışlı dönemlere, duraklamaları, TV’nin etkisini ve daha bir çok konuyu dile getiren Yalçın Özden şu önemli konulara değindi:
Gençlerde o ışık ve cevher var. Farklı değişik soluklar var. İstanbul’da öyle, tüm Anadolu’da öyle. Kars’ta yeni tanıştığımız üniversite öğrencileri de öyle. Birçok oyunu sahnelemişler. Bizlerin oyunlarına ulaşamıyorlarmış. “Kaberelerimden mail atarım oynarsınız” dedim. Gençlerde tiyatro heyecanı var ama gençler teşvik edilmiyor. Tiyatro insanı, insanla anlatan çok verimli bir tanımdır. İnsanı canlı canlı sahnede anlatmak çok çok önemli bir sanattır. İnsanı alır götürür büyüler. Bu sanata teşvik etmek lazım.
NE TELEVİZYONLAR NEDE İLGİLİ MAKAMLAR TİYATROYU DESTEKLEMİYOR
Ciddi anlamda tiyatrolarımız ne televizyonlarda destekleniyor nede ilgili makamlarca destek göremiyor. 13 yıldır yeniden tiyatro yapmama rağmen, kendimi bildim bileli metinler yazmama rağmen, tiyatro oyunları yazmama rağmen kendime yazar demiyorum. Bunu söyleyeyim. Bunlara rağmen hiç destek alamadık. Niye? Biz, biz rüştümüzü ispat edemedik bu ülkede. Sevilmedik mi? Kimse buna “hayır” diyemez. O halde kriterler nedir? İşte bunu anlamış değilim. Üzülüyorum. Biz Bulgaristan sınırından çıktığımız zaman VIP’den geçiyoruz. Bu şaşırtıcı bir şey. Avrupa’da tiyatrocu, oyuncu çok ama çok önemli. Bizde de halkımız tarafından önemseniyor, seviliyor, çok önemseniyor. Bunu biliyoruz, saygı duyuyoruz.
TİYATROYU BİR YERE GETİRMEK LAZIM
Tiyatroyu yükseltmek lazım. Ben kendi ülkemin insanlarına anlatıyorum. Çünkü bizim misyonumuz bu. İnsanımızın bugünkü konumu ne olmalı, bizler sahneye bunları taşımalıyız. Ben aklımdan geçenleri sahneye taşırım. Ben kendi insanımızı oynarım, izleyicim orada yanlışıyla doğrusuyla kendini görür. Tiyatro budur. Amerikan ve İngiliz Gobilini oynamak iş değildir. Bu özenti tıpkı marka takıntısı gömlek giymek gibi bir şey. Bizlerde bu ülkenin Brat’ları olmalıyız. Herkes bize bravo demeli.
BİR ÖZENTİ ALMIŞ BAŞINI GİDİYOR
Ama ne yazık ki, bir özenti almış başını gidiyor. Bazen oturuyoruz insanlar geliyor tanışıyoruz. Arkadaşlar “tiyatrocudur” derler bende “evet oyuncuyum, tiyatrocuyum” diyorum. Peki diyorlar “esas mesleğiniz nedir?” Dedim “tiyatro”. Bir zamanlar tiyatro bu ülkede “esas mesleğiniz nedir?” diye sorulacak kadar meslekten sayılmazmış. Bugün dizilerde oynayan tiyatrocular var. Orada gerçekten güzel kızlarımız, yakışıklı erkeklerimizde oynar. Ama orada gerçekten dizileri götüren ve zıplatan ana rolde olan aktörlerdir. Yani bu bir meslektir.
ESKİ YILLARDA TİYATRO DAHA İYİYDİ
44 yıllık tiyatrocuyum ama bende eskiden tiyatro daha iyiymiş. Yerleşik tiyatrolar Anadolu kentlerinde varmış. Samsun’da yerleşik tiyatro varmış. Onun dışında birçok yerde yerleşik tiyatrolar varmış. Oranın tiyatrosuymuş. Vatandaş oradan gidip, sıraya girip, biletini alıp, içeri girer tiyatro izlermiş.
GİŞE YAPIP DA CANINI KURTARACAK TİYATRO YOK
Şu anda hiç kimse kendisini kandırmasın. Böyle gişe yapıp da canı kurtaracak tiyatro yok. Bir kere ülkede ekonomik kriz var. Oldum olalı bilirim hep kriz vardır. İki yakamız bir araya gelmemiştir. Bu koşullarda insanlar karnını doyurmak, sırtını pek tutmak için, sıcak bir yuvada oturabilmek için, zaruri gereksinimlerini karşılamak adına çabalarken tiyatro sanatını nasıl düşünebilsin. Öncelikle insanlar mutlu olmalı. Avrupa birliğine gireceğiz. Avrupa standartlarında olacağız ki, işsizse işsizlik parası verilecek ki. Herkesin işi tıkırında olmalı. Karnım açken işim yokken nasıl tiyatroya gidebileceğim.”