Yıldırım Alkış'tan Mektup Var
Milli Eğitim Müdürünün Öğretmen ve Öğrencilere Mektubu
25 Ocak 2014 Cumartesi 10:08
Kars Milli Eğitim Müdürü Yıldırım Alkış dönem sonu dolayısıyla öğretmen ve öğrencilere mektup yayınladı.
İşte o mektup:
Çok kıymetli öğretmen ve öğrenci arkadaşlarım,
Her dönemin sonunda olduğu gibi klasik karne mesajı yayınlamak yerine bu sefer klasik bir mektup yazmayı yeğledim.
Mektup yazmayalı uzun zaman oldu. “Silah çıktı, mertlik bozuldu” Köroğlu’nun dediği gibi. Telefon ve internet çıktı ucu yanık, çocukların ellerini çizdiğimiz, sonuna “kestane kebap, acele cevap!”, “sepet sepet yumurta sakın beni unutma!” gibi tekerlemelerle bitirdiğimiz mektuplar yok artık, günlerce mektup yolu beklemek de...
Sevgili kardeşlerim zamanı elbette geriye sardıramayız ama geçmişin güzelliklerinin hatırlanmasında, ibretlik sörfler yapmakta da bir mahsur olmasa gerektir.
Emektar, gayretli, aşklı, şevkli, heyecanlı, muhabbetli, çilekeş, cefakâr, sabırlı, öğretmen arkadaşlarım, kâğıttan tasarruf olsun diye öğrenci arkadaşlarımla ortak mektup yazdığımı düşünmeyesiniz.
Ümit ışığım, yarınların sahibi, yazan, okuyan, düşünen, emin adımlarla yürüyen, yara almadan büyüyen öğrenci arkadaşım, benim için zor değildi ayrı ayrı mektup yazmak. Böyle yapmakla bir şey demek istedim. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’ in dediği gibi “öğreten ve öğrenen hayırda iki ortaktır, bunun dışındakilerde hayır yoktur.” Öğrenen mi daha hayırlı öğreten mi bunu ancak Allah bilir. Bizler farklı roller üstlenen aynı sahnenin oyuncularıyız. Rol arkadaşlarıyız, ekibiz, takımdaşız. Kader senaryosu bazılarımızın sahneye erken çıkmasını istiyor o kadar. Bir farkla biz öğretmenlerin rolleri çoğunlukla sabit iken sizin rolleriniz değişmek zorunda. Bugün öğrenci rolü oynayan sizler yarın kim bilir hangi karakteri mahirce canlandıracak, izleyenleri coşturacaksınız.
Öğrencilik rolü biraz sıkmıştı beni itiraf ediyorum. Ama öğretmenlik rolünü çok sevdim. Yeniden sahneye çıkacak olsam yine öğretmenlik rolünü kapmak isterim.
Kimi zaman sevindik kimi zaman üzüldük. Bazen üşüdük bazen ıslandık. Bazen alkışlandık bazen de küstük, küstürdük. Hepsi bir sahneydi geldi geçti. Dün ara roller oynuyordum şimdi biraz daha büyük rollerin oyuncusu oldum. Rabbime binlerce şükür.
Sahi bu mektubu niçin yazığımı merak ediyor olmalısınız. Aslında sizlerle yüz yüze, oturup sohbet etmek, çay içmek, yemek yemek, piknik yapmak isterdim. Ne var ki siz de takdir edersiniz yetmiş bin öğrenci, dört bin öğretmen arkadaşı olan biri bu kadar dostu hangi sofrada hangi mecliste bir araya getirebilir. Ben de bu yolu denedim inşallah hata yapmamışımdır. “Hata yapmadın iyi yaptın” diyenler bu mektubuma cevap yazacaktır elbet. “Benim yazım çirkin, edebiyatım iyi değil” demeden, samimi ve hasbi bir gönülle yazabilirsiniz, benim yaptığım gibi. Usul önemli elbet ama usulde ayrıntılara takılmak vuslata mani olur.
Merak ediyorum siz milli eğitim müdürü olsaydınız ne yapardınız ya da ne yapmazdınız? Hangi projeleri uygulardınız? Sizin pencerenizden Kars’ımızın eğitimi nasıl gözüküyor? Yapıcı tenkitleriniz ve teklifleriniz cevabi mektubunuzun bir bölümünü oluştursa biz de istifade etsek kötü olmaz hani.
Bir de çoğu öğretmen ve öğrenci arkadaşımın yazmayla ilgili sıkıntısının olduğunu tahmin ediyorum. İnşallah yanılıyorum. Olur ya yetmiş beş bin arkadaşımdan yetmiş beş kişide bu mektup vesilesiyle yazma iştahı uyanırsa kendimi mutlu sayarım.
Mektubuma cevap yazan arkadaşlarla Sarıkamış’ta 3 günlük bir program tasarlıyoruz. Başka planlarımız da var. Ama önce cevap yazan arkadaşları belirlemek lazım tabi.
“Hocam, yapma şimdi. Sizin dediğiniz usulde ne mektup kaldı ne de kartpostal” dediğinizi duyar gibiyim. Hiç olmazsa rolünün son perdelerini oynayan bu ihtiyar rol arkadaşınızı sevindirmiş olursunuz. Yunus’un dediği gibi “Hepisinden eyice bir gönüle girmektir.” Arzum, “dedi dedi” lere bir damla gönül katmak, gönüllere çiy tanesi misalince muhabbet serpmek.
Bu mektubum sizi ne kadar çok sevdiğimin bir nişanesidir.
Sizi gönülden seven kıdemli rol arkadaşınız...