Yılmazel, kendisini dava adamı olarak tanımlar. Çünkü ömrünü ülkenin refahına adamış bir dava adamıdır o. Bu dava gönüllüsü bundan yaklaşık iki yıl önce ülkenin sorunlarına bir bütün olarak, birlik ve beraberlik içerisinde çözüm aramak ve üretilen çözümleri deniz dalgası hesabı tüm ülkeye sirayet ettirme gayesiyle yaptığı çalışmalarını hızlandırmaya etkin, bir şekilde hayata geçirmeye niyet etti. Bu çalışmaları daha etkin olarak nasıl yapabilirimi düşündü, çünkü artık vakti gelmişti. Sonucunda, gönül sohbetlerine başladı.

Gönül sohbetleri adı altında gurbetteki hemşerileri ile yani aynı dili, aynı kültürü, aynı havayı solumuş olduğu dostları, hemşehrileri, can yoldaşları, komşuları, arkadaşları ile toplantılar düzenlemeye başladı. Onlarla 15 günde bir, zaman zaman (tatillerin araya girmesi gerekçeleri ile) ayda bir toplanarak öncelikle Serhat Kars’ın sonrasında memleketin parmak basılması gereken konularına dem vurdu.

Başarıyla ilerleyen, sinerji yaratan bu toplantıların çıktıları diğer İllere de gönderildi. Elde edilen bilgiler, veriler, çözümler, stratejiler paylaşıldı. Bu durum hem bilgilerin gönderildiği illere de örnek teşkil etti, hem de onlarında zaman içerisinde Ankara’da başlayan bu beyin fırtınası ekibinin elde ettiklerine katkıları olmaya başladı. Günümüzde ise, Yılmazel yoluna Ankara’da oturan Kars aşığı gurbetçi Karslı olarak değil, Kars’ın havasını koklayan, toprağına ayak basan Karslı olarak bu çalışmalarına Kars’ta devam ediyor. Geri kalan memleket aşıkları ise ikamet ettikleri yerlerde çalışmalarına devam ediyorlar.

Yılmazel, sohbetlerine;

Bizler aynı havayı teneffüs etmiş, aynı topraklara ayak basmış, aynı yörenin suyunu yudumlamış, aynı acıları ve aynı sevinçleri birlikte, benzer şekilde yaşamış akraba, komşu, komşu köylü, komşu kazalı ya da komşu şehirli insanlarız.

Gerek ecdadımız, gerekse bizler ayrı ayrı zamanlarda toprağımızdan kopup gurbette bir araya gelmişiz. Ancak, gurbette tanışan buluşan bizler müşterek değerlerimizden dolayı yine müşterek sıkıntılarımızdan dolayı birlikte düşünmek, birlikte hareket etmek, birlikte siyaset etme ya da ortak akıl üretme adına bir strateji tespit etme ihtiyacı duymaktayız.

Mensup olduğumuz inanç değerlerimiz, müşterek kültürümüz, o ihtiyaçtan dolayı birlikte yola çıkmamızı öngörüyor.

Şöyle ki, milli ve manevi değerlerimiz içinde hayatın her safhasında bizimle yaşayan akrabalık ilişkileri ve komşuluk ilişkileri hiçbir şekilde terk edemeyeceğimiz en kıymetli hayati gerçeklerimizdir.

Bunlara verdiğimiz önem dışında geçmişimiz ve geleceğimiz adına duyacağımız endişeler de bizim vazgeçilmezlerimizdendir.

Geçmişimizin yaşadığı toprakların kutsiyeti hiçbir şekilde akıldan çıkarılamaz. Örneğin ata yurdundaki kabirlerimiz. Geleceğimizin teminatı çocuklarımıza bırakacağımız hür ve bağımsız vatan toprağından daha kutsal ne olabilir insan hayatında? Bu nedenledir ki her birimiz her türlü gayreti ortaya koymalıyız. Bu manadaki hiçbir hizmetten kaçınmamalıyız. Koşmalıyız koşturmalıyız, yaşadığımız müddet içinde her türlü şerefli vazifeyi yaparak o milli ve manevi değerlerimizin ışığıyla huzurumuzu sürdürmeliyiz.

Bizler bölüşmeyi, paylaşmayı, yardımlaşmayı önceliğimize alırsak hizmette kusur elbette olmaz. Eğer bizler hizmet adına dosdoğru olursak en yüksek başarıyı yakalarız.

Riyaya, vefasızlığa, çıkara dayalı hele ki yalana dayalı bir hayatın üreteceği hiç bir hayırlı ve verimli hizmetten bahsetmek mümkün değildir.

Bu ülke bizimdir. Gerek şehrimizde gerekse yaşadığımız şehirlerde hizmet üretmek adına birlikte olup ortak aklı yakalayarak başarıya ulaşırız.

Bir yandan Kars’ı, diğer yandan Ankara’yı, İstanbul’u, İzmir’i, Bursa’yı ya da diğer yoğunlukta olduğumuz illeri çalışmalarımızın içine katarak enerjimizi buralara da teksif ederek oralardaki insanlarımızı da harekete geçirerek her anlamda mutlu, huzurlu bir yaşam için başarılı hizmet üretmemiz mümkün olur. Bu anlamda şöyle bir inancımdan hiç kimsenin bir şüphesinin olmamasını kesin bir dille söylemek isterim. Ben hiçbir zaman mikro milliyetçiliği içe dönük bir milliyetçiliği benimsemedim. Siz değerli kardeşlerimin de aynı düşüncede olduğuna kesinlikle inanıyorum. Ülkemizdeki herhangi bir etnik gruba karşı Türk, herhangi bir mezhebe karşı Müslüman olmak gibi bir zaafa düşersek gerçekten içe dönük milliyetçilik yapmış olur; bir ağaç kurdunun ağacı çürüttüğü gibi içten içe çürümemiz kaçınılmaz olur. İşte o zaman doğrudan yana değil, yanlıştan yana olup başarımızın önüne de set çekmiş oluruz.” ifadelerini kullanarak başladı. Yaklaşık iki yıl Ankara’da sürdürdüğü ve bugün bu çalışmalarındaki büyük sinerjiyi yakalayabilmek adına Serhat Karsımızda köy köy ilçe ilçe hiç durmadan, yorulmadan, her zaman ilk günkü heyecanını ve özverisini koruyarak çalıştığı memleketinde aynı ilgiyi, alakayı, sempatiyi ve gücü yakaladı. Yani geldiği nokta Ankara’daki gönüldaşlarının adları farklı olarak Serhat Kars’ta ta düşünceleri, çalışmaları ve azminden dolayı onu kucaklamaları oldu.

Yılmazel’ın gönüldaşları Yılmazel’in izinde ve arkasında çalışmalarına katkıda bulunuyor. Başarabilmesi için son hızla ona yardımcı oluyorlar. Yılmazel, ömrünü adadığı vatanı için, vatanının huzuru, vatanın bölünmez bütünlüğü, gelişmesi, kendi kendine yetmesi, korunması ve geleceği için bunca emeğin karşılıksız kalmayacağına, Yüce Allah’ın ülkenin huzura kavuşması adına kullarına yardım edeceğine canı gönülden inanıyor. Bu karanlık günleri aşabilme adına tüm gücüyle çalışmalarına devam etmiş olan Yılmazel, bizim önümüzde ne kadrolaşmış bir devlet durabilir, ne çirkin olaylarla rant sağlamaya çalışan (ancak bu esnada aile üyeleri olan bir takım insanlara yapılabilecek en büyük kötülüğü yapan) emperyalist güçler durabilir, ne devletin malını üretmeden, ürettirmeden hazıra dağ dayanmaz mantığını bile bile dağıtan bir takım insanlar durabilir diyor. Ankara’da sohbetlerle de kendisine destek veren, oradaki desteklerini aynen devam ettirerek Serhat Kars’a da ve hatta yurdun dört bir yanına da sirayet ettiren dostları, akrabaları, arkadaşları ile Serhat Kars’ta kendisini tanıyan, kendisiyle bir şekilde, bir zamanda, bir yerde yolları kesişmiş olan çok değer verdiği kardeşleri ile ve bununla birlikte onu yeni tanıyan ama onun niyetinden şüphesi olmayan canından, kanından olan hemşerileri ile başaracaklarına inanıyor. Allah gazamızı mübarek etsin diyor.

Dostlar! Ülkeyi huzura kavuşturmak için tüm gücümüzü seferber etmeliyiz. Bizler vatan evlatları olarak, bir kez daha Cumhuriyetin Kuruluşundan 88 yıl sonra tekrar Cumhuriyeti kurma edasıyla sorunlarımızı ele ele aşacağız. Önce bütün Kars halkını, sonra tüm Türkiye’yi el ele vermeye davet ediyorum diyerek tüm vatandaşları çalışmaya, başarmaya, Allah’ın razı geleceği bir ömre davet ediyor!!!