Kars’ın Subatan yolu Aydınlıkevler Mahallesi’ndeki çevre yolu sokakta yaşayan 5 ailenin ne elektriği var ne de suyu. İmarsız arsa üzerinde ev yaptıkları için ruhsat alamayan aileler iki yıldır gaz lambalarının ışığında yaşam sürüyor. Ailelerin okuyan çocukları, elektrik olmadığı için ders çalışamadıklarını ve başarılı olamadıklarını söylediler.

Bu 5 aileden birisi Özavunca ailesi. Özavunca ailesi Kars’a 8 yıl önce Kağızman’ın Karagüney köyünden heyelandan kaçarak geldi. İbrahim Özavunca (60), merkeze 9 kilometre mesafedeki Aydınlıkevler mahallesindeki imarsız araziye 2 yıl önce ev yaptı. İmarsız bir alanda ev yaptığı için kendileriyle birlikte 5 aile daha gaz lambasının ışığında yaşam sürdüler. Özavunca, Devlet gelsin bu çocuklara sahip olsun, ben bırakıp gideyim diyerek çaresizliğini dile getirirken şunları söyledi:

“Artık mazlum kalmışım. Su ve elektrik için bu çocukları ve aileyi devlete bırakıp gideceğim. Ben devletten parada istemiyorum. Cami önünden toplasam yine ben çocuklarımı geçindiririm. Şimdi bu devlet benden ne istiyor, bilmem ben Rusya’dan mı gelmişim? Bize bir su birde elektrik versin. Nereye gittiysem ilgilenen olmadı, bugün yarın diyerek oyaladılar. İki yıldır böyle bir eziyet çekiyoruz. Tedaş bu beş eve özel hat çekmek için 7 bin 500 TL istiyor, bizim o kadar parayı karşılayacak gücümüz yok.”

2 yıldır televizyon izleyemediklerini söyleyen İbrahim Özavunca nın eşi Hubra Özavunca ise, iki yıldır gaz lambasının önünde elektriksiz susuz yaşadıklarını söyledi. Özavunca, “iki yıldır elektriksiz susuz yaşıyoruz. Geceleri dışarı çıkmaya bile korkuyoruz. 2011 senesinde televizyon bile izleyemiyoruz, böyle bir yaşamı kim görmüş” dedi.

HİÇ TELEVİZYON İZLEMEDİK

Özavunca ailesinin yaşları 8 ila 15 arasında değişen ve okula giden 5 çocuğu ise, Elektrikleri olmadığı için derste çalışamadıklarını, hiç televizyonda izleyemediklerini dile getirdiler. Özavunca ailesinin okula giden 5 çocuğu şunları söylediler.

“Öğretmenimiz ders çalışın dese de elektriğimiz olmadığı için derste çalışamıyoruz. Teşekkür aldık ama elektriğimiz olsa takdirde alabilirdik. Bazen ödevlerimizi yapamadığımızda öğretmenlerimiz bize kızıyorlar. Hiç televizyon izlemedik. Başkalarının evinde gördüğümüz zaman bizimde televizyon izleme isteğimiz doğuyor. Bu ülkenin geleceği bizden de sorulacak, Bizde öğretmen olacağız, bizde öğrenci yetiştireceğiz. Biz istiyoruz ki herkes gibi elektrik ve suyla yaşayalım. Elektrik ve susuzluğu yaşayınca psikolojimiz de bozuluyor. Yaylara ve köylere bile su elektrik götürülmüşken, Kars gibi bir ilde biz hala elektriksiz ve susuz yaşıyoruz”

AVCI AİLESİNİN DRAMI YÜREK BURKUYOR

Bu beş ailenin birisi de Avcı Ailesi. 6’sı çocuk 8 kişilik aile, tek odalı bir ahırda yaşam mücadelesi veriyor. Baraka denilebilecek tek odalı ahırda, ayakları çıplak, yüzleri kirli ve giyecek elbiseleri olmayan en küçüğü iki yaşında en büyüğü altı yaşında olan 6 çocuğunu üşümesinler diye halıfleks ve battaniyelere sararak kuru yerde uyutmaya çalışan 45 yaşında ki Anne Zozan Avcı, çaresizliğini şu sözlerle dile getirdi.

“Eşimin işi gücü yok, gündelik işlerde çalışıyor. Elektriğimiz yok, suyumuz yok. Kendim hastayım, eşimde çalışıp kazandığı parayı ilaca veriyor. Yaklaşık olarak 20 yıldır böyle hayat sürüyoruz. Çocuklarım çok zaman aç kalıyor. Devlet bu çocukların babasına iş verse, bunlar da böyle kuru yerde yatmazlar ne yapalım. Kendimin hastalığından dolayı su da taşıyamıyorum, nefesim kesiliyor. Çocukların yüzlerini bile yıkayamıyorum”

8 kişilik bu aileyi de ziyaret eden CHP Kadın Kolları Başkanı Arife Kaçar, “Bugün bu ailenin dramını kim görse yüreği parçalanır. Sözün bittiği yer burasıdır” derken, CHP Belediye Meclis Üyesi Ali Kemal Özkıran, “Bir vatandaş olarak bu içler acısı durum insanlık dışı bir şeydir. Bu durumu mezarda unutulmuş canlılar diyebiliriz, İnsanların laik olmadığı bir yaşam gördük burada. Vatandaş buna laik değil” diye konuştu.

CHP Belediye Meclis Üyesi Ali Kemal Özkıran, CHP MErkez İlçe Başkanı Necmi Demirci ve CHP Kadın Kolları Başkanı Arife Kaçar, Ailenin sorunlarıyla ilgileneceklerinin sözünü verirken, "2011 senesinde Avrupa Birliğine girmeyi hedefleyen bir Türkiye’de böyle bir yaşam yoktur" dediler.