Engelli olmak zordur
Ocak: tecavüze uğrayan kızlarımızı “kısırlaştıralım” demek “daha çok tecavüze uğrasın” demektir.
17 Aralık 2010 / 07:24
Dolunay Derneği Başkan Yardımcısı ve Engelliler Birim Başkanı Faruk Ocak, engelli olmanın zorluklarını dile getirdi.
Ocak, “Engelli olmak zordur. Hele zihinsel engelli olmak çok daha zordur. Benim gibi fiziksel engelli biri arkadaşlarının alaylarıyla çocukluğunu bile yaşayamaz. Hâlâ o günler film şeridi gibi gözümün önünden geçer. Çocukluğumuz ameliyatlarla geçer. Dengesiz yürüyüşlerimle okul yıllarım bile zehir oldu. Okul girişine toplanan arkadaşlar koro halinde benimle alay ettiklerinde neler yaşadığımı bir ben bilirim...”
YA ZİHİNSEL ENGELLİLER
Ocak şunları söyledi: “Onlar öyle zorluklar yaşıyor ki, saymakla bitmez. 11.12.2010 Sabah gazetesinin manşetiydi. Habere göre, Kocaeli Sosyal Hizmetler Kurulu toplantısında diş hekimi Sevil ÇAĞLAR, tecavüze uğrayan engelli kızların kısırlaştırılmasını istemişti. İnsan olmayı sorgulatan bu haber zihinsel engellilerin yaşadığı dramı anlatıyordu yada toplumun engelliyle yaşama kültürünü benimsememesine bir örnek sunuluyordu.
Zihinsel engelli olmak yani mahallenin delisi olarak görülmek, zor zenaattir. Eski püskü kıyafetler içinde dolaşırsınız. Kafanız daima yarık, yüzünüz kolunuz çürük içindedir.
Mahallenin çocuklarının "taşladığı" delisiniz çünkü... Yalnızca çocuklar mı? Koca koca adamlar, sözüm ona yetişkinlerin sizinle alay etmesine “aldırmamalı” ve sürekli onlara “delilik” yapmalısınız. Ki, onlar kendilerini; “şükür ben onun gibi değilim” diye hissedebilsin.
Mahallenin delisine taş atmak, hakaret, alay ve işkence, “mahallenin en doğal hakkıdır” zira...
Yıllar önce zihinsel engellileri programında rencide edici sözler ve davranışlar sergileterek kullanan programı www.engellininsayfasi.com sakinleri olarak o programı engellileri aşağılıyor ve küçük düşürüyor diye bazı yerlere elektronik posta kampanyası başlatarak programın kaldırılmasını istemiştik bu çabamız sonuçsuz kalmamış ve program yayından kaldırılmıştı. Ama maalesef çeşitli dernekler programın sunucusundan destek alma adına bizleri dışlamışlardı hiç düşünmeden yapılan bu dışlama aslında o zamanlar atılması için geç olan “Engellilerle yaşama kültürünün” bir adımıydı bize göre ve bu adım bizi temsil eden derneklerce yok edilmişti. Engelli dernekleri çıkarları için temsil ettikleri engellileri yok sayarak bu günlerin hazırlayıcısı olmuşlardır. Olay gösteri yor ki herkesim kendini sorgulama zamanını geçirmeden objektif olarak kendilerini sorgulamalı. Zamanımızı boşa geçirmeden…
Şimdi bakıyorum da “engelliye bakışı” “engelliyle yaşam kültürü” olmayan kişiler tecavüze uğrayan engelli için; “yetmez bir de kısırlaştıralım” diye öneri getirir. Diş hekimi Sevil ÇAĞLAR gibileri... Siz “nasıl olur?” diye insanlığınıza, uygarlığınıza yakıştıramadığınız bu öneriye isyan edersiniz fakat, “mahallenin delisine” her şeyi mubah (hatta hak) olarak gören anlayış yüzünden, sadece bedeniniz değil, ruhunuz da tecavüze uğrar.
Halbuki toplum tarafından “deli” tabir edilen zihinsel engelliler kimsenin malına, canına göz dikmiyor. Kimseye tecavüz de etmiyor. Ne acıdır ki kendini akıllı sanan, deliye her şeyi yapmayı “Hak” gören, gözü dönmüş, uçkuruna sahip olamayan kişiler zihinsel engelli kızlarımıza, kadınlarımıza tecavüz ediyor. Erkek çocuklarımıza da... Yetmez, tecavüze uğrayan kızlarımızı “kısırlaştıralım” demek “daha çok tecavüze uğrasın” demek.
Oysa yapılması gereken devletin bir an önce caydırıcı yasa çıkarmasıdır. Bu yasanın da arkasında durulursa bakın bakalım, savunmasız engellilere tecavüz nasıl kesiliyor!
Engellilerle yaşama kültürü maalesef toplumumuzda çöldeki su damlası kadardır ve herkesin üstüne düşende engelliyle yaşama kültürünü öğrenip, öğretmesinden geçer ki bununda yolu insan olmak ve insanlıktan geçer…