Et ve süt kalitesinin yükseltilmesi
Bölgede et ve süt kalitesinin yükseltilmesi nasıl olacak?
08 Şubat 2012 Çarşamba 10:05
Hayvan hastalıkları ile mücadele, hayvan barınaklarının modernizasyonu, örgütlenme, modern işletmelerin yaygınlaştırılması ve süt hayvancılığının geliştirilmesi bölge hayvancılığının kalitesinin artırılmasında önemli rol oynuyor.
Tüm bu gerçekleri SERKA’nın Çalıştay raporu ortaya koyuyor. Uzun uğraşlar sonucunda yapılan araştırmalar, görüşmeler ve uzman raporları bu gerçekleri gün yüzüne çıkarıyor. Tüm bunların hayata geçirilmesi halinde bölgenin et ve süt üretimindeki kalite de ön plana çıkacak gibi görünüyor.
HAYVAN HASTALIKLARI İLE MÜCADELE
Sağlıklı ürünlerin sağlıklı sürülerden elde edildiği, sağlıklı sürülerin ise kârlı bir hayvancılığın temel unsurlarından biri olduğu bilinen bir gerçektir. Hayvan hastalıklarının varlığı hem sektörde ciddi kayıplara neden olmakta, hem insan sağlığını olumsuz etkilemekte, hem de hayvancılık sektörüne önemli bir ivme kazandırabilecek hayvan ve hayvansal ürünler ihracatını engellemektedir.
Bölge yetiştiricisinin yaşadığı en büyük sorunlardan biri hayvan sağlığının korunması konusudur. Özellikle brusella, şap, vb. hastalıklar bölge hayvancılığının gelişmesini engellemektedir. Bu hastalıklar dışında bir tür meme hastalığı olan “mastitis”e de bölgede yaygın şekilde rastlanmaktadır. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı teşkilatının hayvan hastalıklarına yönelik önleyici-koruyucu çalışmaları bulunmasına karşın bölgede hayvan hareketlerinin sıklığı ve göçer hayvancılığın yaygın olması, hastalıkların tamamıyla kontrol altına alınmasını ve ortadan kaldırılmasını güçleştirmektedir. Diğer taraftan hayvanların boğaya çekilmesi ve sürü şeklinde yayla ve mera-çayıra götürülmesi de bulaşıcı hastalıkların yayılmasına neden olmaktadır. Sınırda bulunan Bölgeye kaçak hayvan girişinin engellenememesi, hayvan sağlığını koruma konusunda üreticilerin istenilen seviyelerde bilinçlendirilememesi ve sağlık taraması ile aşı uygulamalarının yeterli düzeye getirilememesi; bu konuda öne çıkan başlıca eksikliklerdir. Bölgede az sayıda bulunan özel mezbahanelerin kapasite yetersizliği ve sağlıksız koşullarda kaçak hayvan kesimi yapılması hayvan sağlığının yanında halk sağlığını da etkileyen faktörlerdendir.
Bölgede hayvan sağlığı konusunda yaşanan sıkıntılardan biri de kayıt dışı hayvan varlığıdır. Hayvan kimlik sisteminin teşkili ve hayvan hareketlerinin kontrolü bulaşıcı hastalıkların denetim altına alınması açısından önem arz etmektedir. Hayvan hareketlerinin ve ticaretinin izlenebilmesi temel olarak hayvan kimlik ve kayıt sisteminin teşkil edilmesine bağlıdır. Sisteme kayıtlı olmayan hayvanların sağlık durumlarını takip etmek ve yeterli sağlık hizmeti almalarını sağlamak maliyetli ve takibi zor bir iştir.
Bunlara ek olarak hayvan barınaklarının sağlıksız olması hastalıklarla mücadeleyi zorlaştıran diğer bir unsurdur. Bölgede bulunan işletmelerin çoğunda hayvanlar sağlıksız koşullarda barınmaktadır. Kötü barınakların bulunması ise solunum sistemi hastalıkları, meme hastalıkları, yavru atma, verim düşüklüğü ve bulaşıcı hastalıklar ile parazitlerin bulunması gibi olumsuz durumlara yol açmaktadır.
HAYVAN BARINAKLARININ MODERNİZASYONU:
Hayvancılıkta üretimin verimliliğini artırmak için hayvanların genetik olarak yüksek verim düzeyine sahip olmasının yanında, hayvanın sahip olduğu genetik potansiyelin verime dönüşmesine imkân sağlayacak özellikte çevreye de sahip olunması gerekmektedir. Kısacası, hayvancılıkta verimi artırmak için yüksek verimli hayvanların uygun çevre koşullarında barındırılması şarttır.
Bölgedeki koşullara bakıldığında hayvan barınakları konusunda ciddi sorunlar olduğu görülmektedir. Çoğu barınakta yem deposu ve gübrelik olanakları bulunmamakta, hayvanların temiz hava, sıcaklık ve nem gibi çevre isteklerinin en iyi biçimde karşılanmasına dikkat edilmemekte, sağım, gübre temizliği ve yemleme gibi bakım işlerine yönelik uygun bir ortam bulunmamaktadır. Barınaklarda hayvan başına en az 3 m² alan olması gerekirken, bölgedeki barınakların çoğunda bu alan daha azdır. Hayvanların yaşlarına, gebe, buzağı veya hasta olmalarına göre ayrı yerlerde tutulmaları gerekirken bu ayrım yapılmamaktadır.
Bölgedeki hayvan barınaklarını ilkel, fenni ve modern olmak üzere 3 grupta toplamak mümkündür. İlkel hayvan barınakları; büyüklükleri, hijyen koşulları, ışıklandırma olanakları, besleme, sulama gibi konularda hiçbir uygun şartı taşımayan hayvan ahırlarıdır. Fenni barınaklar ise kapalı nitelikte, ışıklandırma, havalandırma ve hijyen açısından olumlu özelliklere sahip, yeterli büyüklükte barınaklardır. Ancak bu barınaklar; hayvan gübrelerinin temizlenmesi, hayvanların beslenme ve sulanmasında mekanik yöntem ve araçların kullanıldığı, hayvanların bölmelerle ayrılmasına rağmen aynı ortamda tutulduğu ahırlardır. Modern barınaklar ise yarı açık ve kapalı nitelikte, teknoloji kullanımının yoğun olduğu, planlanmış işlevlere sahip olan bölme ve kısımların bulunduğu, hayvan et ve süt verimini en üst düzeye çıkaracak koşullara sahiptir. Bölgede fenni nitelikte ahırlar yaygınlık kazanıyor olmakla birlikte modern ahırların mevcudiyeti son derece azdır. Modern ahırların türü ve niteliği yapılacak hayvancılık faaliyetine bağlı olarak da önem taşımaktadır. Besi hayvancılığı ile süt hayvancılığına yönelik hayvan barınak türlerinin farklı şekilde tasarlanması gerekmektedir.
Bölgede hayvan barınaklarının önemli bir kısmı, hem et ve süt verimini düşürecek hem de hayvan ve insan sağlığını tehdit edecek nitelikte gelişmemiş yapılardır. Bazı barınaklar evler ile bitişik şekildedir. İlkel ahırların zararlarından korunmak için yetiştiricilerin bilinçlendirilmesi ve modern ahır yapımına sağlanan desteklerin artırılarak devam etmesi gerekmektedir.
ÖRGÜTLENME:
Hayvancılık sektörü için, girdi maliyetlerinin düşürülmesi, yenilik ve gelişmeleri izleme ve yaymada her türlü bilgi alışverişini sağlama, ıslah programlarının uygulanması, suni tohumlama hizmetlerinin verilmesi, ürünlerin değer fiyatına satışını sağlayacak her türlü pazarlama organizasyonlarının gerçekleştirilmesi, hayvanların bakım ve beslenmesi ile ilgili her türlü teknik desteğin sağlanması gibi önemli işlevlere sahip olan birlik ve kooperatiflerin önemi günümüzde daha da artmaktadır.
Bölgeye bakıldığında etkin çalışan, başarılı kooperatif sayısının son derece az olduğu görülmektedir. Sivil toplum kuruluşlarının gerekliliği benimsenememiş, bölgedeki üreticilerin kendi haklarını savunacağı bir yapı kazanılamamıştır. Ortak hareket etme ve işbirliği konularında bir kültürel alışkanlık bölgede henüz gelişmemiştir. Örgütsüzlük nedeniyle ürünlerinin satış fiyatının belirlenmesinde taraf olamayan üreticiler, aynı zamanda ürünlerini pazarlama konusunda önemli sıkıntılar yaşamaktadır. Bu yüzden, bölgede çiftçi mağdur, ürünün fiyatını belirleyen aracılar ise zengin hale gelmektedir. Diğer yandan böyle bir ortamda faaliyet gösteren birlik ve kooperatifler de mali açıdan büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Ortak menfaatlerin savunulması, sorunların çözümü, plan ve programların bir düzen içinde uygulanması ancak örgütlü bir yapıyla mümkündür. Örgütü olmayan, dağınık bir topluluğun sesini duyurması, sorunların çözümü için gerekli güce sahip olması ve makro düzeylerde üretim planlaması yapabilmesi mümkün değildir.
Kültür ırkı hayvan yetiştiriciliğinin yaygınlaştırması konusunda etkin kuruluşlar olarak faaliyet gösteren Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birlikleri’nin Bölgedeki mevcut örgütlenmelerinin idari ve teknik kapasiteleri istenilen düzeyde değildir. Birliklerin üye sayısı, bölgedeki toplam yetiştirici sayısına göre yetersizdir. Birlikler; veteriner, araç, personel, nitelikli kültür ırkı hayvan tohumu ve suni tohumlama yaptıracak yetiştirici bulma konularında sorun yaşamaktadırlar. Birlikler hayvancılık desteklemelerinden ötürü etkin çalışabilse de, bunun haricinde tüzüğünde yer alan alanlara yönelik hizmet sunumunda güçlük çekmektedir. Birliğin asli kuruluş amacını teşkil eden kültür ırkı hayvan sayısının arttırılması konusunda birliklerin kapasitesini artırıcı desteklere ihtiyaç duyulmaktadır.
Kültür ırkı süt besiciliğinin görece az olması bölgede faaliyet gösteren Süt Üreticileri Birlikleri’nin faaliyet alanı ve üye sayısını kısıtlamaktadır. Birliklerin temel amacı süt üreticilerinin organize olmasını ve pazarlık gücü kazanmasını sağlayarak, üreticileri aracılara ve işletmelere karşı haklarını koruyabilecek hale getirmektir. Ancak kuruluşlarının yeni olması ve geniş bir kesime yayılmamış olmaları nedeniyle birliklerin pazarlık yapma ve fiyat belirleme gücü henüz bulunmamaktadır. Süt üreticilerini temsilen mandıralar ile pazarlık kapasitelerinin güçlendirilmesi için Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın süt desteğini dağıtması haricinde, birlikleri süt toplama sisteminde etkin bir rol oynamalarını sağlayacak konuma getirerek, idari ve teknik kapasitelerini güçlendirecek desteklerde bulunulması gerekmektedir.
Son yıllarda gündeme gelen bölgesel kalkınma yaklaşımlarından biri de kümelenme yaklaşımıdır. İş kümeleri; birbiriyle ilişkili işletmelerin ve kurumların belirli bir coğrafi alanda (yörede) yoğunlaşması ile oluşur ve yarattıkları iktisadi değerin oluşumuna katkıda bulunan sektör, kurum ve kuruluşların tamamını kapsar. Bu bağlamda büyükbaş hayvancılık ile ilgili, bölgede yapılacak bir kümelenme analiz çalışması var olan örgütlenme potansiyelini göstermesi açısından faydalı olacaktır. Ortaya çıkacak muhtemel kümelenme potansiyelinin değerlendirilmesi bölgede örgütlenme sorununun giderilmesine katkı sağlayacak, böylece hayvancılık sektöründe daha fazla katma değer yaratılması sağlanabilecektir. Bölgede var olan örgütlenme sorunlarının üstesinden gelinebilmesi için, kooperatifçiliğin cazip hale gelmesini sağlayacak, yetiştiricilerin ortak sorunlarından hareketle bir araya gelme alışkanlıklarını artıracak, hayvancılık konusunda faaliyet gösterecek kooperatiflerin desteklenmesine yönelik politikaların, araç ve mekanizmaların geliştirilmesi gereklidir.
MODERN İŞLETMELERİN YAYGINLAŞTIRILMASI:
Ülkemizde üretilen sütün büyük bir bölümü aile işletmeleri tarafından üretilmektedir. Bu işletmeler, kapasitelerinin küçük olmasından ve modern teknolojiye sahip olamayışlarından ötürü pahalı bir üretim yapmakta olup, düşük verim ve dolayısı ile düşük kar ile çalışmaktadırlar. Et ve süt üretiminde rekabetçi avantaja sahip olmak için kaliteli ve verimli üretim yapılmalı bunun için ise sektörde modern işletmelerin yaygınlaşması sağlanmalıdır.
Hayvancılık ile uğraşan bölge çiftçilerinin pek çoğu, geçmişten kalan alışkanlıklarını devam ettirmekte ve yüksek verimli hayvanlara dahi geleneksel yöntemlerle bakım-besleme uygulamaktadırlar.
Bölgemizde gözlenen bir diğer sorun ise hayvancılık ile uğraşan işletmelerin büyük çoğunluğunun aile tipi küçük işletmeler halinde faaliyet göstermesidir. Kalite yem maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle yetersiz beslenen hayvanlardan elde edilen miktarı düşük fakat maliyeti yüksek ürün, çiftçinin kâr etmesini ve bölge hayvancılığının gelişmesini engellemektedir. Ürettiği üründen para kazanmayan çiftçi, üretimini artırmak gibi bir düşünce içinde olmamakta, daha çok ayakta kalma üzerine hesap yapmaktadır. Bu durum et ve süt ürünlerinde faaliyet gösteren kurum, kuruluşların ve tesislerin az sayıda olmasına ve bölgede rekabet gücü yetersizliğinin yaşanmasına yol açmaktadır. Böyle bir ortamda ise hayvancılık merkezinin köy olması ve elde edilen ürünlerin sanayiye yönlendirilmesi yaklaşımı da hayata geçirilememektedir. Bölge de çiftlik tipi hayvancılıktan ziyade çayır-meracılığa veya yaylacılığa dayalı hayvancılık yapılmaktadır. Bu da büyük ölçekli (50 baş ve üzeri) hayvancılık yapan işletmelerin yaygınlaşmasını zorlaştırmaktadır. İşletmelerin ölçek büyütmesi ancak ve ancak çiftlik tipi hayvancılıkla mümkün olup, diğer türlü hayvan sayısını artırmak olanaklı değildir. Çünkü besleme, bakım, sağım vd. konular çiftlik tipi hayvancılık yapanların haricinde üreticiler açısından soruna dönüşmektedir. Çiftlik sistemi hayvancılık yapılmaması hayvanlar arasında hastalıkların yaygınlaşmasını da artırmaktadır.
Çiftlik sisteminden ziyade, çayır-mera varlığına dayalı hayvancılık, yetiştiricilerin hayvan sayısını artırmalarının önünde engel teşkil etmektedir. Çünkü bu şekilde yapılan besi hayvancılığında çayır-mera ya da yayla dönemi sonunda hayvanlar bölge dışından gelen tüccarlara satılarak düşük gelir elde edilmekte ve hayvancılıktan elde edilecek katma değer düşük düzeylerde kalmaktadır. Süt hayvancılığında ise yılda yaklaşık 4-5 aylık dönemde düzenli süt satışı gerçekleştirilmektedir. Bu haliyle büyükbaş hayvancılık verimli ve rasyonel olmaktan uzaktır. Ancak besleme sorunlarının olmadığı, modern barınaklarda, teknolojik makine-ekipmanla yapılan hayvancılık faaliyeti sonucunda işletmenin ölçeğini büyütmek yanı sıra yıl boyunca süt üretimi yapmak mümkün görünmektedir. Bu nedenle çayır-mera varlığına dayalı hayvancılık yerine kendini büyütebilecek ölçeğe (en az 20 büyükbaş hayvan) sahip, modern işletmelerin yaygınlaştırılmasını sağlayacak araç ve mekanizmaların geliştirilmesi gerekmektedir.
Modern hayvancılık denince son zamanlarda öne çıkan bir husus da organik hayvancılık çalışmalarıdır. Doğal kaynakların organik tarım kapsamında değerlendirilmesinin ekonomiye, sosyal refahın yükseltilmesine ve kaynakların sürdürebilirliğine olası katkıları bağlamında, bu yöntem ülkemiz için önemli bir atılım alanı olarak algılanmaktadır. Dünyada bu alana olan eğilim ve bölgemizin sunduğu fırsatlar açısından bakıldığında, organik hayvancılığın üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir konu olduğu görülmektedir.
SÜT HAYVANCILIĞININ GELİŞTİRİLMESİ:
İnsanların sağlıklı ve dengeli beslenebilmeleri için hayati öneme sahip hayvansal proteinlerin belli başlı kaynaklarından biri süttür. Ülkemiz süt üretiminde en büyük pay % 90 oranında süt ineklerine aittir. Süt sığırcılığına yapılacak yatırımlarda kısa vadede üretime geçiş imkanı bulunmaktadır. Süt, her gün üretilen ve kısa vadede kazanç sağlayan bir üründür. Günün 24 saatinde hizmet gerektiren bir iş olduğu için insanları sosyo ekonomik olarak bulundukları yere bağlayıcı özelliğe sahiptir.