VHO'dan Sorun Analizi
Kars Ardahan Iğdır Veteriner Hekimler Odası (VHO) Başkanı Prof. Dr. Yavuz Öztürkler, Veteriner Hekimliğin ve hayvancılığın sorunlarına değindi.
29 Mart 2011 Salı 08:03
“Mesleğimizin ve hayvancılığın sorunları var” diyen Öztürkler, “Baktık ki bu iki sorun birbiriyle bağlantılı. Yani Veteriner Hekimi hayvancılık sorunları ilgilendirmelidir. Nasıl ki hastalıkları ilgilendiriyorsa sorunları da ilgilendirmelidir. “Bu sorunlar nelerdir?” diye “masaya yatıralım” dedik. Çünkü herkes eleştiriyor. Bir bakıyorsunuz bir oda başkanı çıkıp diyor ki “Esnaf perişan”. “Esnaf perişan” diyor ama hiçbir şey yapmıyor. Başka bir dernek başkanı çıkıp “Üretici perişan” diyor. O da hiçbir şey yapmıyor. Bizde oda olarak kalkıp “köylü, çiftçi, Veteriner perişan” diyebilirdik. Ama bu edebiyatın, bu söylemlerin para etmediğini, fayda getirmediğini yıllardır görüyoruz.” diye konuştu.
Hayvancılığın 3 temel sorunu olduğunu da vurgulayan Öztürkler, “Bunlar ana sorun. Yani bu Amerika’yı yeniden keşif etmek değil. Eğitim, hemen hemen çoğu ilçemizi dolaştık, bazı toplantılarda şunu hissetim, “Ya bu hoca gelmiş ama yine bir sürü nasihat verecek ondan sonrada çekip gidecek” gibi bazı bakışlarla ve imalarla karşılaştım. Ama ben şunu biliyorum yani, para mı, bilgi mi? derseniz, parası olan toplumlar gökten zembile parayı bulmamışlar. Parsı, gücü ve zenginliği olan toplumlar bilgiyle paraya ulaşmışlar. Yani bilgin varsa paranda vardır. Eskiden kolu kuvvetli olanlar işi götürüyordu. Parayı, zenginliği, teknolojiyi alıyordu. Kılıcı iyi kuşanıp ata iyi binen ve kılıcını iyi sallayan toplumlar eskiden parayı da buluyordu, verimi de buluyordu. Ama şimdi öyle değil artık. Şimdi bilgiyi bulan parayı, gücü, teknolojiyi alıyor. En iyi savaşçı onlardan çıkıyor en iyi teknolojik gelişmeler onlardan çıkıyor ve en iyi hayatı onlar yaşıyor. Geçmişte Almancılar gelirdi. Kahveye otururdu ve hepimizde çayımızı içerken hayret ve hayranlıkla dinlerdik. “Ya adamlar yapmış ya adamlara helal olsun, Almanlar böyle yapmış, helal olsun bu Gavurlara adamlar yapmış abi.” Peki neyle yapmış? Bu adam durduk yere annesinin karnından doğarken teknolojiyle mi, parayla mı doğmuş? Almanlar 2. Dünya Savaşından sonra yerle bir oldular. Japonlar yerle bir oldu ve ekmeye muhtaç hale geldiler.” şeklinde konuştu.
Öztürkler, şunları söyledi: “Sizlerle daha çok sorunlarımıza, hayvancılıkla ilgili problemlerimize ve hayvan hastalıklarıyla ilgili sorunlarımıza çare aramak ve bazı konuları çiftçilerimizi daha çok bilgilendirmek istiyoruz. Bende bu yörenin çocuğuyum. Hayvancılıkla geçimini sağlayan bir ailenin çocuğuyum. Mandıracılığı da bilirim. Burada üretmenin ne kadar önemli olduğunu, doğan bir buzağının ölmemsinin ne kadar önemli olduğunu bizlerden daha iyi kimse bilemez. Tabi ki Veteriner Hekimlerimiz bu konuda çok ciddi çabalar veriyorlar. Üretmeden hiçbir şey olmaz. Şehirlerde faturalı yaşam var. Oralarda özgürlük yok. Bağlayıcı yaşam var. Biz burada üreteceğiz, burada üretmenin yollarını arayacağız. Şehirde adım atsanız para, örneğin bir memur ayın 15’inde maşını alıyor, 16’sında bankada parası yok. Çünkü faturalı yaşam var. Doğal gaz, su, elektrik bir anda maşını su gibi götürüyor ve hiçbir şey kalmıyor. Dolayısıyla biz daha şanslıyız. Çünkü bizim elimizde yaylarımız, ineklerimiz, tarlarımız, gücümüz ve sağlığımız var. O zaman çok üreteceğiz. Ardahan’da, Kars’ta ve diğer bazı Doğu illerinde Süt Üreticileri Merkez Birliği Şubesi Türkiye’nin her yerinde var ama bizde yok. Bizde de hata var. Arpaçay’a, Posof’a gittik. Hayvancılık kurultayını gündeme getirdik. Bununla ilgili afiş sergisi ve afiş yarışması düzenledik. Hayvancılığımızın sorunlarını gündeme getirdik. Veteriner Hekimler Odası olarak bizde bu işin içersine girelim, hayvancılığın sorunlarını çözmenin bir noktasında tutalım dedik.”
Hayvancılığın durumunun iyi olmadığını da ifade eden Öztürkler, “Durumun neden iyi olmadığını da anlatayım. Hayvancılığımızın yönetim anlamında bazı sorunları var. Onlar ayrı, ama bir de bizim açımızdan düzeltmemiz gereken noktalar var. Yani biz de bazı şeyleri düzelteceğiz ki bir şeyler isteyelim. Biz alt yapı oluşturmadan hep isteme yoluna gidersek olmaz. Örneğin saman kullanma, 100 kişiden 90’nı saman kullanıyor. Saman sadece dolgu maddesidir. Samanın yerine başka bir dolgu maddesi bulursak yani, ot gibi, yonca gibi işte o zaman hayvancılığımızı kurtarmada, üretimi kurtarmada ilk önemli adımı atmış olacağız. Otu satıp saman alan bir biz varız. Karadenizli “otu getir” diyor. Diğeri “Gel samanı götür otu getir.”diyor. Geleneksel barınma, yani toprak damlı ahırlar, bunlar para isteyen şeyler bunlar. “Ahırı hemen yıkın yerine güzel ahırlar yapın.” Öyle diyemem çünkü ben de bu memleketin şartlarını biliyorum, ama hiç değilse sıvayalım. Tek taraflı pencereleri açalım. Hayvanın altına püş seriyoruz. Püş, meme hastalığı demektir, ayak hastalığı, bulaşıcı hastalıkların bitmemesi demektir.” dedi.
Suni tohumlamayı 10 kişiden birinin yapabildiğini belirten Öztürkler, “Gelin hep beraber suni tohumlamaya bir çözüm bulalım. Sizde de hata var bizde de hata var. Eğer üretimden kopuş süreci bu şekilde devam ederse, hayvancılıkta verim kaybı bu şekilde devam ederse ve üreticiler “Artık biz hayvancılıktan para kazanamıyoruz, çünkü yeterli verim elde edemiyoruz” diyerek yavaş yavaş hayvancılıktan el çekmeye başlarlarsa, Doğu Anadolu’da istihdam sorunu iyice derinleşir. Ekonomik sorunlar iyice derinleşir ve içinden çıkılamaz hale gelir. Biz de hayvancılıkta çok önemli olan, sorun olarak karşımıza çıkan eğitim, örgütlenme ve pazarlama sorunlarında en önemlisi olan eğitim eksikliğine, hayvancılıkta bilinç eksikliğine bu seminerlerle çok ciddi katkılarda bulunduğumuzu düşünüyoruz. Çünkü yetiştiricilerden ve üreticilerden gelen tepkiler bize bunu gösteriyor. Az emekle çok verim alabilmenin yolu hayvancılıkta bilinçli olmaktır. Aksi takdirde eğer ve bilinçli bir hayvancılık alt yapısı yoksa, bilinçli bir hayvancılık yapılmıyorsa en iyi projeler bile hayvancılığın bilinen sorunlarını çözmeye yetmez. Bu anlamda bir açığı doldurabilmek bir eksiği giderebilmek ve insanlarımızın doğduğu yerde doymalarını sağlayacak olan hayvancılık potansiyelinden faydalanabilmelerine bir nebzede olsa katkıda bulabilmek için varız” diye konuştu.
Veteriner Hekimliğin sorunlarına da değinen Öztürkler, “Mesleğimizin de çok çeşitli sorunların var. Özellikle yeni çıkan veteriner hizmetleri, bitki sağlığı ve gıda çerçevesinde oluşacak olan, bizi ve hayvancılığımızı dolaylı olarak çok yakından ilgilendirecek olan bir takım yönetmeliklerin taslak aşamasındayız şu anda. Ben inanıyorum ki bu ülkede herkes üzerine düşeni yaparsa, çiftçi, veteriner hekim ve devletimizin yönetici yetkilileri herkes ortak bir nokta da buluşursa, herkes eşgüdümlü çalışırsa ve birbirini anlarsa bütün sorunların üstesinden gelebileceğiz. Yöremizin sorunlarına çözüm bularak ışık tutabileceğimize inanıyorum. Biberon kullanırsanız eğer dananız daha iyi gelişir. İneğinizin memesi çabuk bozulmaz ve ineğiniz çabuk boğaya gelir. Bunlar güzel olan tarafları. Biberon da eğer temiz kullanılmazsa kötü olur. Biberonun temiz yıkanması gerekir. İnek 1 Ay erken boğaya gelir. Bu da cebinize daha fazla para girmesi demektir.” dedi.