Aslanoğlu : “Taşkınlar Bölgemizi Tehdit Eden Olası Riskler Arasında!”
DSİ, Kars, Ardahan, Ağrı, Iğdır Havza Yönetimi İzleme ve Tahsisler Şube Müdürü Can Aslanoğlu, Aras Havzası Havza Yönetim Heyeti 2021 Yılı Toplantısında ‘Taşkınlar’ konulu sunum gerçekleştirdi.
28 Aralık 2021 Salı 22:47
Tacettin DURMUŞ
Can Aslanoğlu, Ardahan Valisi Hüseyin Öner, Iğdır Valisi Hüseyin Engin Sarıibrahim, Ağrı Valisi Osman Varol, Erzurum Vali Yardımcısı Hamdullah Suphi Özgödek, DSİ 24. Bölge Müdürü Şükrü Baysal ve Aras Havzası’nın içerisinde yer alan yöneticilerin de katıldığı toplantıda taşkınlar ile ilgili olarak önemli bilgiler paylaştı.
Aslanoğlu, 18 Ocak 2019 tarih ve 30659 sayılı Resmi Gazete havza yönetim heyetlerinin teşekkülü, görevleri, çalışma usul ve esasları hakkında tebliğ hakkında açıklamada bulunarak, söz konusu tebliğin amacını aktardı. Aslanoğlu, “Havza koruma eylem planlarının, havza, taşkın ve kuraklık yönetim planlarının hazırlanması, uygulanması ve izlenmesi için, kurumlar arası koordinasyonun sağlanması ve uygulamaların takibi maksadıyla, Havza Yönetim Heyetlerinin kurulması ve faaliyetlerini sürdürmesi ile alakalı gerekli usul ve esasları düzenlemektir.” olduğu bilgisini paylaştı.
Tebliğin kapsamının ise; Havza Yönetimi Merkez Kurulu, Havza Yönetim Heyetleri ve İl Su Yönetimi Koordinasyon Kurullarının teşekkülü ile bu kurulların görevlerini, çalışma usul ve esaslarını kapsadığını hatırlattı.
TAŞKIN NEDİR?
Havza Yönetimi İzleme ve Tahsisler Şube Müdürü Can Aslanoğlu, sunumunda özellikle bölgemizde de geçtiğimiz yıl karşılaştığımız ve mal kaybına da neden olan taşkınlarla ilgili olarak bilgiler verdi.
Taşkın’ın en kurak (çöl) ve en nemli (tropikal) alanlar dahil, Dünya’nın hemen her yerinde meydana gelebilmekte olduğuna dikkat çeken Can Aslanoğlu sunumda şu ifadeleri kullandı:
“ Çok farklı şekillerde tanımlanmakla beraber taşkın, çeşitli nedenlerle ortaya çıkan büyük su kütlelerinin akarsu yataklarında, vadi yamaç ve tabanlarında, çukur alanlarda ve kıyılarda kontrolsüz bir biçimde akması ve yayılması olayıdır.
Taşkınların çok büyük bir kısmı, aslında doğanın kendini koruma mekanizması içinde gelişen olaylar sonucu meydana gelmektedir. Zaten taşkın, canlı ve cansız çevreye zarar vermediği sürece normal bir “hidrometeoroljik” olay olarak kabul edilmektedir. Taşkın birkaç saat veya birkaç gün içinde oluşabilir. Kısa sürede oluşan, dolayısıyla etki süreleri de kısa olan bu taşkınlar, ani taşkınlar (flash floods) olarak adlandırılır.
AŞKIN OLUŞUMUNDA ETKİLİ OLAN FAKTÖRLER
Taşkın oluşumunda etkili olan temel faktörler; klimatolojik-meteorolojik ve jeolojik-jeomorfolojik (yapı ve yeryüzü şekilleri) özellikler ile toprak özellikleri, bitki örtüsü ve İNSAN’dır.
Bilindiği gibi yağış ve sıcaklık, yüzey suları üzerinde doğrudan etkili olan unsurlardır. Bir yerin yağış özelliklerini yıllık toplam yağış miktarı, yağışın aylara ve mevsimlere dağılışı, cinsi ve şiddeti belirlemektedir.
TAŞKIN OLUŞUMUNDA ETKİLİ OLAN FAKTÖRLER
Jeolojik ve jeomorfolojik özelliklere bağlı olarak, bir havzadaki kayaçların cinsleri, geçirgenlik ve aşınmaya karşı gösterdikleri direnç durumları ile havzanın şekli, yüksekliği ve eğim özellikleri, dağların uzanışı ve bakı özellikleri, drenaj şartları gibi daha birçok özellik, taşkına karşı duyarlılığının artmasına veya azalmasına neden olur.
TAŞKIN OLUŞUMUNDA ETKİLİ OLAN FAKTÖRLER
Bitki örtüsü yönünden zengin olan yerlerde, özellikle çayır ve ormanlarla kaplı alanlarda toprak, daha gözeneklidir. Ağaç dalları ve yaprakları, yağışın toprağa ani inişini engeller. Bitki gövdeleri ise, yüzeysel akışın hızını azaltır. Dolayısıyla sızma oranı artmakta ve sel riski azalmaktadır. Buna karşılık bitki örtüsü yönünden fakir olan yerlerde özellikle sağanak yağışların hemen ardından sellere daha sık rastlanmaktadır.
İnsanların teknolojik, sosyo-ekonomik ve kültürel etkinliklerinin selin afete dönüşmesinde ve kendisine zarar verebilecek hale gelmesi üzerinde çok önemli rolü vardır. İnsanların çeşitli faaliyetleri için sele hassas alanları tercih etmeleri, selin afete dönüşmesi yönünde etkili olmaktadır.
Dere Yatağı Müdahaleleri Dere Yatağı İçerisine Bina vb. Yapıların Yapılması, Dere yatağı içerisine veya üzerine çeşitli üst yapıların yapılması sebebiyle dere kesitleri daralmaktadır. Dere Yatağı Müdahaleleri, Dere Yatakları Üzerinin Kapatılması. “Dere Yatakları ve Taşkınlar” konulu 2006/27 sayılı Başbakanlık Genelgesinde; “Çeşitli kullanım alanları oluşturmak maksadıyla derelerin üzeri, zaruri hallere münhasır olmak üzere DSİ Genel Müdürlüğü’nün izni alındıktan sonra gerçekleştirilecek işlemler hariç, kesinlikle kapatılmayacaktır.’’ ibaresi ile açıkça belirtmektedir.
Dere Yatağı Müdahaleleri, Yol ve Dolgu Yapımı Sebebiyle Dere Yatakları Kesitinin Daraltılması,Yollar özellikle vadilerde derelere paralel olarak yapılmaktadır. Bazı noktalarda dere yatağına içerisine yapılan yollar dere kesitini daraltmakta, taşkın debisinin geçememesine sebep olmaktadır. Dere Yatağına Uygunsuz Menfez, Büz vb. Geçiş Yapılarının Yapılması. Dere üzerinden yaya geçişi ve araç ulaşımı sağlamak maksadıyla tekniğine uygun olmayan farklı boyutlarda büzler veya farklı kesitlerde menfezler yapıldığı birçok kaynakta ve arazi çalışmalarında görülmektedir. Bu yapıların taşkın esnasındaki olumsuz etkilerinden biri de rüsubatla tıkanıp sedde şekline dönüşmesi ve taşkın riskini arttırmasıdır. Dere yatağı üzerine yapılacak köprülerin projesiz yapılması, projesi yapılırken taşkın hesabının dikkate alınmaması, taşkın hususunda ilgili uzman kurumdan görüş alınmaması durumlarında bu köprüler taşkın esnasında olumsuz durumlar ortaya çıkarabilmekte, yıkılabilmekte ve çeşitli can ve maddi kayıplara da sebep olabilmektedir. Özellikle dağlık bölgelerde yollar dere güzergâhlarını takip ederken, mümkün olduğunca dere yatağı içerisinde kalmaması ve kazıdan çıkan malzemelerin dere yatağına bırakılmaması hususlarına dikkat edilmelidir.