Gazetekars

Engellenen Dostuma (Kars’ıma)…

Kars Dolunay Derneği Başkan Yardımcısı ve Engelliler Birim Başkanı Faruk Ocak’tan, “Engellenen Dostuma (Kars’ıma)…” başlıklı güzel bir yazı...

05 Ocak 2011 / 23:20

Engellenen Dostuma (Kars’ıma)…

SEVGİLİ ŞEHRİM

Dostum bilirim seni bizlere emanet edenlerin yaşadıklarını, kullanılamayan gazilik ünvanının sana verdiği acıyı. Toplumdan soyutlanmayı, yok sayılmayı, kaderine terk edilmenin her gün öldürücü acısını bilirim. Dostum, bilirim 90 bin kar tanesi, 90 bin nur tanesi su oluyor, yaprak oluyor, yok oluyor. Kefen beyaz olduğundan belki de yüce yaradan seni bana emanet edenleri kefen yerine olsun diye beyaza bürüdü. En büyük mezar oldu Allah-u Ekber Dağları. Giden 90 bin fedainin hepsinin bedenleri taş kesiyor. Senin için, sadece vatan için.

SEVGİLİ DOSTUM,

Bir toplumda özürlü, daha doğrusu engelli insanlara gereken değer verilmemekteyse, bu değer sözde değil özde olan değerdir ve o toplum özürlü ve engelli toplumdur. Engellilere toplumumuzda verilen değere, onlara sunulan hizmetlere, onlara verilen sevginin kalitesine ve ölçüsüne bakarak sen bu toplumun engelliyi sevip sevmediğine karar ver lütfen. Ben baktığım zaman gerçek manada toplumumuzun engellileri sevdiğine inanamıyorum.

CANIM DOSTUM,

Ülkemizde bir engelliler günü, bir de engelliler haftası var. Engellilerin Kanunları var. Engellileri sevmek için kağıt kalem üzerinde ne gerekiyorsa büyüklerimiz yapmışlar sağ olsunlar ama hayatta uygulamaya gelince engelliler her zaman yalnızlar, çaresizler, engellerine engel katılmasından, küçümsenmekten demeyeyim de önemsenmemekten, sorunlarına çözüm bulamamaktan, bir devlet büyüğüne gittikleri zaman baştan savılmaktan adeta bıkmışlardır. Bu durumda engellilere değer vermeyen topluma ben engelli toplum demekte haksız mıyım?

CANIM DOSTUM,

Engelliler devletten ve toplumdan fazla bir şey beklememekteler. Sadece adam yerine konmak ve gereken ilgi ve sevgiyi görmek istemekteler. İnsan gibi yaşamak nasıl ki senin ve onun hakkıysa bizlerinde hakkı. Mesela güzel bir kurumda çalışacak eğitimi olduğu halde sırf engelli diye o kurumda çalışmaktan engelleniyorsa o engelliyi gerçekten seviyor mudur o toplum? Bana söyler misin? Sırf engelli diye çok yetenekli olduğu halde hak ettiği yerde çalışmayan engelliler tanımaktayım. Onlara değil de onlara hakkını vermeyenlere acımaktayım ben sadece.

CANIM DOSTUM,

Toplum olarak engellileri ziyaret etmezler. Onlara rastladıkları zaman kendilerini ziyarete neden gitmediğini sorarlar. Bu sorma da bizleri sevdiklerinden, görmek istediklerinden değil, laf ola beri gele misali. Sende yaşayan toplum bireyleri olarak iki veya üç evleri olsun isterler ama engelliye bir evi çok görürler. Miras paylaşımında engellinin hakkını yemeyi bir marifet sayarlar. Güzel bir iş istediği zaman “maaşın var, çalışmayı ne edeceksin, sen yan gelip de keyfine bak” derler. Her hareketini izler açığını yüzüne vururlar ama bizim onları eleştirmemize asla tahammül edemezler. Bizim bu davranışımız ya yüzsüzlük ya da terbiyesizliktir. Onları ziyarete gitmek istememiz affedilmez hatadır. Randevu vermezler çünkü istemeye bile gücümüz yoktur. Başarılı olmuşsak da iki Üniversite tamamlamışsak da, sigara alkol kullanmasak da, biz tehlikeliyizdir. Çocuklarını, torunlarını bizlerden uzak tutarlar. Ola ki çocuklarına torunlarına zararımız dokunur.

CANIM DOSTUM,

Bunları anlattığım zaman, sen bana “Kafayı mı yedin, bu toplum böyle şeyler yapmaz“ diyebilirsin. Toplumumuz ne yazık ki bunları da yapmakta. Dost isek biz dost acı söyler ama gerçeği söyler. Biz engellileri evden çıkamıyorsalar evlerine, eğer evden çıkarsak da karamsarlıklara mahkum ederler. Engellileri engelliler günlerine ve engelliler haftalarına mahkum ederler. Kamudaki engelli kadrolarını doldurmazlar ama normal kadroları çalışmayan tembel ama ülkeyi seviyoruz diye geçinenlerle doldururlar. Çünkü biz engelliler toplumun duymayan, duymak istemeyen, görmeyen veya görmek istemeyen, yürümeyen ya da ilerlemek istemeyen bir toplumun gerçekleriyiz. Böyle mi olmalıyız ama sen söyle? Duyan, duyduğun anlayan duyma engelliler, bakan baktığını gören toplum görme engelliler, gelişmek ilerlemek isteyene de yürüme engelliler destek olur her zaman.

CANIM DOSTUM,

“Engelliyi seviyorum” demekle sevgi tamam olmaz. Engellileri hakikaten sevmek demek, engelleri ortadan kaldırmaya çalışmak demek. Engelliye “ İşin rahat keyfine bak” demek engelliye engel koymak demektir. Engelli sadece bir maaş istemez. Verdiği emeğin karşılığı bir maaş ister. Belki sağlam insan çalışmak istemeyebilir ama engelli çalışmak isterse onu çalışabileceği, üreteceği yerlere yerleştirmek gerekmez mi? Ama nerede?

CAN DOSTUM,

Bu toplum her engelliyi sevmese de sevgi engellileri, yani hakiki manada sevmesini bilmeyenleri, sevgisizleri, beyninde tembellik geni ile yaşayan düşünce engellileri sevmekte ne yazık ki. Bunu tabii ki “ Ben onları seviyorum” diyerek söylemez. Onlara hoşgörüde bulunarak, adam yerine koyarak, işlerinde yardım ederek yapar. Çünkü dili sevmese de kalbi ve beyni öylelerini sevmektedir. Neden? Çünkü onları kendisinden düşük görerek tatmin sağlarlar. Kendinden daha gelişmiş insanı sevmek tabii ki gelişmiş ve bilinçlenmiş daha da gelişmek ve bilinçlenmek isteyen, başkalarını da her zaman geliştirmeye çalışan aydın adam işidir.

SEVGİLİ DOSTUM,

Bu topluma bir ön yargı ve hakaret değil, bu engellilerin yani bizlerin seni sensiz yaşamaya mahkum edilmiş bir dostun bakış açısı. Engellileri gerçek manada anlayarak onların sadece hatalarını arayan bir toplumu gören bir insan olarak toplumun bu ön yargıları bırakarak, gerçek manada engellileri sevmesini istemekteyim sadece. Ben burada demekteyim ki, engellileri gerçek manada kimse sevemese bile güzel ve örnek dostluk kuran bizler gerçek manada insanları severek, onları ev ve iş yerlerinde ziyaret ederek, onların işlerini kolaylaştırarak, onlara yol göstererek, onları üzecek davranışlardan kaçınarak bunu gösterelim derim çünkü yaşarken öldürülenleriz.

CAN DOSTUM,

Biz belki ailemizi, yaşadığımız iş yerindeki insanları, daha ileri giderek toplumu değiştiremesek bile, el ele vererek ikimiz kendimizi, hatalarımızı dürüstçe yüzümüze söyleyerek değiştirebiliriz. Bunun için çaba harcarsak değişmek ve gelişmenin zor ama imkansız olmadığını da gerçek manada anlayabiliriz. O zaman hadi bizi sevmeye diyelim.

CAN DOSTUM, SEVGİLİ KARDEŞİM,

Bugünden itibaren engellilerle alay eden insanlara, engellilerle alay etmenin hiç güzel şey olmadığını, engellilerin de en azından sizler kadar değerli insanlar olduklarını ve eğer isterlerse onlara gerçek manada verimli olacak iş, çalışma ortamı hazırlamaları gerektiğini anlatalım. Belki 100 kişiden 99 kişi bizi dinlemezse bile 1 kişi dinlese, anlasa ve engellilere bakış açısını pozitif olarak değiştirse dostluğumuzun çok mesafe kat ettiğine candan inanacağım inan ben.

CANIM DOSTUM,

Bazı engelliler vardır ki, sağlamların beceremediği işleri becerir ve onca aşağılamalara rağmen, onca görmemezlikten gelinmelere rağmen, çok sağlamların başarısından daha büyük başarılara imza atarlar ve sağlamların mutlu olamayacağı kadar da mutluluk sergilerler. Çok insan da onların nasıl başardığını merak etmek yerine, onların mutlu olmasının sebebini araştırarak kendilerine uygulayarak kendileri de mutlu olacak yerde, onların başarısını küçümsemeyi, görmemezlikten gelmeyi, hatta şevklerini kırmak için alay etmeyi seçerek seviyelerini ortaya koymaktalar. Böylelerine acımalı ve yanlış davranışlarını da onlara anlayacakları lisanla anlatmalıyız.

SEVGİLİ DOSTUM,

Senle dostluk kurmak, seninle beraber olmak, sana mektup yazmak bana büyük zevk vermekte. Dostluk nasılmış senin dostluğunda gördüm ben. Dostluğun inana ne kadar ilaç gibi geleceğini sağlam dostlukların insanı ne kadar gençleştireceğini de yine sende öğrendim. Umarım aynı duyguları da sen bana karşı yaşamaktasın.

CAN DOSTUM,

Sevgiyi senden öğrendim. Sanırım sevebilmeyi az çok sende benden öğrendin. Bu sevgide çıkar olmayan, saf insanlık sevgisi olan “ Yaratılanı hoş gördüm yaratandan ötürü” felsefesi yatmakta. Bu felsefe de insanları birbirine yaklaştıran, kaynaştıran bir felsefedir. İşte bunu gönülden duyan iki kişi dünyayı bile değiştirebilir. Yeter ki bilinçle sevgi ile yollarına devam etsin bu dostlar. Sen ve ben gibi, derviş Yunus gibi, Mevlana gibi, Aşık Veysel gibi dostlukları anlayan mısralara döken ve yüzyıllarca yaşayan insanlar gibi bizde dost olalım birbirimize, toprağa yaratana, insanlara ve güzel olan her şeye...

CAN DOSTUM,

Bizler sadece birbirimiz sevmekle kalmamalı, engellileri ve daha geniş tanımı ile tüm insanları, iyi insanları sevmeli, insanları sadece kötü davranışlarından dolayı uyarmalıyız. Bilmem anlıyor musun?

Seni muhabbetle kucaklamaktayım…

Dostun…

Facebook'la Yorumla
İlk yorum yazan siz olun
Adınız Yorumunuz
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

BENZER HABERLER